Cezaya sevinmek!
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd, Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız ana ve babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mü’min kardeşlerimize, din ve vatan muhafızı şehit ve gazilerimize salat ve selam olsun!
Allah’ımız cümlemizi yalan söylemekten, gıybet (dedikodu) etmekten, iftira atmaktan ve iftiraya uğramaktan muhafaza buyursun. Amiin
İftira, fitne, hased, istihza (alay etmek) insanı öldürmekten ve ölü kardeşinin etini yemekten daha büyük bir günahtır!
Mal ve makam uğruna yalan ve iftiralarla insanları aldatanları Allah’ımızın Aziz İsmi Şerifine havale ediyoruz! Araştırmadan inanıp aldanan kardeşlerimizi gafletten tövbe ile uyanmalarını niyaz ediyoruz.
Resulullah (s.a) Efendimizin, “İnsanlar üzerine öyle aldatıcı seneler gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hâin sayılacak, hainlere de güvenilecek” buyurduğu Firavun sihirbazlarının görevde olduğu karanlık bir çağdayız!
Yarım asırlık hayatlarını ülkesine, milletine ve mazlumlara adamış din ve vatan aşığı insanlara dün olduğu bugün de iftira ve şantajlara devam ediyorlar ve edecekler.
Bir Lider;
“Minareler Süngü, Kubbeler Miğfer / Camiler Kışlamız Müminler Asker / Bu İlâhi Ordu Dinimi Bekler / Dillerde Tevhid Allahû Ekber” şiirini okuduğu için görevinden alınarak mahkûm edildi.
Milletimiz, sevdiğini gözyaşlarıyla cezaevine yolcu ettikten 3 sene sonra ülkemizin başına getirmeyi Allah’ımızın lütfuyla başarmıştı.
“Kimseyi işten çıkarmayacağına, İstanbul’da 20 milyon metrekarelik yeni yeşil alan ile 15 yeni yaşam vadisi yapacağına, İstanbul’a her yıl 100 bin ağaç dikeceğine, İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarını 3 katına çıkaracağına, Marmaray’ın kuzeyinde 2 yakadaki raylı sistemleri birbirine bağlayan yeni bir boğaz geçişi yapacağına, 100 bin araç kapasiteli otopark yapacağına, sosyal yardımların artarak devam edeceğine, 500 km bisiklet yolu yapacağına, Olimpiyat Stadı ve çevresinin güneş enerji santrallerine dönüştürüleceğine, yeni evlenecek ihtiyaç sahiplerine beyaz eşya, mobilya yardımı ve maddi destekle düğün hediyesi verileceğine, talebelere bedava dolaşım kartı, yemek ve burs vereceğine, suyu ucuzlatacağına vs vs…’’ daha nice vaatleri yapacağına dair şeref ve namus sözü vererek, propagandalarla halkımızı aldatarak hile ile Belediye’yi ele geçiren, terör örgütü destekli Başkan, Devletimizin kamu görevlilerine hakaretten kesinleşmemiş bir yargı kararı üzerinden ceza alınca adeta mazlum-mağdur ve kurtarıcı bir ‘’kahraman’’ rolüne sokuldu ve kesinleşmemiş yargı kararına öyle sevindiler ki biz bile acaba ‘’hukuki bir yanlış mı yapıldı’’ diye düşünürken bu sevinci görünce, ‘’Allah Allah başkan beraat etti herhalde! O yüzden seviniyor’’ dedik! ‘’Cezayı’’ resmen kutladılar! Sevinçten birbirine sarıldılar, kucaklaştılar! Hayli keyiflendiler!
Onlar bu tartışmalı hukuki karar üzerinden “mağduriyet ve mazlumiyet” zırhına bürünerek vatandaşımızı etki altına alacaklarını ve Türkiyemizi ele geçireceklerini sanarak sevinirken İstanbullu kardeşlerimiz de İstanbul’u yaşanmaz hale getiren bu beceriksiz yönetimden yakında kurtulacaklarının sevincini yaşıyorlar!
Zira; Belediyeyi teslim aldığından beri binlerce dürüst, ehil, emin, hasbi emekçilerin işine son vererek işinden aşından hatta yuvasından eden, yerlerine aldıkları beceriksiz ehliyetsiz hesabi on binlerce kadrolarıyla taş üstün taş koymayan, terör örgütü mensuplarını belediyede istihdam ettiğine yönelik resmi açıklamaların olduğu bir yönetim; sadece şovlarla ve algı içerikli reklamlarla hizmet ediyor görüntüsü veriyor. İstanbulluları kışın kara mahkûm ederken, kendileri büyükelçilerle rakı-balık sofrasında poz veriyor, Türkiye’nin en büyük hastanesi Çam Sakura’nın bile yolunu yapmadığı gibi bu duruma bahaneler sunabiliyor, iktidarın askeri, iktisadi ve siyasi stratejik önemdeki Kanal İstanbul Projesine karşı çıkarak, siyaset tarihine geçen uygulamayla ‘’temel atmama’’ töreni yapabiliyorken, bu kafada birinin değil İstanbul’u; küçük bir ilçeyi hatta bir köyü bile yönetmesi asla mümkün değildir gerçeğini İstanbulluların çoğu anladı elhamdülillah!
Dış güçlerin ve içerdeki piyonlarının, siyaseti şovla yapanları ülke gemisine korsan yapma planlarını milletimizin yutacağını umanlar Allah’ımızın izniyle yüzde yüz yanılacaklardır!
Zira, “Müslüman yılan deliğinden iki defa ısırılmaz” ve “denenmiş asla denenmez!” Nebevi mesajına uymamanın bedelini üç yıldır acı şekilde ödeyenler İstanbullulardır.
Vatan Gemimizin Kaptanı, Kaptanoğlu Kaptan Receb Tayyib Erdoğan kardeşimizdir!
Ve kendisine milletimizin sevgisi, teveccühü ve desteği giderek artmaktadır Elhamdülillah!
Sadece Sadıklarla (doğrularla) beraber olan Allahımız, daim yolunda olanların yar ve yardımcısı olsun. Amiin!
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle...
Selam, sevgi ve duayla...