Rize'de karaciğer hastalıklarının tanısı "fibroscan" ile konulacak
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü ve gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, AA muhabirine, fibroscanın ultrason probu, bunun bağlı olduğu elektronik sistem ve kontrol ünitesinden oluştuğunu söyledi.
Ultrasonik dönüştürücünün karaciğer dokusuna düşük frekanslı titreşimler göndererek karaciğer sertliği ve karaciğerdeki nicel yağ miktarının ölçüldüğünü anlatan Yılmaz, cihazın kurulmasının ardından ilk muayeneyi yaparak tanı koyduğunu belirtti.
Yılmaz, cihazın Amerika ve Avrupa'da çok yaygın kullanıldığını ifade ederek, gastroenterolog ve endokrinologların yoğun olarak tercih ettiğini aktardı.
Karaciğerdeki hasarın tespiti için genelde karaciğer biyopsisine ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Karaciğer biyopsisi zor, riskleri olabilen bir işlem. Hastalar tarafından ağrısı ve olası riskleri nedeniyle pek istenmez. Hastanın istemediği ve riskli yöntemi uygulamaktan biz de hoşnut olmayız. Ancak cihaz sayesinde taramalar yaparak yüksek riskli bireyleri saptayıp onlara biyopsi önerirsek birçok gereksiz biyopsi işleminin önüne geçebiliriz. Aksi halde bu olmadığında laboratuvar, ultrason sonuçlarına göre baktığımızda kat kat fazla kişiye biyopsi yapmak zorunda kalabiliyoruz. Cihaz sayesinde karaciğerdeki hasarın derecesi nedir, aynı anda karaciğerde yağlanma varsa rakamla söyleyebiliyoruz. Hastalığın tedaviye yanıtını da bu cihazla değerlendirebiliyoruz."
Yılmaz, karaciğer yağlanmasının genelde kilolu, şeker hastalığı olan veya şeker hastalığına meyilli kişilerde görüldüğünü kaydederek, "Bu hastaların yüzde 30'unda karaciğer hasarı olabilir. Karaciğer hasarı belli bir düzeyin üzerinde ise bu hastalarda siroz gelişebilir. Bu cihazla bu riski taşıyanları tespit edebiliyoruz. Riski tespit edince biyopsi zorunluluğu varsa yapıyoruz. Bu, bir siroz vakasını beş yıl önceden bize söyleyebiliyor. Bu cihaz olmazsa en az 5 yıl kaybediyoruz. Eğer siroz gelişme riski olan hastaları önceden tespit edebilirsek hastalığın siroza ilerlemesini engelleyebiliriz. Bu cihaz karaciğer hasarını kolaylıkla tahmin edebilir. Bu anlamda bizim için çok faydalı ve kullanımı çok pratik." diye konuştu.
Fibroscan ile hastayı muayene ederken tedavi sürecinin hızlı başladığını belirten Yılmaz, "Hastadan MR istediğimizde çekimin yapılması ve raporlanması 1 aya kadar sürebilir. Hasta tekrar randevu alarak muayeneye gelecek. Ancak fibroscan ile muayene sırasında hastaya bakıp o an karar verip riskli hastaları tespit edebiliriz. Türkiye’de bu cihazdan kamu kurumlarında, üniversite hastanelerinde 10'un üzerinde değil. Son teknoloji bir cihaz. Bizim Rize'ye kazandırdığımızdan ise Türkiye'de sadece 5 adet var." dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, fibroscanın yaygınlaştırılmasının sağlık alanında çok büyük kazanımları olacağına dikkati çekerek, yaygınlaştırılırsa biyopsinin getirdiği maliyeti de ciddi şekilde azaltacağını söyledi.
- "Geleceğe yönelik bu yatırımı yapmalıyız"
Dünyada karaciğer yağlanmasının sıklığının yüzde 25 olduğunun altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti: "Ülkemizde benim de öncüsü olduğum çalışma gruplarının yaptığı araştırmalarda bu oran yüzde 50'ye dayanmış. Yüzde 25 ile yüzde 30 arasında anlamlı bir fark vardır ama yüzde 50 çok yüksek bir orandır. Karaciğer yağlanması olan her 100 hastanın 10 tanesinde sorun vardır. Bu 10 hastanın 3'ü ise o an siroz olmaya çok yakındır. Bunu erişkin nüfusa yayıp bu yüzde 3'ü tespit edip ona yönelik koruyucu hekimlik önlemlerimi alırsak ileride 10-15 yıl sonraki inanılmaz hastalık maliyetlerini düşürebiliriz. Bu hastaların büyük çoğunluğunda siroz ilerleyebilir, bunlarda karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri gelişebilir. Ülkemizde bu hastalıkların tedavileri de en iyi şekilde devlet tarafından karşılanıyor ama maliyetleri bu evrede 100 kat veya 1000 kat daha yüksek olabilir. Şu aşamada alacağımız önemlerle aslında gelecek 15-20 yıla yatırım yapıyoruz. Geleceğe yönelik bu yatırımı yapmalıyız."