Ankara Altınpark’ta Rizeliler Federasyonu tarafından hamsi, muhlama, Laz böreği gibi yöresel lezzetlerin sunulduğu, kemençe ve tulum eşliğinde halayların çekildiği "4. Rize Muhlama Günleri Festivali"nin ikinci günü de yoğun ilgi gördü. Festival, 26 Eylül Pazar gününe kadar devam edecek.
Rizeliler Federasyonunca Altınpark Anfa Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen festivalde, Rizeli sanatçılardan Kaan Yıldırım, Yasemin Yıldız, Gökhan Birben, Lütfü Güner ve Murat Köse sahne aldı.
Ankaralılar, "Haydee Muhlama Yemeye" sloganıyla düzenlenen festivalde, Rize balından tereyağına, hamsiden lahana çorbasına, mısır unundan mısır ekmeğine, Laz böreğine birçok yöresel lezzeti tatma ve Karadeniz'e özel birçok yerel kıyafet ve görsel şovları görme imkanı buldu.
Başkentte yaşayan Rizeliler, festivalde kemençe, tulum ve horon eşliğinde memleket hasreti giderdi.
Etkinlik hakkında AA muhabirine bilgi veren Ankara Rizeliler Derneği Başkanı İdris Kansızoğlu, her yıl Ankara'da Rize günleri düzenlediklerini söyledi.
Kansızoğlu, "Ankaralı hemşerilerimizi muhlama yemeye davet ediyorum. Önümüzdeki yıl hamsi günleri ondan sonra kara lahana günlerini düzenleyeceğiz. Rize'nin kültürünü, Ankara'mıza anlatmaya çalışıyoruz." dedi.
- "1 milyon katılım olacağını düşünüyoruz"
Festival kapsamında Rize ürünlerini Ankaralılarla buluşturduklarını ifade eden Kansızoğlu, Çaykur'un da ziyaretçilere Rize çayı ikram ettiğini belirtti.
Farklı illerde de benzer etkinlikler düzenleyeceklerini dile getiren Kansızoğlu, şunları kaydetti: "Pandemiden önce yaptığımız son festivalde katılımcı sayısı 1 milyon 200 bine ulaşmıştı. Bu yıl da pandemi dolayısıyla belki 200 bin kişi katılmaz diye düşünüyoruz. O yüzden 1 milyon katılım olacağını düşünüyoruz. Daha önce Kırıkkale ve Ankara'nın bazı ilçelerinde de hamsi festivalleri düzenledik. Bu yıl Mardin ve İzmir gibi 3-4 il, programımızda var. Bu pandemi durumuna göre inşallah onları bu yıl gerçekleştireceğiz."
- "Yöresel ürünler stantlarda yerini aldı"
Organizasyon sorumlusu Abdülhamit Kalkan da ziyaretçilerin etkinlikte sağlıklı, keyifli vakit geçirmeleri için hazırlıklarını Kovid-19 tedbirleri kapsamında tamamladıklarını vurguladı.
Kalkan, "Mısır unundan buğday çekme makinesine kadar var. Vatandaşlar, buradan aldıkları peynir ve tereyağı ile evinde organik muhlama yapabilirler. Trabzon ekmeği, fındık, Anzer balı gibi bölgeye ait bütün yöresel ürünler stantlarda yerini aldı. Her gün halk oyunlarımız ziyaretçileri karşılayacak, sanatçılarımız da sahnede konserlerini verecek." dedi.
“Türkiye’deki tanınmış bütün balların üzerinde bir analiz değeri çıktı “
Rizelilerin muhlamasından tutun ekmeğine kadar bütün yöresel ürünlerin yoğun ilgi gördüğü Muhlama Günleri’nde “Peri Balı” 35 bin avroluk fiyatıyla dikkat çekti. Bal koleksiyoneri Atilla Özcan, “Bu balı, 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde analiz ettirdik. Türkiye’deki tanınmış bütün balların üzerinde bir analiz değeri çıktı. En yükseği o güne kadar 3 bin 600 çiçekti, Hacettepe Üniversitesi 4 bin 800 çiçek yani 8 familya, yani 800 çiçek daha yüksek çıktı. Bunu Fransa’ya gönderdik 2009’un aralık ayında, oradan gelen C.T.A.M laboratuvarlarında yapılan analizlerde dünya birincisi olan balların analiz değerlerindeki raporlarına göre vitamin ve mineral değerlerine bakıldığında erişilmez bal demişlerdi bize ve bize bir rapor gönderdiler. O güne kadar yapılan en yüksek prolin değeri bin 507 biz, bin 587 ile erişilmez bal raporu aldık. Biz bunun bölgesini araştırırken arısı sönmüş bir mağara bulduk bu balı oradan çıkardık. Yaklaşık 23kg civarında çıkardık. Her sene bir veya 2 kg satılabiliyor” ifadelerini kullandı.
“Açılışı 35 bin avro”
Aynı balın şarabını da üreten Özcan, “Bunu biz Fransa bal borsasına bir arkadaşın vasıtasıyla gönderdik. Açılışa 35 bin avrodan başlatmışlar. İçinde 4 bin 800 çiçek, propolis, polen, arı sütü olan bir bal. Bu balın devamında da hemen aynı balın bal şarabını üretmeyi başardık. Mağaradan aldığımız kendi kaya kovanının, bu arada peri balı demek mağaradaki arısı sönmüş sadece kalan bal demek. Aktif olana da kaya balı diyoruz, bu peri balı. Bunun kendi arı sütüyle 20 litrelik dev vakumlu damacanalarda 6 sene boyunca damıttık senede birkaç kez kapağın ağzını açıyoruz fermantasyona uğratıyoruz. Arı sütü dibine çöküyor üstteki bal sıvılaşıyor. Biz buna isim bulamadığımız için bal şarabı dedik öyle kaldı. Ama kesinlikle alkol içermiyor. Başka bölgelerden aldığımız ballarla da bal şarabı denemelerimiz oldu. Ama bizim çalışmalarımız yine kaya balları, mağaralarda bulunan bu ballar, ağaç kovuklarında bulunmuş çok değerli ballar, bunlar devam ediyor ama en önemlisi Türkiye’nin bal koleksiyoneri olmayı başardık” şeklinde konuştu.