Rahmet muhalefeti mi? Zahmet muhalefeti mi?
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mü’min kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
İyiliğe, güzele, hayra motor; yanlışa, hataya ve şerre fren olabilecek milli bir muhalefete o kadar ihtiyacımız var ki! Uyarıcıları yani milli muhalefeti olan şahıs, kurum, kuruluş ve iktidarlar isabetli karar alırlar! Yanlışları az olur! Ülkesi ve milleti için çalışanlara destek veren yanlışlarını çekinmeden uyaran muhalefet toplum ve yönetim için rahmettir!
Krallıkla ve istibdatla yönetilen ülkelerde muhalefet görevini üstlenecek ne bir şahıs ne de her hangi bir kurum mevcuttur! Onun için zulümleri arşı alayı titretmeye devam ediyor! Uyarıcıların, cesediyle beraber sesini de kesiyorlar!
Tarihimizde ise genel olarak iki anlayışlı yönetim tarzının geliştiğini görüyoruz. Bunlardan ilki ‘’Padişahım çok yaşa!’’cılar iken diğeri ise ‘’Gururlanma Padişahım senden büyük Allah var’’ ekolünü takip edenler. Hz. Ömer ikinci üslubun bizzat tatbikçisiydi. Ve çevresinde olanlardan bizzat eleştiri, uyarı ve ikaz beklediğini şu güzel sözüyle talepte etmişti: “Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde, uyardığınız halde sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur.”
Liderler yıpranır, iktidarlar da ama onların şahsında aslolan devletimizdir. Lideri eleştirebilirsin ama unutmamak gerekir ki devlet-millet hepimizindir. Hal böyle iken içimize baktığımızda öyle bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıyayız ki; iz’an mumla aranacak halde.
Halbuki Rabb’îmiz Ali İmran Suresi 104. Ayet-i Celilesinde bize; ‘’İçinizden, insanlığı hayra çağıran, Kur’an’ın ortaya koyduğu evrensel adâlet ölçüleri çerçevesinde iyiliği emreden ve kötülükleri önlemeye çalışan, yönetme ve yönlendirme yetkisine sahip bir topluluk bulunsun. İşte gerçek anlamda mutluluğa ve kurtuluşa erenler, bunlardır. Eğer bu görevi yerine getirmeyecek olursanız, sizden öncekilerin başına gelen felâketler, sizin de başınıza gelebilir’’ buyurarak dünya-ahiret kurtuluşunun yönetme ve yönlendirme merkezli olduğunu ve bu açıdan sorumluluğun ortak vebali ve ortak ecri taşıdığını da arzetmektedir.
Ne gariptir ki evrensel değerlere bağlı olması gerekenler bizlerken ABD, Rusya ve Batı Avrupa ülkelerinde muhalefet yapıcıdır! Yıkıcı değildir! Bu ülkelerde başka ülkeler adına muhalefet edecek bir ilmi, iktisadi ve siyasi kuruluş yoktur! Hepsi kendi ülkeleri için nöbettedirler! Bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerde ise mandacı zihniyetli sivil veya siyasi muhalefet rahmet değil tam bir zahmettir! Tam bir yeniçeri “İstemeyüz!!” muhalefeti zahmetini yaşıyoruz!
Yollara, havaalanlarına, hastahanelere, sanayi ve savunma yatırımlarına ve her hayırlı yatırıma karşı “İstemeyüz!” muhalefeti! Yani güzele, hayra, iyiliğe firen, çirkine, yanlışlara ve şerre motor olan bir muhalefet! Milli olmayan bu istemeyüz muhalefeti, hesabi yöneticiler için kâr olsa da ülkemiz ve milletimiz için tam bir felakettir!
Tamamen hased, hırs, çıkar ve kin üzerine zorla birleştirilmiş altılı muhalefet tam bir komedi!
Sadece bir şahsı yıkmak dışında hiçbir planı projesi olmayan kindarlar kulübü!
“Kazanamasak da kaybettireceğiz!” gizli isimli suni particiklerle birleşen asırlık mandacı ana muhalefet ve terörün gayrimeşru yavrusu muhalefet, yedi köşeli duruşlarıyla “İstemeyüz!” zahmet muhalefetlerine acımasızca devam ediyorlar!
Yeraltı ve yerüstü sayısız nimetlere sahip ülkemizin en büyük eksikliği iyiliğe, güzele hayra motor, yanlışa, hataya ve şerre fren olabilecek Milli bir Muhalefet nimetinden mahrum oluşudur!
Yeniden Refah ve benzeri meclis dışı muhalefet birleşerek, MHP gibi Cumhuri İttifak içerisinde bu eksikliği rahmet olacak muhalefetiyle giderebilirler!
İktidarın devasa hizmetlerini destekleyici, yanlışlarını da uyarıcı hatta engelleyici bir siyaseti üstlenmeleri kendileri, ülkemiz ve milletimiz için tam bir rahmettir!
Unutmayalım ki;
Her zaman, her yerde ve her işte ayrılıkta azap birlikte rahmet vardır! İşte Irak, İşte Suriye! İşte Afganistan ve İşte Afrika feryadı, figanı ve işgali! Hep ayrılığın ve iktidarlara karşı yapıcı ve uyarıcı olmayan zahmet muhalefetlerinin acı sonları!
Olaylara ırkçılık, particilik ve mezhepçilik vb. at gözlükleriyle değil, engin görüş mesafesi olan at gözüyle bakabilecek Feraseti Allah’ımız hepimize nasib etsin! Amiin.
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun.
Selam, sevgi ve duayla...