AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, Mardin'de Teşkilat Akademisi Programı'na katıldı.
Program sonrasında basına yaptığı açıklamada Millet ittifakının olası bölünmesi, Suriye'ye çıkarılacak asker tezkeresi ve muhalefet partisinin bürokratlara yönelik sözlerine ilişkin soruları yanıtladı. Millet ittifakında olası bir bölünme olabilir mi sorusundan önce bir bütünleşme var mı diye sorulması gerektiğini dile getiren Hayati Yazıcı, "Bütünleşme olacak ki bölünmeden söz edelim. Ben bütünleşme konusunda tam bir bütünleşme olduğu kanısında değilim. Bölünmeden söz edelim. Kaldı ki Cumhur ittifakını çok fazla ilgilendirmez. Tezkere ile alakalı tercihleri milletin çıkarları ölçütünü göz önünde bulundurmak suretiyle değerlendirmek gerekir" dedi.
"Tezkerenin fiili dayanağı bölge güvenliği, hukuki dayanağı ise anayasadır"
Hayati Yazıcı, tezkerenin fiili dayanağının bölge güvenliği, hukuki dayanağının ise anayasa olduğunu söyledi. Yazıcı, "Türkiye'nin Irak'a, Suriye'ye asker göndermesi konusunda anayasal düzeydeki normları gözetmek suretiyle teskere ile ilgili yetki istediğinde, bu iş olsun diye istenen bir yetki değildir. Ulusal çıkarları gerektirdiği için, bölgemizdeki güvenliği sağlamak bakımından böyle davranmamız gerektiği için, orada biz olmasak kimler olacağını düşünerek bu konuya karar vermek gerekir diye düşünüyorum. Bu bakımdan mecliste bu tezkere olur olmaz mülahazalarla bir mantıksal olarak yeri nedir diyemeyeceğiniz bir takım argümanlarla karşı çıkmanın hem hukuken gerçekçi olmadığını hem de siyaseten doğru bir davranış olmadığını kanısındayım. Elbette ki Türkiye bir savaş ortamına askerlerimizi sürüklüyor demek değildir. Güvenliği sağlamak, orada yaşayan insanların birlik ve düzenini gözetmek ve elbette ki bizim topraklarımızın da güvenliğini sağlamak üzere bu tezkere ile asker gönderme yetkisini yeniden uzatma talebinde bulunmuştur. Zaten yıllardır devam ediyor. Önceki tezkerelerde buna pozitif yönde oy kullanıp bu yıl vermemenin de bir diğer açıdan mantıksal anlaşılır hiçbir tarafı yok. Olası daha önceki tezkerelerde bu yetkiye oy verirken yaşadığı sorunları tasfiye mi etti de bugün buna gerek duymuyor. Bu sorunlar devam ediyor. Bu sorunlar devam ettiğine göre asker göndermek için talep edilen tezkerenin fiili dayanağı ortada hukuki dayanağı da anayasadır. Herkes yaptığı davranışın hesabını bedelini millet nezdinde seçim zamanı verir. Bunları İnşallah göreceğiz" diye konuştu.
Bürokratları baskı altına almak için söylenenlere yönelik konuşan Yazıcı, "Vaadi dayanağı olmayan hususları ihdas etmek sureti ile bürokratları baskı altına almak için dile getirilmiş söylemden ibarettir. Bunu hukukumuzda bu söylemi koruyan, himaye eden siyasi literatürde de bunu haklı gösteren hiçbir argüman söz konusu değildir. Kamu görevlilerinin herhangi bir konuyu yaparken eylem ve işlem icra ederken hukukun dışına çıkabileceklerini düşünmek onlara karşı bir bühtandır. Onlara karşı liyakatsiz olduklarının dolaylı bir vurgusudur. Hele hele bunu somutlaştırmadan bir genelleme yapmak suretiyle dile getirmek memurlarımıza karşı büyük bir haksızlıktır. Dolayısıyla bunu ifade eden siyasetçinin de ifade tarzı itibariyle sorunlu olduğu kanısındayım" şeklinde konuştu.