11 ay nafile oruç, Ramazanın bir gününe karşılık gelmez

11 ay nafile oruç, Ramazanın bir gününe karşılık gelmez
Her ibadet vaktinde güzel ve bereketli.
Nasıl ki sair günlerde Arafat’ta dua etmek, hac sırasında yapılan vakfenin yerini tutmuyor ise Ramazan ayı dışında tutulan nafile oruç da aynı sevap ve bereketi vermiyor.
 
Sıcak ve uzun günlere denk gelen Ramazan ayı, ağır işlerde çalışanlar için daha zor geçebiliyor. Bu şartlarda tutulan orucun maddî ve manevî bereketinin daha fazla olacağı muhakkak. Ancak, çalışma şartlarının ağır olmasını gerekçe göstererek, hiçbir sağlık problemi olmadığı halde daha kısa günlerde tutmak üzere oruç tutmayanlar da olabiliyor. Samsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, “Ramazan’da özürsüz tutulmayan bir günlük oruç yerine bir yıl boyunca kaza orucu tutulsa bile Ramazan’daki sevap alınamaz.” diyor.
 
Ramazan orucunun mazeretsiz terk edilmemesi gerektiğini belirten Hayrettin Öztürk, “Bu nimetlerden mutlaka istifade edilmeli, kaçırılmamalı. Çünkü Allah orucun sevabını kendisinin vereceğini söylüyor. Buna karşın bir kimse zora düşeceğini düşünerek oruç tutmayabilir. Sonradan kaza yapabilir. Ama Ramazan’daki sevabı hiçbir zaman alamaz. Çünkü Ramazan orucunun sevabı, sadece Ramazan’da yapılırsa verilir.” ifadelerini kullanıyor. Oruç ibadetinin hac ibadeti gibi yaşanması gerektiğini kaydeden Öztürk şu tavsiyelerde bulunuyor: “Hacda nasıl az yiyip, az uyuyup sürekli Beytullah’ta ibadet halindeysek, günahtan nasıl kaçıyorsak Ramazan’da da öyle olmalıyız. Bu mübarek ayda tutulacak oruç, sadece yemeden içmeden kesilme değildir. Aynı zamanda gözü harama bakmaktan, kulağı haram dinlemekten, eli harama yapışmaktan, ayakları harama gitmekten tutmaktır. İnsan bütün uzuvlarıyla kendisini haramdan ve günahlardan sakınmalı. Yalan, küs durma, alaya alma, kötü zanda bulunma ve gıybet yapmadan sakınmalıyız. Bütün bunlar orucu bozmaz ama mezhep imamımızın ifadesiyle sevap da bırakmaz.”
 
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Güner ise Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde bu müjdelerden bahsedildiğine dikkat çekiyor.
 
Ramazan’ı hakkıyla yaşayanları özel ikramların beklediğini dile getiren Prof. Güner, şunları söylüyor: “Oruç, inanarak ve karşılığı sadece Allah’tan beklenerek ifa edilmesi gereken bir ibadettir. Kendini frenlemiyorsa ibadet, boş olur. Allah bize kulluk fırsatı sunuyor. Oruç ibadeti yapmakla ‘Şükredebilirsin’ diyor. Oruç da bize Yaratıcı’nın huzurunda bir emrini yerine getirme hoşnutluğunu yaşama hazzı veriyor. Oruca gerekli kıymeti verirsek o da bize müjde olarak yansıyacak. Bütün vücuda oruç tutturulduğunda mükafatı da o nispette büyük olacak.”