Mutlu Bir İlişki İçin 10 Altın Öneri
Huzurlu ve mutlu bir ilişki için çiftlere önerilerde bulunan Psikolog İrem Naz Kırım, bir ilişkide mutluluğa giden yolun insanın kendisini ve partnerini tanımaktan geçtiğini söyledi.
Medical Park Ordu Hastanesi Psikoloji Bölümü'nden Psikolog İrem Naz Kırım, mutlu bir ilişki için 10 öneride bulundu.
Psikolog Kırım'ın tavsiyeleri şöyle:
"Kendini tanımak: İnsanın referans noktası kendisidir. Kişi kendinde gördüğü özellikleri tanıdıkça özünü anlar ve temel özelliklerini kazanmaya başlar. Eğer kişi kendi duygularını, düşüncelerini, davranışlarını farkına varamazsa, geliştiremez ve çevresinin etkisinde kalır. Bu nedenle kendine güvenmek, sınırlarını bilmek kimliğini geliştirir, çevresindeki kişileri seçimini iyileştirir ve dünyada kendini konumlandırmasını sağlar.
Eşimizi veya sevgilimizi tanımak: Sevdiğiniz insanın kişilik özelliklerini bilmek size ilişkiniz için ipuçları verecektir. Nasıl kendinizi tanıdığınızda özünüzü bilip hareketlerinizi, duygularınızı işlevsel olarak kontrol edebiliyorsanız; partnerinizin neleri sevdiğini bilmek, hoşlanmadığı ya da kırmızı çizgilerini tanımak, kişiliğinin ince ayrıntılarını benimsemek hem o kişiyi hem de ilişkiyi benimsemenizi sağlar.
Partnerinizi olduğu haliyle kabul etmek: İlişkiler için belki de en zor kısım budur; hayalindeki değil, hayatındaki kişiyi sevmek. Birçok çiftin terapilerde şikâyet ettiği konular partnerlerinin isteği gibi biri olmadığı, yapmasını/yapmamasını söylediği şeyleri uygulamadığı olur. Birbirilerinin giydiklerini, görünüşlerini, kilolarını, yemek yemesinden, konuşmasına kadar değiştirmek, daha doğrusu istedikleri gibi şekillendirmek istiyorlar. Hiç kimse o hayalinizdeki kişi olmayacak çünkü mükemmel bir insan yoktur.
Tartışmalar: Tartışmak insanı da ilişkiyi de geliştirir. Önemli olan yapıcı eleştirilerde bulunmak, saygı ve sınırı korumak, sorunların üstünü çözmeden kapamamaktır. Tartışmalarda en çok hata yapılan kısım "ben dili" yerine "sen dili" kullanımıdır. Bunların hepsi senin suçun, beni dinleseydin böyle olmayacaktı şeklinde bir cümle sen dili ifadesidir. Bu ifadenin içinde ne bir duyguya yer vardır ne de sorunu çözme isteğine. Bu cümle yerine "Beni dinlemediğini düşündüğüm zaman çok kırılıyorum, sözlerimin senin için değersiz ve anlamsız olduğunu düşünüyorum. Belki o an çok yorgundun ya da beni kırdığını fark etmiyordun artık daha dikkatli olabilir misin?" cümlesi hem duyguyu hem düşünceyi belirtmeyi içerir.
Saygı ve sınır: İlişkilerde sevginin sac ayakları vardır; saygı, ilgi, anlayış ve güven. Bu dört ayaktan herhangi biri eksik olursa, ilişki de ayakta durmakta zorlanır. Saygı sadece sevdiklerimizde değil, var olan tüm canlılarla ve kendimizle olan iletişimimizi düzenler. Öfkelenmek, ağlamak, üzülmek, utanmak, tiksinmek, mutsuz hissetmek, mutlu olmak, gülmek, yerinde duramamak, özgüvenli olmak da bir o kadar normal duygular ve davranışlardır. Birbirinizin duygu ve düşüncelerini kabul etmek, onlara saygı göstermek ilişkinin dinamiğini sağlam tutmak için önemlidir.
Güvenmek: Güvenmek ilişkilerde çiftlerin birbirinde aradığı en temel istektir. Kelime olarak kısa ama anlam olarak ilişkide taşları yerinden oynatabilir. Güvenmek kolay değildir ama denemek insanı da ilişkiyi de geliştirir ama kısıtlayarak ya da sınırlarını bilmeyerek değil.
Kıyaslanmak: Kişilerin içlerinde ne yaşadığını bilemezsiniz bu yüzden odaklanmanız gereken şey sevdiğiniz ve bildiğiniz kişi olan partnerinizdir. Eğer kıyaslamaya devam ederseniz hem o kişiyi değersiz, yetersiz hissettirirsiniz hem de ilişkinizin gidişatını bozan şeyin sizin beklentileriniz olduğunu fark edemezsiniz. Çevrenizi değil, kendinizi değiştirebilirsiniz.
Üçüncü kişiler: Çiftler sorun yaşadığında hemen birine anlatma ihtiyacı hissediyor. Bu kişiler genellikle arkadaşları ve ailesi oluyor. Mümkünse uzman olmayan kişilerin görüşlerini ilişkinize dâhil etmeyin. Kendi fikirleri kendi ilişkilerinde işe yaramış olabilir ama her birey nasıl biricikse ilişkiler de biriciktir, kendine özeldir.
Romantizm: Romantizm denildiğinde akla ilk gelen pahalı hediyeler ya da erkeklerden beklentiler olabilir ancak çiftler arasında romantizm eşit dağılmalıdır. Çiftler sevgisini, ilgisini göstermekten çekinmemelidir. Önemli olan pahalı hediyeler değil, geçirilen kaliteli zamandır. Özellikle çocuklu ailelerde en çok görülen baş başa vakit geçirememek, ev içinde çiftlerin hem kendine hem de partnerine özen göstermemesi oluyor. Özel bir gün olmasını beklemeden de birbirinize hediyeler, sürprizler yapılabilir, seyahatlere, yeni yerler keşfetmeye gidilebilir. İltifat etme, okşama, sarılma, öpüşme, özür dileme ve teşekkür etme günlük hayatın bir parçası yapılırsa ilişkinin dinamizmini güçlendirir.
Sorumluluklar: İlişkinin getirdiği bazı sorumluluklar vardır. Bunlar birbirinden haberdar olma, "biz" düşünce biçimini benimsemeye çalışma, partnerinin huzursuz olacağı şeyleri konuşup orta yol bulma, sınır ve saygı, sadakat ile bağlı olma. Evli ya da aynı evde yaşayan çiftlerin ev işlerini bölüşmesi, eleştirilerinde yapıcı olması, psikolojik şiddetten kaçınması, birbirlerinden yardım isteyebilmesi, varsa çocukların sorumluluklarını paylaşması ilişkinin güçlü ve devamlı olması için önemlidir."
Kaynak:IHA