Hasan Karal: Parti Değiştirmeme Adına İnsan İlkelerinden Vazgeçmemeli

Hasan Karal: Parti Değiştirmeme Adına İnsan İlkelerinden Vazgeçmemeli
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Karal, “Parti değiştirmeme adına insan ilkelerden vazgeçmemeli” dedi.

Bir radyo programına katılan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Karal, "Biz ilkelerimizle beraber yaşayan insanlarız. Partiyi değiştirmeme adına insan ilkelerden vazgeçmemeli. Ama ilkelerimizden taviz vermeme adına partileri değiştirebiliriz çünkü partiler birer araçtır, hizmet aracıdır. Esas gaye, esas amaç ilkelerdir." dedi.

Karal, "Bir umut köreltildi. AK Parti'nin ateşlemiş olduğu, AK Parti'nin gönüllerde harlamış olduğu o büyük umut maalesef şu anda köreldi ve yazık oldu." ifadesinde bulunarak, “Sadece Türkiye'deki insanların gönlündeki bu harlama sönmedi aynı zamanda dış dünyada Türkiye'ye umut bağlayan bir model yönetim anlayışını Türkiye'de görmek isteyen bir çok ulus, bir çok millette maalesef bu umudunu yitirmiş oldu." diye konuştu.

24. 25. ve 26. Dönem Rize Milletvekilliği yapan Hasan Karal, AK Parti’den istifa ederek Demokrasi ve Atılım Partisi’ne katılmış ve partide Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilmişti.

Rize’nin gelmiş geçmiş en başarılı milletvekillerinden biri olarak gösterilen Hasan Karal’ın bu kararı başta Rize olmak üzere siyaset gündeminde büyük etki yaratmıştı.

Deva Partisi’ne geçtikten sonra yoğun bir tempoda parti teşkilatlanma ve kongre çalışmalarını sürdürmeye devam eden Hasan Karal, katıldığı radyo programında Ozan Emre Çiftçi’nin sorularını yanıtladı.

“Köreltilen umutların tekrar yeşertilmesi tekrar neşv-ü nemâ bulması, tekrar canlandırılması için büyük bir gayret ortaya koyuyoruz. Bunu yaparken de tabii çok zor ve meşakkatli bir yola girdik” diyen Karal, “Biz, seksen dört milyonun tamamını kucaklamayı, seksen dört milyonun müşterek duygularını ön plana çıkararak müşterek olgularını temsil edebilme gayesiyle yola çıktık” ifadelerini kullandı.

deva-partisi-genel-baskan-yardimcisi-hasan-karal-001.jpg

Hasan Karal’ın Çiftçi’nin sorularına verdiği cevaplar özetle şöyle:

‘’Ben ilk görüşmemi sayın Genel Başkanımızla 3 Mart günü yaptım. 9 Mart günü parti kuruldu. Parti yöneticilerimiz tarafından. 2 Mart günü davet edildim. 3 Mart günü toplantıda sayın Genel Başkanımızla uzun süren bir görüşme yaptık. Tabii kafamızda bazı sorular vardı. O soruların netleşmesi gerekiyordu. Yapılan görüşmeler sonucu kafamızdaki sorulara cevap bulabildik ve bu yola çıktık. En son katılanlardan bir tanesiyim. Katılma tarihimde 3 Mart tarihinde genel başkanımızla yaptığım bu görüşme sonucunda kararımı vermiş oldum. Kararımı verirken de hiç kimseyle bunu paylaşmadım. Ailem dahil hiç kimseyle bu konuyu oturup konuşmadım. 9 Mart günü de zaten partimizin resmi kuruluşu gerçekleşmişti. Ve Bismillah diyerek yola çıkmış olduk.’’

