Evlilikte mutluluk
Evlilik genelde romantik, heyecanlı bir ilişki ile başlar; hayaller, umutlar onu güzelleştirir ama giderek güç mücadelesine dönüşür. Kişilikler çatışır, eşler birbirini değiştirmeye çalışır, sorunun çıkmasında kendi rolünü görmez öz eleştiri yapamaz, taraflardan birisi hep verir, şiddet ortaya çıkabilir. Sevgi saygı azalır. Sonuçta çiftin ruh sağlığı bozulur. Evlilikte mutlu olmanın en önemli yolu çiftlerin hatalarını fark edip birbirlerine buna göre davranmaları, iletişimi her ne olursa olsun kesmemeleridir. Çiftler birbirinin yanlış davranışlarını çok fazla büyütmeyip birbirlerine hoşgörülü yapıcı davranmalıdır. İlişkide iletişim hataları da eşler arasındaki saygı ve sevgiyi azaltır.
İletişim hataları şunlardır:
Yıkıcı eleştirilerde bulunmak; “Sen hep böylesin. Bağırıp çağırıyor, beni dinlemiyorsun. Hep kendini haklı çıkarıyorsun” şeklindeki eşi suçlayıcı, hor görücü, kırıcı eleştirilerdir. Oysa bağırıp çağırmak, suçlamak yerine, “Ben bu davranışından dolayı çok üzüldüm” demeli, ses tonunu yükseltmemeli.
Genellemede bulunmak; “Evlendiğimizden beri hep böylesin. Bencilsin, hiç değişmiyorsun” tarzındaki ifadeler, eşi bir kalıba sokan, damgalayan ifadelerdir. Eşinize bunu söylüyorsunuz ama acaba sizde hiç hata yok mu? İşe kendinizi değiştirmekle yani bu sorunun çıkmasında acaba benim payım ne, hangi davranışımı değiştirsem bu sorun bu kadar büyümezdi diye düşünün.
Aklını okumak; Evlilikteki sürekli kavga, çekişme, üzüntüye yol açar, çiftleri kendi dünyalarına iter. Sözlü iletişim yerine sözsüz iletişim, yani davranışlardan anlam çıkarıp eşi yargılama süreci başlar. “Hah, yine kızdı. Bakışlarından anladım. Ne hainlikler peşinde olduğunu tahmin ediyorum” ve bunlar gibi düşünceler ortaya çıkar.
Sürekli geçmişi getirmek; Diyelim ki, çiftler çok hoş bir yerde yemek yiyorlar, her şey yolunda… Aralarında konuşurlarken eşi, söz gelimi, karısıyla yüksek sesle konuştu. O anda kadının aklına olumsuz geçmiş yaşantılar gelir ve eşine şöyle der: “Evliliğin ilk yıllarında annenin yanında da bana bu şekilde bağırmıştın. Beni onun yanında küçük düşürüşünü affedemiyorum” diyebilir. Böylece, çiftin içlerinde bulundukları güzel ortam gözlerine görünmez. Eş, bu ortamdan zevk alamaz, geçmişi düşünüp sinirlenir, günü zehir olur.
Sözünü kesmek ve sesini yükseltmek; aramızda bir tartışma çıktığında, eşimize bağırıp, sözünü kesersek o kendini değersiz ve anlaşılmamış olarak hisseder, bu da iletişimin kesilmesine sebep olur.
Mutlu evliliklerde duygular dürüstçe ama kırma/suçlama amaçlı değil, anlatma ve anlaşılma ihtiyacıyla aktarılır. Suçlayıcı bir dil kullanmadan, eksikleri yüze çarparak intikam peşinde koşmadan sorunu çözme amaçlı, olumsuz duygularını anlatabilmeli insan eşine. Tabii ki sadece negatif yönleri değil de pozitif yönler de dile getirilmeli ki, diğeri takdir edildiğini görebilsin. Yaptıklarının değer bulduğunu hissedebilsin. Evlilik terapisine gelen çiftlere seans sırasında sorarız; “Eşinizin olumlu ve beğendiğiniz davranışlarını, kişilik özelliklerini sıralayın” diye... Ama genelde ben olumlu dediğim halde hep olumsuz özellikler, davranışlar dile getirilir.
