Zira orada ne sokaklara taşan Ramazan şenlikleri ne de minarelerden yükselen Ezan-ı Muhammedî var. Her türlü zorluğa katlanarak oruçlarını tutan Avrupalı Müslüman kadınlar, çevresindeki arkadaşlarına da bu iklimi yaşatmaya çalışıyor.
Rahmet ve mağfiret mevsimi Ramazan'ın iklimini Avrupalı Müslümanlar teneffüs etmekten yoksun kalıyor. Ancak Ramazan atmosferinin sokaklara yansımadığı Avrupa'da özellikle kadınlar hem görevlerini yerine getiriyor hem de mesai sonrası İslam'ı anlatmak için Ramazan'ı fırsata çevirmeye çalışıyor. Kimi Ramazan festivali hazırlığı yapıyor, kimi de oruç tutmanın faydalarını anlatıyor çevresindekilere.
2006'da yine bir Ramazan günü Müslüman olan Norveçli Linda Alzaghari, İslam'a girişinin yıldönümü bu mübarek ayın kendisi için daha anlamlı olduğunu söylüyor. Azınlıklar ile ilgili araştırma yapan bir düşünce merkezinde çalışan Norveçli Alzaghari, aynı zamanda bir çocuk annesi. “İhtida etmeden önce de Ramazan'da iftarlara katılıyordum. Tevazu ve misafirperverlikten çok etkilendim ve İslam merakım arttı. Üniversitede İslamiyet hakkında dersler aldım. Aynı zamanda ibadetleri öğrendim ve böylece Müslüman oldum.” diyen Alzaghari'ye, gayrimüslim arkadaşları daha çok neden oruç tuttuğunu soruyormuş. Çalıştığı kurumun 2011'de Müslüman ve İslam karşıtlarını iftarda bir araya getirdiğini söyleyen Alzaghari, “Bu tür fırsatlarla dinimizin iyi taraflarını İslam'a eleştirel bakanlara göstermeliyiz. İleride tüm ay boyunca sürecek ve İslami gelenekleri tanıtan bir Ramazan festivali organize etmeyi planlıyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Hollanda'da bir danışmanlık şirketinde çalışan Fas asıllı Senna Bouteba da dinginlik ve huzur ayı diye tanımladığı Ramazan'da zihninin daha rahat çalıştığını ifade ediyor: “Normal günlerde 9 saat çalışıyorum. Ramazan'da amirlerim anlayış gösteriyor. İşe iki saat geç gelip bir saat geç çıkıyorum. İş verimliliğinde artış olduğunu söyleyebilirim. Zihnim daha berrak olduğu için daha rahat karar verebiliyorum.” Çalıştığı yerdeki tek Müslüman olan Senna, “Etrafımdaki gayrimüslimler Ramazan'a ve oruç tutmama saygı gösteriyor ve takdirle karşılıyorlar. ‘Su bile içmiyor musunuz gerçekten?' en sık karşılaştığım soru. Hatta bazı iş arkadaşlarım bir günlüğüne benimle birlikte oruç tutmak istiyor.” ifadelerini kullanıyor. Kimi zaman oruç tutmanın sağlığa zararlı olduğuna dair eleştirilere cevap vermek zorunda kalan Senna, oruç tutmanın yararlarını anlattığını ifade ediyor.
Avusturya Viyana'da yaşayan Ayşegül Dinçkan Yılmaz ise en çok ezan sesine hasret kaldığını söylüyor. İslam'ı öğretmek için eğitimci yetiştiren bir kurumda çalışan Yılmaz, “Hemen her Müslüman kurum, düzenlediği iftarlarla hem yabancıların İslam'a yaklaşmasına hem de Müslümanların kaynaşmasına katkı sağlıyor.” şeklinde konuşuyor. Yılmaz, “Eğer yabancı diliniz iyiyse ve neden oruç tuttuğunuzu güzel bir şekilde ifade edebilirseniz, daha anlayışla karşılaşabiliyorsunuz.” diyor.