Kamu Çalışanları Rize'de Bordro Yaktı
Türkiye Kamu Sen Konfederasyonuna bağlı sendikalar kamu çalışanlarının alım gücünün artık her gün gelen zamlar karşısında ekonomik çıkmaza girdiğini yüksek sesle dile getirmek için bir kez daha alanlara inerek 81 ilden hükümete seslendi.
Rize’de 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanında gerçekleştirilen eylemde açıklamanın ardından kamu çalışanları bordrolarını yaktılar.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen Rize Şube Başkanı Murat Köseoğlu, burada yaptığı açıklamada, son 10 yıldır memur maaşlarının enflasyonun altında kaldığını ve sürekli eridiğini kaydederek, “Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler, memur ve emeklilerimizi ekonomik sıkıntıya sokmuştur. Geçen sene bu günlerde 1 dolar 7,90 TL idi bugün 14,3 lira; artış %81. Geçen sene bugünlerde çeyrek altın 724 lira idi bugün 1320 lira; artış %82. Geçen sene bugünlerde 4 kişilik ailenin aylık zorunlu harcaması 7.770 lira idi bugün 9642 lira; artış %24. Bir sene içinde ortalama memur maaşı 567 dolardan 365 dolara geriledi. Erime %35,6. Geçen sene memur maaşıyla 6,2 çeyrek altın alınabilirken bugün ancak 3,9 çeyrek altın alınabiliyor. Erime %37. Enflasyon resmi rakamlara göre bile %21,31 ama memur maaşına yapılan zam enflasyon farkı da dahil %16,4. Erime %4,91. Neresinden tutsak elimizde kalıyor; neresinden baksak maaşlar kuşa dönmüş durumda. Son 10 yıldır memur maaşları enflasyonun bile altında kalıyor ve sürekli eriyor. Bu durum küresel salgınla birlikte sürdürülemez bir hal aldı.” dedi.
Memurların ve emeklilerin yoksulluk sınırının altında, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumda olduğunu savunan Köseoğlu, “Toplu sözleşme görüşmeleri de etkisiz sendikalar ve malum konfederasyon yüzünden yaralara çare üretmekten uzak kalmaktadır. Daha 3 ay öce, önümüzdeki yıl için %5+7 gibi komik bir rakama davul zurnayla imza atanlar, bugün yüzleri bile kızarmadan toplu sözleşmenin yenilenmesinden söz ediyor. Biz, o zaman da söyledik. ‘Bu artış ekonomik gerçeklerle bağdaşmıyor. Seyyanen zam içermeyen, refah payı getirmeyen bir zam, en iyi ihtimalle sıfır zamdır. Gelin bu metne imza atmayın.’ diye çağrıda bulunduk. O zaman, memurun idam fermanını imzalayanlar, şimdi çıkmış timsah gözyaşı döküyorlar.” diye konuştu.
Köseoğlu, son bir yılda alım gücünün aylık 1.087 lira eridiğini ifade ederek şunları kaydetti: “Bakın yalnızca 1 yıl içinde memurun zorunlu giderlere karşı alım gücü aylık tam 1.087 lira eridi. Bu erime memurun alacak hanesinde dururken, %35-40’lara dayanan gerçek enflasyon karşısında memura ve emekli, %5+7 zam ile 2022 yılını tamamlayamaz. Aylık enflasyon rakamları resmi olarak bile %3-4’lere dayanmışken, verilecek %5 artış bir aylık enflasyonu bile karşılamıyor. Zaten ocak ayında alınacak %5 zam, mart ayı itibarı ile vergi dilimindeki artışa gidecek. Yani bu şartlar altında 2022’de memura gerçek anlamda hiç zam yapılmayacak, maaşlar mum gibi erimeye devam edecektir. Hal böyle olunca memur ve emeklilerimizin alım gücü yıldan yıla azalmakta, aile bütçesindeki açık her gün biraz daha büyümektedir. Enflasyon farkı da alım gücünde bir telafi içermiyor; aksine geç kalmış bir mahsuplaşma ile memur maaşlarına reel anlamda sıfır zam yapıldığının tescili olmaktan öteye gitmiyor. Ama her ne hikmetse kamuoyunda sanki memurların bir eli yağda bir baldaymış gibi afaki maaş rakamları dolaşmaktadır. Halbuki kamuoyundaki rakamlarla memurlarımızın eline geçen rakamlar arasında dağlar kadar fark vardır.”
