Referanduma 3 gün kala Samanyolu Televizyonu ekranlarına misafir olan Erdoğan, 'Genel Af Tartışması', 'Tek Tip Askerlik', 'Başörtüsü tartışması', 'Afiş krizi', 'Yüksek Askeri Şura', '13 Eylül'de nasıl bir Türkiye Bekliyor?' gibi pek çok konuda merak edilen soruları ilk ağızdan cevaplandırdı.
Başbakan Erdoğan:"Sürekli bana sinyalleride veriyorlar. Fakat formunuzdasınız 12 Dev Adam gerçekleşten başarılara imza atıyor. Bütün arkadaşları tebrik ediyorum kutluyorum. Allah nazarlardan saklasın. Sağol iyi bayramlar diliyorum.
MUHALEFET LİDERLERİ KENDİ ARKADAŞLARINA BİLE GÜVENMİYOR
Şunu bir defa çok açık net söylememiz lazım. Muhalefet geneli itibari ile Anayasa paketinin içeriğini konuşmuyor. Başarı elde etmek istedikleri şey bu AK Parti projesidir bu Recep Tayyip Erdoğan projesidir. Ana Muhalefet projesi "Recep Bey" projesidir diyorlar. Bizi uzlaşmaz bu tür ifadelerle itenlere diyorumki iktidar bildiği dalı keser mi? O biz tuzaktır. O tuzağa çekmek isterler. Ama biz yemeyiz. Bu bir defa AK Parti projesi değil. Bir çok siyasi partilerine hazırlamış olduğu Anayasa teslağı ile ilgili katkılar mevcut. Önceki Meclis Başkanımız Toptan bunlara yazılı davet yaptı. Biz parlamentosnun %65'ine rağmen 2 üyeye kabul dedik. BDP'de MHP'de CHP'de 2'şer tane üye verecekti. Neden bunu biz kabul ettik. Uzlaşarak bir şey yapalım dedik. Fakat CHP kim uzlaşıyor kim uzlaşmıyor ortada.. Hazırlığımızı yaptık bunları götürdük. Kapağını daha açmadan biz bu çalışmanın içerisinde yokuz, AK Parti kendi Anayasasını yapıyor. MHP ise çay kahve içmeye gelirler dedi. Siz bu tür bir muhalefet ile neyi yapacaksınız. Onlar bunları yapmak istemiyorlar diye bizde duralım mı ? Çünkü Türkiye'nin yeni bir Anayasa talebi var. Bakıyorsunuz bu şekillendirmeler karşısında bir kara propoganda yapılıyor. Dikkat ederseniz Anayasa ile ilgili bir metin yok. Bunlar şunu yaptılar falan filan.. Eğer bu konularda samimiysen 13'nden itibaren bütçe geliyor. Bütçe'de konuşacağımız bir çok şey var. Hemen onun arkasından Genel Seçimler geliyor. Bu süreçle zaten meydanlara düşeceğiz. Ama gel şimdi şu 26 Maddetyi konuşalım. Daha önce şu 2 maddeyi çıkartın diğerlerine 'evet' deriz dediler. HSKY ve Anayasa Mahkemesinin yapısının değişmesi. Bizde yaptık. Meclisten bunu geçirdik. Anayasa Mahkemesine gittiler. Bundan sonraki metine neden saygı duymuyorsunuz? Şimdi bu oylanacak. Bunada ne yapmadılar saygı duymadılar. Meydanlara çıktılar 'hayır' dediler hayır demek Darbe Anayasa'sına 'evet' diyenlerdir. Hiç bir zaman bir araya gelemeyenler var. Burada CHP MHP BDP İP YARSAV TKP 411 el kaos'a kalkan medya var. Türkiye'nin en çok satan gazetesi var. Bunlar özgürlükçü değil. Yasama organının almış olduğu kararlara ne denli saygısız olduğunu gösteriyorlar.
CHP ve MHP Geldiler kürsüde çok farklı şeyler konuştular. Ondan sonra da oy kabinine arkadaşlarını göndermediler. Bunların kendi arkadaşlarına bile güveni yoktu. Olurda vicdanının sesini dinler de 'evet' derler diye. O zaman siz bu parlamentoya neden geldiniz. Millet ne diyor siz bunu bize getirin. Şimdi kararı biz vereceğiz. Parlamentoda gereğini yapmadınız. Onun için bu millet'e gidiyor. Ey Halkım CHP'ye MHP'ye BDP'ye gönül veren kardeşlerim sizin verdiğiniz laiklere olarak hareket etmiyorlar. Oy kabinine gidip oy bile kullanmadılar. Anayasa ile ilgili bile konuşmadılar. Bunlar tamamen bunun dışında dolanıp durdular. Siz şimdi pazar günü kararınızı tamamen vicdanınnızın sesini dinleyerek vereceğinize inanıyorum.
