Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Karadeniz'in renginin turkuaza dönüşmesinin nedenlerini araştırdı
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş'ın danışmanlığındaki araştırma grubu, Bilimsel Araştırma Proje Koordinatörlüğü tarafından desteklenen "Güneydoğu Karadeniz Kıyıları Hidrografik ve Ekolojik Özellikleri İzleme Programı" kapsamında ilkbahar yaz örneklemesi gerçekleştiriyor.
Üniversiteye ait R/V Karadeniz Araştırma Gemisi ile Rize'den Karadeniz'e açılan Ağırbaş ve araştırma grubu, 7 ayrı noktadan denizel ortamın verimliliğini ve trofik seviyesinin göstergesi olan fitoplanktonun alansal ve zamansal değişimini belirlemek amacıyla deniz suyu örneklemesi yaptı.
Örneklemelerle, fiziko-kimyasal parametrelerin alansal ve zamansal ölçekte su kolonundaki değişimi, ışığın su kolonundaki dağılımı, besin tuzu değişimleri ve değişen iklim koşulları altında Karadeniz ekosistemindeki değişimleri araştırılıyor.
- "Emiliania huxleyi fotosentez yapan bir canlı ve inorganik karbonu organik maddeye çeviriyor"
Ağırbaş, gazetecilere yaptığı açıklamada, belli dönemlerde Karadeniz'in mavi renginin turkuaza dönüştüğünü söyledi.
Karadeniz'de yoğun bir Emiliania huxleyi (alg) patlaması yaşandığını belirten Ağırbaş, "Son bir haftadır tüm Karadeniz'in özellikle kıyısal kesimlerin renginin turkuaza döndüğünü, bunun uydu fotoğraflarından bile tespit edildiğini görmekteyiz. Bu anlamda farklı bölgelerden görseller gönderiliyor. Halk içerisinde endişeye sebep olduğu söyleniyor. 'Acaba Karadeniz değişiyor mu?', 'Karadeniz'e neler oluyor?' gibi soru soranlar oluyor." dedi.
Ağırbaş, endişe edecek bir durum olmadığının altını çizerek, "Karadeniz ekosistemi farklı fitoplanktonik dinamiklere sahip ve dönemsel olarak farklı türlerin baskınlıkları öne çıkabiliyor." diye konuştu.
Özellikle mayıs sonu ve haziran başında sıcaklıkların artması, ortama giren yeni besin elementleri, çöl tozları ile gelen ve besleyici nitelikte olan elementlerin Karadeniz'de aşırı miktarda çoğaldığını vurgulayan Ağırbaş, şu değerlendirmede bulundu: "Emiliania huxleyi bireylerinin sahip olduğu kalsiyum karbonatlı yapılar çok fazla miktarda olduğu zaman, suyun rengini turkuaza çeviriyor. Bir fitoplankton türü olan Emiliania huxleyi fotosentez yapan bir canlı ve inorganik karbonu organik maddeye çeviriyor. Bu da verimliliği artırıyor. Denizel ortamdaki besin zincirinin verimliliğini ve üst trofik seviyeye aktarılacak olan enerjinin artmasını sağlıyor."
Ağırbaş, bu durumun ne zamana kadar süreceği ile ilgili çalışma yürüttüklerini de dile getirerek, "Yavaş yavaş sıcaklığa bağlı tabaka oluşmaya başlıyor. Zaman içerisinde bu yoğunluk etkisini kaybedecek ve Karadeniz normal fitoplanktonik döngüsünü sürdürecek." ifadelerini kullandı.
Ekosistemin sağlığı açısından Emiliana huxleyi patlamasının faydalı olduğuna değinen Ağırbaş, şunları kaydetti: "Emiliania huxleyi üretmiş olduğu organik madde miktarı ile verimliliğin ve fotosentetik kapasitenin artmasını sağlıyor. Fotosenteze bağlı olarak antroponejik karbon salınımının etkileri azalıyor. Bu durum sera gazı miktarının azalması anlamına geliyor ve küresel anlamda sıcaklıkların azalmasına katkıda bulunuyor. Diğer taraftan, yoğun Emiliania huxleyi atlamaları denizel ortamda aşırı derecede karbon ve kalsiyum karbonat birikimine da sebep olabiliyor. Bu da denizel ortamda kalsiyum karbonatlı yapıların çok fazla miktarda artmasına ve asidifikasyonun oluşmasına neden olabilmekte. Bu durum, canlı yaşamı açısından tehdit oluşturabiliyor. Burada çok hassas bir denge var."
Ağırbaş, deniz suyu sıcaklığının Karadeniz'de 20 santigrat derecenin üzerine çıktığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Sıcaklık mevsim normallerine çıkmış durumda. Fakat bu normallerle beraber sucul oramda yapacağımız aktiviteler ortamdaki mikrobiyal ve fitoplaktonik aktiviteyi tetikleyebilir. Aşırı derecede organik madde üretimine neden olabilir. Kısa vadede bu artış iyi gözükse de bir süre sonra sistem bu yükü taşıyamayacağı için oksijensiz koşullar altında organik madde parçalanmaya başlayarak sistemi bozan kötü, hoş olmayan kokular ortaya çıkabilir. Bu durum ekosistemlerin, denizlerin ve kıyı yönetimini çok iyi yapmamız gerektiğini ortaya koyuyor."