Memurların göstermelik zamlardan bıktığını ifade eden Köseoğlu, “Doları, Avroyu, altını artık takip edemiyoruz. Raflardaki ürün fiyatları sürekli artıyor. Durum böyleyken memurlarımız göstermelik zamlardan bıkmış durumdadır. Maaş artışı, alım gücünü yükseltmiyorsa, buna zam denemez. Verdiğiniz zam, enflasyonun altındaysa buna zam denemez. Biz alım gücünü yükseltecek, ekonomideki büyümeden çalışana pay verecek gerçek bir zam istiyoruz. Herkes vergide adaletin sağlanmasını bekliyor. Memurlarımız 3600 ek gösterge bekliyor. Emekli yüzünün gülmesini bekliyor. Yardımcı hizmetliler genel idari hizmetler sınıfına geçmeyi bekliyor. Yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş talep ediyor.Sözleşmeliler kadro bekliyor ama enflasyon beklemiyor. Meseleleri halının altına süpürünce sorunlar çözülmüş olmuyor. Suya yazılan vaatlerle karın doymuyor. Cep delik, cepken delik, boş tencere kaynamıyor. Toplu sözleşmenin nasıl bir facia olduğunu şimdi herkes yaşayarak anladı. Biz o gün toplu sözleşmeyi kabul etmedik; bu günlerin geleceği gün gibi aşikardı. Daha 3 ay sonrasını bile görmekten aciz olanlar yetkili olunca, bu hezimet de kaçınılmaz oluyor. Bugüne kadar kamu görevlilerinin yaşadığı sorunların temelinde maaş artışlarının hedeflenen enflasyona göre belirlenmesi gelmektedir. Hayallere göre zam verip gerçekleri görmezden gelmenin bedelini kamu görevlilerimiz ödememelidir. Hükümet, ivedilikle memur ve emekli maaş zamlarını gözden geçirmek zorundadır. Enflasyon, büyüme, refah payı, harcamalar ve geçmiş dönemde yaşanan kayıpların telafisi gibi etkenler mutlaka değerlendirilmelidir. %5+7’nin artık hedef enflasyonla da alakası kalmamıştır. Bu nedenle 2022 için bütün maaş artışlarının gözden geçirilmesi gerekmektedir.
-Gerçek enflasyon rakamlarının dikkate alındığı, harcamalardaki artışı karşılayacak kabul edilebilir bir oransal artış;
-Geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafisi için ek zam;
-Reel gelir artışı sağlanabilmesi için maaşlara refah payı eklenmesi şart olmuştur.
Biz, hakkımız olmayan hiçbir konuyu ve meblağı talep etmiyoruz. Hakkımızdan aşağısına da rıza gösterecek değiliz. Yıllardan beri “Hakkınız ödenmez” diyerek alkışlanıyoruz; şimdi ise hakkımızın ödenmesini istiyoruz. Biz artık sırtımızın sıvazlanmasını değil, cüzdanımıza insanca yaşamaya yetecek kadar para konulmasını istiyoruz. Sayın Bakanın “Memurlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünün gerçekleşmesini bekliyoruz. Ağustos ayında imzalanan toplu sözleşmenin daha başlamadan geçersiz kaldığı gün gibi aşikardır. Sayın Bakan da Hükümet yetkilileri de bu gerçeği kabul etmiştir. Öyleyse gelin çok geç olmadan memurun ve emeklinin bütçesindeki bu yangını ek zam ve refah payı uygulaması ile söndürün. Ek zam ile zararları karşılayın. Refah payı ile gerçek anlamda zam yapın, alım gücümüzü yükseltin. Biz, reel kayıplarımızın karşılanmasını ve ekonomik büyümeden bir çalışan olarak hak ettiğimiz payı istiyoruz. Biz, başta kamu çalışanları olmak üzere tüm Türk milletinin daha güzel bir Türkiye’de, yaşanabilir bir ücretle, refah içinde yaşamasını istiyoruz. Ek zam da refah payı da kamu çalışanlarının analarının ak sütü kadar helal; hakkıdır. Milyonlarca kamu çalışanı, emekli ve aile bireyleri, zaten imzalandığı anda dahi ekonomik geçerliliği olmayan toplu sözleşmenin revize edilmesini beklemektedir. İğneden ipliğe her şeye zamlar yağmur gibi yağarken 25 milyon vatandaşımız, maaşına gerçek bir zam beklemektedir. Ekonomik olarak zor günler geçiren milyonların umutlarını boşa çıkarmaya hiç kimse cüret etmesin ve derhal ek zam ve refah payı uygulamasını hayata geçirsin” ifadelerini kullandı.