Erdoğan konuştu, Mafya Operasyonu burada bitti. Gazeteciler, Peker ağzıyla bu ülkede bakan sorguladı!
Bir mafya lideri, binlerce yıllık bir devlet geleneğini sorguluyor! O devletin hükümetini, bakanını, siyasi partilerini, sistem için kurumlarını kurşun yağmuruna tutuyor.
Hükümet düşürmeye, bakan düşürmeye, o ülkenin liderini yıpratmaya, kurumları karıştırmaya, o ülke için şaibe oluşturmaya, “Türkiye mafya devletidir” algısı inşa etmeye, “zaaflar ülkesi” görüntüsü vermeye çalışıyor.
“Sedat Peker’in açıklamaları Erdoğan hükümetini sarsıyor.” Kurulan senaryo tam da budur!
Bir yerel mafya lideri, küresel mafyanın kontrolüne giriyor. Kişisel hesaplarını, zaaflarını onların hizmetine sunuyor. Onların korumasında, onların karargahlarından Türkiye’ye ateş etmeye başlıyor.
Sıradan bir mafya lideri, ABD istihbaratının, BAE istihbaratının, Türkiye ile meselesi olanların tetikçisine dönüşüyor. Açıklamalarına uluslararası medya desteği sağlanıyor.
ABD’nin, İngiltere’nin, BAE’nin, İsrail’in merkez yayın kurumlarından alabildiğine destek görüyor. Videoları alabildiğine destekleniyor, yaygınlaştırılıyor. Batı medyasına; “Sedat Peker’in açıklamaları Erdoğan hükümetini sarsıyor” başlıkları attırılıyor.
Önceden kurgulanmış dosyalar: Büyük Ülke’yi küçük düşürmek.
Eline tutuşturulan, önceden hazırlanmış, kurgulanmış dosyalarla, daha önce birçok darbe ve çokuluslu müdahale girişiminde kullanılan senaryolarla “Büyük Ülke”yi “Küçük Düşürme”ye, binlerce yıllık siyasi güce basit bir “kabile devleti” görüntüsü vermeye çalışıyor.
Sıradan bir adam, Türkiye’ye karşı “etkili bir silah”a dönüştürülüyor. Kendi başına yapabileceği hiçbir şey yokken, Türkiye için hazırlanan senaryolara yerleştirilip koca ülkeyi yıpratmaya çalışıyor.
Daha önce, 17/25 Aralık’tan 15 Temmuz’a, MİT TIR’larından Türkiye’yi Suriye’den vurmaya, darbeden ve ekonomik saldırılardan sokak çatışmalarına onlarca senaryo deneyenler, bu sefer Sedat Peker’i keşfedip bir saldırı da buradan deniyor.
Asla savunmada kalmayacağız!
Onlar; coğrafyanın tamamında, sınırlarımızda ve sınırlarımızın uzağına kadar, Karabağ’dan Libya’ya, dışarıdan çevreleme ve içeriden kuşatma yöntemleri ile ellerindeki bütün silahları kullandılar. Özellikle son beş yıldır, Türkiye’ye karşı açık, pervasız, çirkin bir savaş yürüttüler.
Türkiye bunların tamamını boşa çıkardı. Onlar saldırdı Türkiye düzenlerini bozdu. Onlar saldırdı Türkiye çok daha ileri adımlar attı. Asla savunmada kalmadı. Saldırıların tamamına taarruzla cevap verdi.
En amansız, en alçakça saldırı içeriden. “Erdoğan’ı yıpratsa da işimiz kolaylaşsa.”
Şuan en yıkıcı, en amansız, en alçakça saldırı içeriden yürütülüyor. Siyasi partiler, terör örgütleri, mafya bozuntuları, medya ve sermaye ortaklıkları ile Türkiye’yi içeriden çökertmeye çalışıyorlar. Bunu son örneği Sedat Peker Operasyonu oldu, Dubai’deki karanlık karargahlardan servis edildi.
Siyasi muhalefetin tamamı gözünü Sedat Peker’e dikti. “Bir kapı açsa da orada ilerlesek”, “Erdoğan’ı yıpratsa da işimiz kolaylaşsa”, “Soylu’yu harcasa da teröre karşı savaş boşa çıksa”, “mafya şaibesi yakıştırsak da Türkiye mücadelesi verenleri gözden düşürsek” derdine döştü.
Mafyaya sığınıp intikam almak.