13 EYLÜL SABAHI KAZANAN KİM OLUR?
EVET DİYENLER MİLLETİN AYDINLIK GELECEĞİNE DESTEK OLACAK
Tabi 12 Eylül akşamı veya gecesi 'evet' oylarının çıkacğı itibaren kazanan Türkiye olacaktır. Kazanan insanım olacaktır, gençler olacaktır. Türk demokrasisi olacaktır. Özgürlükler noktasında aydınlık bir Türkiye çıkışı olacaktır, karanlık bir Türkiye'den. Üstünlerin hukukundan hukukun üstnülüğüne bir çıkış olacaktır. AK partinin bir oy oranı olmayacaktır. Bu bir defa AK Parti için bir güven oylaması olmayacaktır. MHP bu havaya sokmak istiyor. Asla böyle bir şey yok. Sayın Baykal bu konuda gidecektir diyor. Sen önce kaset olayını çöz. Senin için elini kaldıranlar şimdi ne haldeler ne yaptılar önce bunları hallet. Gelipte AK Partinin kendi içi ile ilgili bir heveste olma. Dünyanın bütün yerlerinde halk oylaması böyle bir neticeyi doğrumaz. Burada kaybedenler Darbe hevesleri, statükodan yana olanlar, vesayetçiler, bürokratik oligarşi'nin aynı zaman da oligarşik yapnın hepsi, çeteler bütün bunlar ortada. Bu içerisinde olanlar kaybedecek. Bundan güzel ne olabilir. Olay bu kadar açık.
BAZI DERNEKLER SAYDINIZ. ONLAR NASIL BİR GÜÇKİ BİR ARAYA GELEMEYECEKLERİ BİRARAYA GETİRİYOR?
Benim Anayasa Mahkemesi ile ilgili değil bir defa burada tabi özellikle bir araya geliş yönetici kadrolar ile alakalı çatı ile alakalı. Yoksa halk tabanında isyan var. Şuanda MHP'nin tabanı nasıl böyle bir şey yaparsınız diye isyan halinde. CHP'nin tabanında tam aksi BDP'de aksi bir hal var. Bir defa yani Türkiye bu süreç ile beraber bir şey kazanacak. Bu da şu millet şimdi ben Hani Menderesin "Yeter Söz milletindir, Karar'da milletindir" olacağı için işin sahibi kararını verecek. Buna görede bu adımı atmış olacağız. Buradan çok ciddi bir kazanımımız olacak. Milletin vereceği mesaj bu noktada çok büyük önem arz ediyor. Pazar gününe destek veren bütün kesimler 'evet' noktasında medya olarak sivil toplum olarak hep birlikte ülkemizin aydınlık yarınlarına destek vermiş olacağız. 13 Eylül'ün tabanları yönetimden hesap sormaya başlayacak. Ondan sonrasını ben çok merak ediyorum. Bir takım hesaplaşmalar olacak. Sayın Baykal'ın ifade ettiğimiz yana İsviçre'de kısa süreli aralıklarla kamuoyu araştırması olur. Orada iktidar istenmediği bir yerde kalkıpta el mi değiştiriyor? Kültürde de kısır bir yapı olduğunu gösteriyor.. Ama bunlar ülkeyi kalkıpta hiç bir zaman ilan edildiği süreçte yönetmediler ki. Çok partili hayatta 16 - 17 ay hep iktidar. Türkiye'yi hep böyle bu noktaya getirdiler. Partilerin içersinde de 'evet'in neticelenmesi ile birlikte artık toplantılarda yönetim istifa demeye başlarsa şaşmayın.
2011 GENEL SEÇİMLERİNE GİDERKEN BU ARA O SEÇİMLERİ ETKİLEYECEK. BU DURUM DİĞER PARTİLERİN OY ORANINI DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
13'nden sonra şöyle bir oturum yaparsak onu açıklarım.
