Erdoğan’ın sağlığı, ölümü üzerine ‘oyun’ kurdunuz!
Hiçbir ülkede; siyasi muhalefet bu kadar çirkinleşmedi. Siyaseti böylesine terör haline getirmedi. Ülkenin varlığına ve temeline böylesine yıkıcı ve kalıcı saldırılar yapmadı.
Kendi ülkesinin bütünlüğünü, toplumsal birliğini, geleceğini, değerlerini bu kadar açıktan tehdit eden bir yol izlemedi.
Siyaseti ülkeye ve millete karşı intihar saldırısına dönüştürmedi. İçeriden işgal, içeriden saldırı aparatı haline gelmedi.
ÜLKENİN İMHASINI İSTİYORLAR. ‘MÜDAHALE APARATI’ OLDULAR.
Irkçı partiler, terör partileri, ideolojik körlüğe saplanan marjinal yapılar dışında siyasi hareketler ya da partiler, Türkiye’deki kadar ülkesinin imhasına yatırım yapmadı.
Bu kadar küçülmedi, tükenmedi, kötülüğe saplanmadı. “Siyaset örtüsü”nü kullanıp bir milli güvenlik sorununa dönüşmedi. Bunu bu kadar açık ve net yapmadı.
Bu ölçekte bir dış, örtülü operasyon unsuru olarak kullanılmadı. Böylesine yıkıcı bir siyasi dil ve silaha dönüştürülmedi. Böylesine “ihale”lere talip olmadı.
ERDOGAN’IN SAĞLIĞI, ÖLÜMÜ ÜZERİNE OYUN MU KURDUNUZ? ALÇAKLIĞIN TARİHİNİ YAZDINIZ!
O kadar tükendiler ve yörüngeyi kaybettiler ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlığı veya ölümü üzerine oyun kurar hale geldiler.
Bu nefret, bu kötülük fırtınası, bu iğrenç “arayış”lar en dip ahlâkî seviye örneğidir. Siyasetin, muhalif olmanın, “silahlı terör örgütü” şeklinde yeniden formatlandığının en bariz örneğidir.
15 Temmuz’da suikast için Marmaris’e gidenlerin “siyasi muhalefet” adı altında yeni suikast arayışlarını izliyoruz.
MARMARİS SUİKASTÇILARI PARTİ KARARGÂHLARINDA İNFAZ LİSTELERİ YAPIYOR
O gün Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye kalkışanların bugün siyasi parti karargâhlarında benzer planlar yaptıklarını görüyoruz.
O gün iç savaş planlayıp infaz listeleri hazırlayanların bugün muhalefet partilerini formatladığını, yönettiğini, benzer hazırlıkları bu partilerin şemsiyesi altında yürüttüğünü görüyoruz.
O gün, sokaklarımızı kan gölüne çevirenlerin bugün o partilere talimat verdiğini, siyaset belirlediğini, yol çizdiğini, gündem ürettiğini görüyoruz.
FETÖ-PKK HEPSİNİ REHİN ALDI. TEHLİKEYİ GÖRÜYOR MUSUNUZ?
Türkiye’ye çok daha iyi şeyler önermek için yola çıkanların, FETÖ-PKK çizgisine hapsolmasını, onların Türkiye düşüncesinde rehin kalmasını, doğrudan ya da dolaylı bu örgütlerin yönetimine teslim oluşunu izliyoruz.
Açık ve net konuşalım: FETÖ-PKK çizgisi dışında, Türkiye’ye önerdikleri hiçbir şey yok. Yola çıktıkları hiçbir öncelik yok. Vadettikleri, dillendirdikleri hiçbir şey yok. Hiçbir “duruş”ları yok.
Bu bir iflastır. Bitiştir. Tükeniştir.
En vahimi de Türkiye için büyük tehlikedir.
O ‘GİZLİ AJANDA’ AÇIĞA ÇIKTI. ‘SİYASİ TERÖR’LE VURACAKLAR.
