Kur'an'da ismi geçen tek gece: Kadir Gecesi

Kur'an'da ismi geçen tek gece: Kadir Gecesi
Kur'an'da adı geçen tek ay Ramazan, tek gece de Kadir Gecesi. Bu bereketli ve müstesna zaman diliminin kıymetini Allah (cc) haber veriyor. Hatta bin aydan daha hayırlı olan bu gecenin adını taşıyan müstakil bir sûre bile inzal buyurulmuş.

Kadir Gecesi, Kur'an-ı Kerim'in Levh-i Mahfuz'dan yeryüzüne parça parça ilk defa indirilmeye başladığı, Cebrail'in (as) Hz. Muhammed'e (sas) ilk vahiy ile birlikte peygamberlik vazifesini getirip tebliğ ettiği kutsal bir gece. Kur'an'ın 97. sûresi, Kadir Sûresi de bu gecenin faziletinden bahsediyor. Bu gecedeki ibadetin, içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletli olduğu bildiriliyor. Abdullah İbn-i Abbas ve İmam-ı Ebu'l-Hattab el-Basri'ye göre bu gecede, gelecek seneye kadar cereyan edecek her türlü önemli hadise hakkındaki Allahu Teala'nın (cc) ezeli kaza ve takdiri, ilgili meleklere tebliğ olunuyor. İmam Sehl b. Abdullah, “Allahu Teala (cc), bu gece mü'min kullarına rahmet ve mağfiretini takdir eder.” buyuruyor. İmam Halil b. Ahmed ise “Bu gecede yeryüzüne o kadar çok melek iner ki, adeta yeryüzü meleklere daralır.” diyor. Kadir Gecesi'nin tam vakti kesin olarak bilinmemekle beraber alimler, hadis-i şeriflerin delaletinden Ramazan ayının 17, 19, 21, 23, 25, 27 ve 29. gecelerinden birisi, ekseriyetle de 27. gecesi olduğunu beyan etmiş.

Alak Sûresi de bu gecede nazil oldu

Kur'an-ı Kerim, Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına topyekûn olarak Kadir Gecesi'nde indirilmiş. Kur'an'dan ilk vahiy olarak Alak Sûresi'nin ilk beş ayeti de yine Kadir Gecesi'nde nazil olmuş. “İkra! Oku!” emriyle başlayan ilk beş ayet-i kerimede “Oku! Yaratan Rabb'inin adıyla. O ki insanı yapışkan bir hücreden yarattı. Oku! Rabb'in sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretendir.” buyuruluyor. Sûrede, vahiy bilgisinin insanı olgunlaştırmadaki önemi anlatılıyor. Buna göre yaratanı tanımak, ilmin de dinin de temelini teşkil ediyor. İlk vahyin ‘oku' emriyle başlaması ve bu emrin beş kısa ayet içinde iki defa tekrar edilmesi, okumanın insan hayatında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Birinci emrin yaratanı, ikinci emrin ise kalem karinesiyle yaratılanları tanımaya işaret olduğu da söyleniyor. Bilgisiz olan ve biraz da zenginliğine güvenip şımaran kimsenin kolayca emir ve kuralları çiğnediği, bu sûrenin daha sonraki ayetlerinde bildiriliyor. Sûre, insanı hem başlangıç hem sonuç bakımından bütün olarak ele alıyor. İnsan olarak yaratılmak bilmeyi, tanımayı, tanımak ise yaratana secde etmeyi gerektiriyor. Alak Sûresi'nin ilk beş ayetinin nüzûlü hakkında Buhârî ile Müslim'in Hz. Aişe'den gelen rivayetlerine göre, Resûl-i Ekrem (sas) şöyle buyurur: “O varlık, bana Cebrail olduğunu, Allah'ın beni peygamber seçtiğini ve bunu bildirmek için kendisini görevlendirdiğini söyledi. Bana istincayı ve abdest almayı öğretti. Ben de temizlenip dönünce okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kolları arasına alıp kuvvetle sıktı, sonra ‘Oku!' dedi. Ben yine, ‘Okuma bilmem.' dedim. Beni tekrar kolları arasına aldı, kuvvetle sıktı ve ‘Oku!' diye tekrar etti. Ben yine ‘Okuma bilmem.' dedim. Üçüncü defa kolları arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi: ‘Oku, yaratan Rabb'inin adıyla; insanı alaktan yaratan O'dur. Oku, Rabb'in nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O'dur. İnsana bilmediğini öğreten O'dur.”