Avukat Gök: “Fatih Terim’in De Başta Olmak Üzere Bu İşe Aracı Olan Kimler Varsa Muhakkak Bu Yargılama Süreci İçerisinde Olması Lazım”
Kamuoyunda "Fatih Terim Fonu" olarak adlandırılan dolandırıcılık olayında Seçil Erzan'ın yargılandığını aktaran avukat İbrahim Gök, "Bu işe alet ve aracı olan da suçu işleyenlerle aynı pozisyondadır. Bunu hukuk açısından böyle değerlendirmek gerek. Fatih Terim'inde başta olmak üzere bu işe aracı olan kimler varsa muhakkak bu yargılama süreci içerisinde olmaları lazım" dedi.
Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan'ın futbol ve iş dünyasının önemli isimlerinden topladığı milyonlarla oluşturduğu saadet zincirinin kırılması Türkiye gündemini bir süredir meşgul ediyor. Banka müdürü Seçil Erzan'ın yüzlerce kişiden topladığı paralar ile kurduğu dolandırıcılık sisteminin yankıları sürüyor. Galatasaray'ın eski teknik direktörü Fatih Terim'in adının geçmesi nedeniyle "Fatih Terim Fonu" olarak anılan olayda aralarında çok sayıda futbolcunun ismi geçiyor.
Olayla hukuksal olarak merak edilenleri avukat İbrahim Gök ve Nazlı Nur Doğan cevapladı. Fona para yatıranlar kişilerin eğer başkalarını dahil etmemişlerse yasal bir sorumluluklarının olmadığının altını çizen Gök, bu fona para yatırması için ikna suretiyle insan kazandıran isimlerin de Seçil Erzan gibi yargılanması gerektiğini söyledi. Fatih Terim'in de başta olmak üzere bu işe aracı olan kimlerin varsa muhakkak bu yargılama süreci içerisinde olmaları gerektiğini vurgulayan Gök, mağdur durumda olan insanların bu işe kendilerini dahil eden insanları şikayet etmek suretiyle yargıya taşımaları gerektiğini belirtti.
'Piramidin tepesindeki faydalanıyor, alttakiler bu işten zarar ediyor'
Fatih Terim Fonu olarak adlandırılan sistemin bir nevi Tosuncuk Fonu, geçmişteki saadet zincirleri gibi bir sistem olduğunu belirten avukat İbrahim Gök, "Bu işin ana kahramanı Seçil Erzan'dır. Seçil Erzan 2011 yılında ciddi bir para kaybına uğrayınca o dönem 2 kişiden böyle yüklü bir para alıyor. Ondan sonraki süreçte böyle bir fonu oluşturuyor. Bu sistem nasıl işliyor. Ciddi manada paraların toplandığı, daha sonra değişik fonlarda değerlendirme adı altında o paraların işletildiği iddiası ile değişik insanları da bu halkaya dahil etmek suretiyle ciddi manada geniş bir insan kitlesi oluşuyor. Piramidin tepesindeki kişinin faydalandığı altındakinin de bu işten zarar eden pozisyonda bir fona dönüşüyor. Bunun adına da Ponzi Sistemi diyorlar. Şimdi Fatih Terim Fonu olarak da adlandırılıyor. Çünkü bu iş Seçil Erzan'la başlıyor ama Fatih Terim'in tavsiyeleri ile diğer futbolcular, teknik adamın bu fona para yatırdığı ve ciddi kayıplar olduğunu görüyorsunuz. Bu fonla, suçlamayla ve dolandırıcılıkla ilgili yargılanan bir isim var. Ama asıl yargılanması gereken isimler arasında başka kimler olmalıydı diye soracak olursanız, bir hukukçu olarak şunu net olarak söylemek gerekiyor. Muhakkak altını çizerek ifade ediyorum, bu işe insan kazandıran, bu fona para yatırması için ikna suretiyle insan kazandıran isimlerin de Seçil Erzan gibi yargılanması lazım" diye konuştu.