Bu yeni tehdit, yalanlarla, kurgularla, etki ve nüfuz çevrelerinin operasyonlarıyla, kitlelerin zihinlerini zehirleme ile gizlenir olmaktan artık çıkmıştır.
Bir gizli ajanda açık olmuştur. Daha önce terörle, etnik çatışmalarla, mezhep isyanı planlarıyla, sosyal psikolojiyi çökertmeye dönük müdahalelerle, açık darbe girişimleriyle denenen şey, bugün siyaset üzerinden bir kez daha deneniyor.
Bu sefer siyaset hakkı, muhalefet hakkı, bütün kirli hesaplar için kamuflaj olarak kullanılıyor.
YALAN FETÖ’DEN, ALKIŞ CHP’DEN. SİNSİ SİNSİ BEKLEYENLER DE VAR.
FETÖ bir yalan ortaya atıyor. Amacı belli. Hesabı ortada. Hepsi peşine takılıyor. Bazıları açıktan destek veriyor. Bu yalanı servis ediyor. Arsızca, terbiyesizce cümleler kuruyor.
Bazıları ellerini ovuşturmuş sinsi sinsi kenarda bekliyor. Umuyor, diliyor, bekliyor. “Siz ne yapıyorsunuz” bile diyemeyen herkes bu ahlâksızlığa ortak oluyor. Bu çirkinliğe alkış tutuyor.
Geldikleri seviye bu. Savruldukları yer bu. Düştükleri çukur bu. Trolleşen siyasi liderlerin partilerini ve ülkeyi getirdikleri yer bu. Türkiye’yi de, toplumu da dinamitliyorlar.
“İÇ TEHDİT” NİTELİK DEĞİŞTİRDİ.
Bunun bir iç tehdit haline geldiğini herkes görecek. Terör örgütlerinin siyasi partileri paçavra gibi kullandığını herkes görecek. Bunun nereye vardığını, Türkiye’ye faturasını herkes görecek.
“İç tehdit” nitelik değiştirdi. Klasik tehditlerin dışında, çevremizden gelen, Batı’dan gelen tehditler öne çıktı. Ama en önemlisi içeriden gelen yeni bir tehdit var.
Bu; daha öncekiler gibi klasik terör ya da çatışma tezlerinin çok ötesine geçti. İnanılmaz bir incelikle kurgulanmış ve servis edilmiş bir savaş yöntemi. Birileri kurguladı onlar rollerini oynuyor.
SİYASİ TERÖR, SİLAHLI TERÖR OLUR. SAVAŞ TÜRKİYE’YE AÇILDI. UYANIN!
Hep ısrar ettim. Daha da keskin bir kanaatteyim.
Kesinlikle Türkiye’yi durdurmak için bir araya getirildiler. ABD, Avrupa müdahalesi için cepheye sürüldüler. Türkiye’yi küçültmeye ayarlı çokuluslu projeler için “silahlandırıldılar”. Siyasi terör fırtınası estiriyorlar.
Bu savaş Türkiye’ye açıldı. Hepimize açıldı. Gözlerinizdeki perdeyi kaldırın. Zihinlerinizdeki kuşatmayı kırın. Cümlelerinizdeki ambargoyu kaldırın. Ses verin, tavır koyun, sağlam durun.
BİR “İÇ İŞGALCİ” SALDIRISI ALTINDAYIZ
Bir “iç işgalci” saldırısı altındayız.
Bu kuşatmayı, bu alçakça ihaneti kırın.
Ahlâksızlıkları, çirkinlikleri kendilerine kalsın. Biz, vatanı bu kirlilikten, kötülükten, ihanetten koruyalım.
Her şeyden önce duracağımız yer bu. Sesinizi yükseltin, yumruklarınızı sıkın. Hepsi bize, millete, Türkiye’nin sağlam duvarlarına çarpıp dökülecek.
Üstlerindeki örtüyü kaldıracağız.
Asla başaramayacaksınız. Ortada kalacaksınız.
Tarih ve Türkiye, sizi ıskalayıp devam edecek.
İhanetinizle, kararmış kalplerinizle ortada kalacaksınız.