Çiftler birbirine karşı empati kurabilir, yani kendisini eşinin yerine koyabilir. Eşinin işleri kötü gittiği bir dönemde, diğer eş kendisine karşı biraz ilgisiz davranmasını doğal karşılar. Yani “Ben onun yerinde olsaydım, ne hissederdim?” sorusunu sorabilen ve buna göre davrananlardan oluşur mutlu aileler…
İlişkilerde en sık yaptığımız iki hata,
kadın bir şeye üzüldüğünde erkek onun duygularını dikkate almayan çözümler önererek ruh halini değiştirmeye çalışır. Erkek bir hata yaptığında; kadın, istenmeyen eleştirilerde ya da önerilerde bulunarak onun davranışlarını değiştirmeye çalışır.
Kadın erkeğin çözümlerine direndiğinde, erkek becerisinin sorgulandığını düşünür. Sonuç olarak kendini güven duyulmayan, takdir edilmeyen biri gibi hisseder ve o da aldırış etmeyi bırakır. Dinleme arzusu zayıflar.
Ayrıca erkeğin bir sorunu olduğunda giderek içine kapanır ve dikkatini soruna odaklar. Kadın ise duyguları üzerine yoğunlaşır ve derdini uzun cümleler kurarak erkeğe anlatmak, paylaşmak ister. Yani sorunları hakkında, hemen ve detaylı konuşmak kadınlara iyi gelir.
Erkeklerle kadınlar arasında çok önemli bazı farklar var; Örneğin, kadınlar sorunlarını çok fazla kelime kullanarak anlatıyorlar, bunun nedeni kadınlarda her iki beyni birbirine bağlayan “Corpus callosum” isimli parçanın % 50 daha büyük olmasıdır. Bu sayede sağ ve sol beyin birbiriyle daha çok ilişki kurar ve kadın bir sorun olduğunda erkeğe göre daha detaylı düşünür. Bir diğer önemli fark da erkekler kadınlara göre daha kolay çözüme geçerler. Kadınlar, bir olayla karşılaştığında bunu beyninde analiz eder, tekrar tekrar düşünür, bu durum kadının beynini yorar ve hemen çözüme geçmesini engeller. Erkekler ise, olaydaki detayları zaman zaman göz ardı eder, daha basit düşünür bu yüzden kolayca eyleme geçer. Oysa kadın erkeğe bir sorununu anlattığında onun, sorununa çözüm bulmasını istemez, sadece eşinin yanında durup onu tüm dikkatiyle, göz teması kurarak dinlemesini bekler.
Oysa erkekler, sorunları olduğunda hemen eşiyle paylaşmak istemez, biraz kendi halinde bırakılmak ister. Sorununu eşine anlattığında kendini zayıf, aciz olarak görür ve de bu yüzden problemini paylaşmak istemez. Eşi kendine bir problemini , anlattığında, ona çözüm bulmak ister.
Oysa kadın erkekten, tavsiye beklemiyor, sadece anlaşılmak, teselli verilmek istiyor.
Ayrıca kadın beyni, üzüntülü, acı veren bir duruma daha çok katlanabilir özellik taşır. Yani eşi bir derdini anlattığında ona empati yapıp, duygularını daha iyi anlayabilir, onu sakinleştirebilir. Oysa erkek üzüntülü bir kadın gördüğünde, onun bir an önce moralinin yükselmesini ve gülümsemesini bekler. Erkek eğer, eşinin moralini yükseltemezse ondan uzaklaşmak isteyebilir. Bu da kadının kendini değersiz, yalnız, anlaşılmamış hissetmesini sağlar.
Erkeklerle kadınlar arasındaki farklılıkları bilerek konuşmak, davranmak eşinizle olan iletişim problemlerini kolayca çözmenizi ve mutlu olmanızı sağlar.
En önemli nokta da ilişkimizde mutlu olabilmek için, eşler birbirlerine sevgilerini beden dili ve sözcüklerle belli etmelidir. Bu konuda Peygamberimiz eşlerine karşı özel bir ilgi gösterir, onlara özel kelimelerle hitap ederdi. Ayşe’ye “gözbebeğim” diye seslenirdi. “Konuş, gönlümüz açılsın, yüreğimiz ferahlasın” der, o konuşunca da ferahlar, memnun olurdu.
Evliliğinizde birbirinizi yargılamadan değiştirmeye çalışmadan mutlu olabilmeniz duasıyla Allah(c.c)’a emanet olunuz.