'Fatih Terim'inde başta olmak üzere bu işe aracı olan kimler varsa muhakkak bu yargılama süreci içerisinde olmaları lazım"
Bu işe alet ve aracı olanların da suçu işleyenlerle aynı pozisyonda olduğunu aktaran Av. Gök, "Bunu hukuk açısından böyle değerlendirmek gerek. Fatih Terim'inde başta olmak üzere bu işe aracı olan kimler varsa muhakkak bu yargılama süreci içerisinde olmaları lazım. En tepedeki isim Seçil ama onun altında Fatih Terim, altında diğerlerine baktığınızda üst kademedekiler yatırdıkları paraları çeşitli vesilelerle almak suretiyle alttan halkaya daha fazla dahil edilen insanların mağduriyetine, zarara uğramasına neden olmuşlardır. Şuan her ne kadar ortalama 20 isimden bahsediliyorsa da bu fonda aslında aktif olan sayı 50'in üzerinde olması lazım. Ama üst kademedekiler kendi paralarını alıp bir kenara çekildikleri için bunlarla ilgili bir sıkıntı kalmadığı için, ciddi bir faiz aldıkları için bunların sesi çıkmıyor. Ama asıl alt mağdur durumda olan insanların bu işe kendilerini dahil eden insanları şikayet etmek suretiyle yargılanmalarını sağlamaları lazım" şeklinde konuştu.
'Fatih Terim'den çekiniyorlar'
Futbolcuların çekincelerinin olduğunu dile getiren Gök, "Başta Fatih Terim'den çekiniyorlar. Çünkü teknik adam, gerçekten futbol camiasında etkin bir isimdir. Gerçekten Türk futbolunda katkısı olan bir isimdir. Ama burada yaptığı hareketin karşılığı olarak eğer ceza alması gerekiyorsa, en azından yargılanması gerekiyorsa o ismin bu yargılanmaya dahil edilmesi lazım. Para yatıran arkadaşların durumuna gelince. Bu işe para yatıran arkadaş eğer başkalarını dahil etmemişlerse, sadece kendilerini ikna edilmiş ve gidip para yatırmışlar ise onların yasal bir sorumluluğu yok. Ama birilerini ikna etmek suretiyle oraya dahil etmişlerse, onlarda tıpkı Seçil Erzan ve diğer yargılanması gerekenler gibi yargılanması gerektiğini düşünenlerdenim. Hukuk bunu söylüyor" dedi.
"Bu tür fonlar Türkiye'de çok"
Denizbank'ın sorumluluğu hakkında bilgi veren Gök, "Denizbank'ın sorumluluğuyla ilgili 3 problem var. Birincisi elden verilen paralarla ilgili bankanın direk sorumluğu yok. İkincisi, Denizbank kaşesiyle ve Seçil Erzan tarafından imzalanmış belgeler var ise Denizbank'ın burada sorumluluğu vardır. Banka burada sorumluluktan kaçamaz, Çünkü eğer ben inanmış ve parayı sanki bankaya yatırıyormuşum gibi götürüp banka müdürüne dekont karşılığı teslim etmiş isem muhakkak o dekontun muhatabı olacak banka da bu işin sorumluluğunu üstlenmek zorundadır. Kusuru var yok, bunu tartışmıyoruz. Bunun ötesinde bu işin birde aracıları var. Kapalı çarşıdaki tefeciler, ayakçılar var. Aklınıza gelecek tüm ekibin aslında bu işte tefecilikte başta olmak üzere yargılanması gerekir. Bu tür fonlar Türkiye de çok. Hatta Doğu bölgesinde daha fazladır. Bunlar açığa çıkmamış fonlardır. Bunlar başka türkü paraların döngü yapıldığı fonlardır. Ama bu açıdan baktığınızda muhakkak bu işte kimin katkısı varsa, tefecisinden fonu değerlendirene, fona eleman getiren kadar herkesin yargılanması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
Sistemin tarihsel boyutunu inceleyen avukat Nazlı Nur Doğan ise "Bu sistemler, piramit, Ponzi ve saadet zinciri olmak üzere birçok isimle adlandırılıyor. Türkiye'ye baktığımızda ilk olarak yasal süreçte karşımıza çıkan sistem Titan sistemidir. Titan sistemi üzerine tüketicinin korunması hakkında kanun madde 80'e bir hüküm ekleniyor. Hükme göre bu şekilde zincirler kurmak, olması gerekenden daha fazla bir kar vaadi ile insanların toplulaşıp para aktarımı yaptığı bir sistem kurmak Türkiye'de yasak" diye kaydetti.
Kaynak:IHA