Türkiye’de Erkeklerin Yüzde 15, Kadınların Yüzde 25’i Obez

Türkiye’de Erkeklerin Yüzde 15, Kadınların Yüzde 25’i Obez
Birçok kronik hastalığın nedeni veya risk faktörü olarak kabul edilen obezite, tüm dünyada adeta bir salgın gibi yayılıyor.

Birçok kronik hastalığın nedeni veya risk faktörü olarak kabul edilen obezite, tüm dünyada adeta bir salgın gibi yayılıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Civil, 4 Mart Dünya Obezite gününde hastalıklara yol açan bu soruna bir kez daha dikkat çekerek "Türkiye'de erkeklerin yaklaşık yüzde 15, kadınların yaklaşık yüzde 25'i obezdir" dedi.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Obezite, günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde en önemli sağlık sorunu olarak görülmekte olup ICD-10'da hastalık olarak tanımlamıştır. Medipol Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Civil, obezitenin pek çok sebebi olan karmaşık bir sağlık sorunu olarak varlığını sürdürdüğüne ilişkin vurgu yaparak çeşitli açıklamalarda bulundu.

"Dünyada yaklaşık 2 milyon civarında fazla kilolu veya obez kişi bulunmaktadır"

Doç. Dr. Osman Civil, "Obezite son yıllarda dünyada ve ülkemizde ciddi oranda artış göstermiştir. DSÖ yakın dönem verilerine göre dünyada yaklaşık 2 milyon civarında fazla kilolu veya obez kişi bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 600 bini obezite sınırları içindedir. Türkiye'de de durum çok farklı değildir. TÜİK verilerine göre ülkemizde her 5 kişiden bir tanesi fazla kiloludur. 2008 yılındaki çalışma ile karşılaştırıldığında 2015 yılında obezite ülkemizde yüzde 30 oranında artmıştır. Günümüzde toplumda erkeklerin yaklaşık yüzde 15, kadınların yaklaşık yüzde 25'i obezdir" açıklamasını yaptı.

"Polikistik over sendromu, kısırlık gibi hastalıklara da neden olmaktadır"

Obezite yaygınlığı giderek arttığını ve beraberinde pek çok fiziksel, psikolojik, sosyal, ekonomik sorunlar getiren çok faktörlü bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Civil, "Obezite, tedavi edilememesi ve tekrarlaması durumunda birey ve toplum sağlığı açısından ciddi yıkıcı sonuçlara neden olabilir. Obezite; diyabet, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, iskelet sistemi ve eklem rahatsızlıkları, solunum güçlüğü, bazı kanser türleri, yağlı karaciğer ve siroz, polikistik over sendromu, kısırlık gibi hastalıklara da neden olmaktadır" uyarısında bulundu.

Doç. Dr. Osman Civil, obezitenin halk tarafından yalnızca fiziksel görünüş bozukluğu olarak algılandığını ancak sadece fiziksel görünüş bozukluğu değil çok ciddi hastalıkları beraberinde getiren ya da getirecek olan dünyadaki en ciddi sağlık problemlerinden biri olduğunu söyledi.

Obezite oluşumunda etkili olan risk faktörleri

Obeziteye yol açan çok sayıda faktör arasında yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliğinin en önemli obezite nedenleri olarak kabul edildiğini belirten Doç. Dr. Osman Civil, "Genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiriyle ilişkili olarak obeziteye neden olmaktadır. Çevresel faktörler; günümüzde insanların sürekli apartman hayatı yaşaması, sürekli oturarak çalışması, spor yapma imkânının az olması şeklinde örneklendirilebilir" şeklinde konuştu.

Kötü beslenme alışkanlıklarının da obezite sebebi olduğuna değinen Do. Dr. Sivil sözlerine şunları ekledi:

"Günümüzde kötü beslenme alışkanlıkları da obezite sebebidir. Daha çok düzensiz ve fast food beslenme, işlenmiş gıdaların pratik olması sebebiyle organik gıdaların yerine diyette tercih edilmesi, gece geç saatlerde yemek yeme veya bir şeyler atıştırma gibi alışkanlıklar obeziteye sebep olur. Obezitenin genetik faktörlerinde ise ebeveynlerin obez olması çocukların da obez olma ihtimalini arttırmaktadır. Her iki ebeveyn de obez ise çocuklarının obez olma ihtimali yüzde 80'lere, ebeveynlerden biri obez olma durumunda ise çocuğun obez olma ihtimali yüzde 40'lara kadar yükselebilir. Hormonel sebepler ise özellikle mide ve bağırsaktan salınan bazı hormonların fazlalığı ya da yetersizliği şeklinde açıklanabilir. Tüm bu faktörler ayrı ayrı obeziteye zemin hazırlar."

Obezitenin teşhis ve tedavisi

Doç. Dr. Osman Civil, konuşmasını çağımızın küresel sorunu olan obezitenin teşhis ve tedavisinden bahsederek şu sözlerle tamamladı:

"Obezite tanımlamasında Vücut Kitle İndeksi(VKİ) kullanıyoruz. VKİ kilogram olarak vücut ağırlığının metre olarak vücudun karesine bölünmesi ile bulunuyor. VKİ 18-25 arasındaki kişiler sağlıklı bireylerdir. 25 ile 29 arasındaki bireyler kilolu, 30'un üzerindekiler obez, 40'ın üzerindekileri morbit obez, 50 üzerindekileri süper obez olarak tanımlıyoruz. Dengeli ve sağlıklı beslenerek, yeterli su tüketerek, düzenli egzersizi bir yaşam tarzı haline getirerek obeziteyi önlemek mümkündür. Yine de obezite sorunundan muzdarip olan kişilerde birinci basamak tedavi olarak diyet, spor ve ilaçlarla tedavi denenir. Birinci basamak tedavide başarılı olunamazsa ki başarı şansı yüzde 1-2 civarıdır; cerrahi tedaviler gündeme gelir. Günümüzde obezitenin en etkin tedavi yöntemi cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi ile başarı şansı yüzde 90'ların üzerindedir. Ancak her obeziteden muzdarip bireyin cerrahi tedavisi uygun olmayabilir. Cerrahi tedavi öncesi hastaların metabolik ve psikiyatrik olarak değerlendirilmesi önemlidir. Mümkünse genel cerrahi, endokrinoloji, psikiyatri, diyetisyen ve anestezi hekimlerinden oluşan bir konseyden değerlendirilerek karar verilmesi uygundur."

Kaynak:IHA

HABERE YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.