Medya, Erdoğan’dan intikam almak için Sedat Peker iddialarına sarıldı. Dubai üzerinden yürütülen karanlık operasyona umut bağladı. Muhalif gazetecilere gün doğdu.
Türkiye zarar görmüş, devlet zarar görmüş, senaryo ABD’de yazılıp Dubai’de oynanmış, umurlarında bile değildi. Onların tek derdi, Erdoğan zarar görsün, ekibi zarar görsün, surda bir gedik açılsın oldu.
Gazeteciler, mafyanın ağzıyla bu ülkenin bakanını sorguladı! Utanç verici bir ‘duruş’tur bu!
Televizyona çıkan Süleyman Soylu’nun karşısına dikilen gazetecileri izledim. Hepsi; bir mafya liderinin iddia ve iftiralarından hareket ediyor, devletin İçişleri Bakanı’nı sorguluyordu. Mafya üzerinden devleti yargılıyorlardı.
Hiç biri, “Yahu bu utanç verici bir şey, bir suç örgütü liderinin cümlelerini Türkiye’nin bakanına soruyoruz, biz nereden koşuyoruz” demiyordu.
Bu kafa, bu duruş bu gazetecilere, baskın bir iç ve dış senaryo ile; Türkiye’yi, devleti, milleti, binlerce yıllık siyasi geleneği, bu ülkenin namusunu, haysiyetini sorgulama, yargılama, mahkum etme imkanı verecektir bu kesin.
O akşam Süleyman Soylu için üzüldüm.
Bu tehlikeli duruş noktası sorgulanmalı. Gazeteciler için meşruiyetin sınırı neresidir, sorgulanmalı. Muhalif partiler bir mafya liderinin arkasına sığınıp hükümet devirmeye, bakan harcamaya, Türkiye’yi durdurmaya çalıştı.
Bu arkadaşlar da, aynı mafya liderinin söylemleri üzerinden bu hesabı pazarladılar.
O akşam Süleyman Soylu adına üzüldüm. Hemen hepsi ile tanıdık olduğu o gazetecilere, “Siz beni kimin cümleleri ile sorguluyorsunuz kardeşim” demeliydi. Bu acıklı durumu ortaya sermeliydi.
Ve AK Parti’ye destek veren gazetecilerin, mafya lideri hezeyanıyla ve içerideki destekle Erdoğan’a, ekibine, duruşuna bu kadar saldırı yapılırken suskunluğa bürünmesi de ibretlik bir durumdur.
Erdoğan: Nice oyunları bozduk. Bu sinsi oyunu da bozacağız…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün muhteşem bir konuşma yaptı. Türkiye’yi, devleti, milleti, yüzlerce yıllık hesaplaşmayı, bugün içeriden ve dışarıdan ürütülen saldırıların mahiyetini, Türkiye’nin direncini, büyük hesaplaşmayı bir kez daha güçlü sözlerle ortaya koydu.
Süleyman Soylu’ya tereddütsüz sahip çıktı. Binali Yıldırım’a da.
“Terör örgütleri gibi, suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanı’mızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız. Soylu’yu hedef alan saldırıların gerisinde, ülkemizde sağlanan bu huzur ve güven ikliminden duyulan bir rahatsızlık olduğunu biliyoruz” dedi.
“Hiçbir senaryo, ülkemizi hedefine ulaşmaktan alıkoyamaz. Nice oyunları bozduk. Bu sinsi oyunu da bozacağız” dedi. Mafya üzerinden seçimi zorlayanlara; “Boşuna uğraşmayın seçim 2023’te” dedi.
Erdoğan konuştu, hesaplar bir daha sıfırlandı. Bu oyun da burada bitti.
Mafya üzerinden Türkiye’ye ayar verenlerin bütün hesapları sıfırlandı. Bir oyun daha burada bitti. Dubai merkezli Mafya Operasyonu çöktü. Daha önceki onlarcası gibi. Bakalım içeridekilerin ellerine bundan sonra hangi dosyalar tutuşturulacak…
Bu savaş 2023’e kadar kesintisiz devam edecek. Onlar dışarıdan ve içeriden saldıracak, biz direneceğiz, daha hızlı, daha büyük adımlar atacağız.
Tarihe ve coğrafyaya dönüş, eze eze, savaşa savaşa yürüyor. Bu tarihi dönüşü, bu siyasi dalgayı asla durduramaz, geri döndüremezsiniz.