“İşimizin kolay olmadığını biliyoruz ama zaten zora talip olmak maharet gerektirir. Evet bizler de böyle bir zora talip olduk ve yola çıktık. AK Parti bir büyük umudu işletmek için yola çıkmış olan bir partiydi ve biz o partiyle beraber Türkiye'ye değil sadece tüm dünyaya, dünyanın mazlum ve mağdur milletlerine hizmet etmek için böyle bir gayeyi omuzlayarak yola çıkmıştık. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk yıllarda çok büyük hizmetler verdik. Bunu inkar etme nankörlüğünü ortaya koyamayız. Hakikaten benim düşüncelerime göre belki de on, on iki sene çok güzel hizmetler verildi bu ülkede. Gerek demokratikleşme alanında, gerekse partinin kuruluş ilkelerinin olmazsa olmazları noktasında işte Avrupa Birliği yolunda ilerleme noktasında insan hakları, adalet, özgürlükler kavramlarının yerleştirilmesi ve pekiştirilmesi noktasında Türkiye'de iç barışın ve iç huzurun sağlanabilmesi noktasında. Ama sonradan maalesef öyle bir noktaya geldi ki AK Parti hiç beklenmedik ve hiç tahmin edilmedik bir yöne doğru evrilmeye başladı.’’

“Biz kendimizi ne sağda ne solda tanımlamıyoruz. Sağ ve sol kavramlarının artık dünyada yavaş yavaş anlamını yitirdiğine inananlardanım ben. Parti olarak da kendimizi belli bir klişe etrafında bir yapıya sığdırabilecek bir cüce anlayışa kesinlikle başvurmayı düşünmüyoruz. Daha engin, daha yüce ve daha kuşatıcı, kapsayıcı bir siyasi anlayışı benimsiyoruz”

Hasan Karal, “AK Parti'den sadece Türkiye'de yaşayan insanlar ciddi bir beklenti içerisine girmemişlerdi. Bir umut beslememişlerdi. Aynı zamanda Türkiye dışında da dünyanın birçok bölgesindeki mazlum milletler, hakları yenen milletler acaba Türkiye'de bir model yönetim anlayışı ortaya konabilir mi? Bir Müslüman demokrat ülke olarak öyle bir yönetim anlayışı ortaya konsun ki biz de onu örnek alalım. Ve biz kendi ülkelerimizde yönetim anlayışlarımıza örnek teşkil ettirelim noktasında çok büyük bir beklentileri vardı. Sadece İslam ülkeleri içerisinde değil, İslam dünyası dışında da birçok ülkede bu beklenti vardı. Bizler de o zaman AK Parti'nin kurucuları olarak ve AK Parti'de siyaset yapan insanlar olarak en büyük hayalimiz buydu. Sadece Türkiye içerisinde, ülke içerisinde kalkınmayı bir tarafa bırakın, aynı zamanda dünyaya da örnek bir yönetim modeli ortaya koymayı düşünüyorduk. Yani o zaman tabii Genel Başkanımız, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey dünyanın neresine giderse gitsin, her gittiği yerde bir Türkiye modelini anlatıyordu. Ama öyle bir noktaya geldi ki işler, öyle bir evrilme aşamasına geldi ki maalesef bütün bu seyrüsefer, bütün bu yola çıktığımız, yola çıkarken adeta ahitleştiğimiz bütün bu ilkeler ortak akıl ve istişare merkezli bütün bu ilkeler tek tek terk edildi. Ve adeta yola çıkılırken o samimi, o gayreti, o beklentisiz insanlar bir bir terk edildi. Yani her doğruya ve yanlışa kafa sallayan insanlarla kadrolar dolduruldu” dedi.

Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: “En yakınımızda Karşıyaka Mezarlığı var. Karşıyaka Mezarlığı'ndaki mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez saran insanlarla doludur. Onlar da hayattayken biz varsak bu dünya vardır. Biz yoksak bu dünya batıp gidecektir anlayışındaydılar. Ama ölüp gittiler, dünya ya hala ayakta. Demek ki ilkeleriyle beraber yaşayan, ilkelerinden taviz vermeyen insanlar sayesinde siyasal oluşumlar varlıklarını sürdürürler. Yoksa soyut varlıklardır.” dedi.