DANIŞTAY YÜRÜTMEYİ ENGELLİYOR
Şimdi gerçekten çok çok önemli bir nokta iktidarımıza kadar iktidarın kimler tarafından belirlendiğinize baktığınızda bu statükonun belirlediğini görüyorsunuz. Parlamentodaki vekillerden tutun kabinlere kadar o egemen güçlerin veya üstünlerin bunu belirlediğinizi görüyorsunuz. Partiler kendi iç yapılarını rahatlıkla kollektif bir yapı oluşturalım demiyorlar. Genel Başkanların iki dudağı arasında diyorlar yeniler. Şüphesiz ki Genel Başkanın sonuçta tabikide iki dudağı arasında olacak. Genel Başkanın yapacağı o havuzda toplayıp nihayi kararını açıklar. Siz bir ülkeyi yönetiyorsanız siz seçere oluşturacaksınız o havuz içersinden. Hatta biz daha ileriye gidiyoruz öyle bir şeye geçelim ki gelen iktidarlar üst yönetimleri ile beraber gelsinler ve gitsinler. Gelipte önceki yönetimden kalanını oradan kalması gibi bir şey olmasın. İktidar düştüğü anda onlar ile beraber düşsün. Müsteşar olabilir yardımcıları olabilir. Hepsinin istifası hazır olmalı. Valiler Danıştay, düşebilmeli. Danıştay ile siz sürekli savaş halindesiniz. Yenindelik hakkını size veriyor yürütmenin diyor. Bu halde siz devamlı engelleniyorsunuz çalışamadığınız veya kişiler ile o sistem içinde mecbur kalıyorsunuz. Hesabı soran kim halk kime iktidara soruyor. Kalkıp böyle bir kararı verirken bir kollaktif karar ile veriyor. Bunun altında Merkez Yürütme Kurulu vardır. Atacağım adımda Genel Başkan olarak Kurul'da görüşürüm. Çalışma esasımız budur. 50 Arkadaşımın 50'si ile konuşurum. Hepsinin kanaatlarını alırım. Bunu öyle alırım ki 11'de başlar akşam 7 - 8'lere kadar sürer. Oralardan aldığımız kararlar ile Merkez Yürütme Kurulu ile bu çalışmaları yaparız. Adımları burada görüşerek atarım. Kollektif akla inanan bir insanım. Ayda bir Merkez Karar ve Yürütme toplantısı yaparız. Haftada birde Merkez Yürütme toplantısı yaparız. Şuan biraz halk oylaması için biraz aksadı. Oradada hep beraberiz. Siyasi mekanizma olarak bunları yürütürüz. Ayda bir kerede İl Başkanlarım ile toplanırım. Bu genişletilmiş il Başkanları toplantıma İl Belediye Başkanlarım katılır. İl Genel Meclis üyesi arkadaşlarımız katılır. Kadın kollarının Başkanlarının Gençlik KOllarının Başkanları katılır. Tamamı bu toplantıda bir araya gelir. Teşkilat olarak toplanırız söz almak isteyenler söz alırlar ve nihatyi bir karar verilir. Ve bunu kapatırız. Şimdi buna tek adam iktidarı denir mi? Bakanlar Kurulu toplantısında da sürekli tüm Bakan arkadaşlarım kanaatlarını söyler sonra nihayi karar veririz. Neler söylemediler ki? Kendileri aynaya bakıyorlar adeta kendilerini anlatıyorlar. Başarımızın altında yatan budur. Onlar ne derse desinler. Asla bu prensiplerimizden taviz vermedik başarıyı burada gördük. KOllektif akıldan hiç taviz vermedik gene vermeyeceğiz. Çünki benim temennim keşke bu anlayışa bu sürece muhalefet partileri de alışsa destek verseler katılsalar. Nasıl karar verdiklerini çok iyi bilirim. Dolayısıyla benim partimin esasında asla böyle bir şey söz konusu değildir.
MİLLİ İRADE ORTAK VE İPOTEK KALDIRMAZ
Tabi şu 7,5yıl içersinde devleti daha iyi tanıma fırsatımız oldu. Belediye Başkanlığı da dahil parlamentoda Anayasa'yı değişterecek sayıya sahip olursanız aşarız zannediyorduk bir de baktık ki Türkiye'de yasama ile iş bitmiyor. Yürütme ile iş bitmiyor. Jüristokrasi var. Sürekli olarak Yargı'yı öne çıkarma beyanlarını dinlemişizdir. Halbuki bizim bildiğimiz kuvvetler ayrılığı ilkesi aslı olandı. Kendileri de yargı içinden geldikleri için hep yarıgıyı öne çıkarma gayretleri olmuştur. Bunların hepsi güzelde yargıyı kim denetleyecek. Şimdi bu tabi olmadığı zaman bu bir jüristokrasi ortaya çıkıyor. Milli irade ortak ve ipotek kaldırmaz. Asıl olan budur. Öyle ise bunun en güçlü olduğu yer yasama organıdır. Savaşın en sıkıntılı olduğu yerde bile Mustafa Kemal Atatürk bırakmış gelmiş Meclis'e "Egemenlik kaytsız şartsız milletindir" diyerekten daha da güçlendirme içerisinde oldu. Yasama'dan karar çıkyıor bakıyorsunuz TBMM'nin iradesini ele alan güçler ortaya çıkıyor. Başörtüsü mesele yaşadık 367'yi yaşadık. Sayın Merhum Özal, Demirel Sayın Sezer bunların seçilme şekli ne ise aynı şekli uygulayacağız. Buna geldiğimizde Abdullah Beyi aynı şekilde seçtirtmediler. Ellerinden geleni yaptılar. Bizde Millete gittik ne oldu millet seçti. Bunu bile hazmedemiyorlar. Neden ? Bu ülkenin geleceğinde durumun ne olacağını görüyorlar. Millet kendisine efendi olmayam gelenlere kıymık vermiyor. Milletimize efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik biz. Aldığımız borç tabloları ortada toparladığınız zaman bunların topunun hizmet verdiği ile gösterildiğinde açık ara önde. 79 Senede 6100 kilometre bu ülkede bölünmüş yol yapıldı biz 7,5 yılda 12.300 kilometre yol yapmışız. Bunu senelerce hesaplarsak kaç kat çıkacak.
Eğitimde aynı. Üniversitelerimizin 81 vilayette açılması olması göçü engelleiyor. Enerji'ya bakıyoruz çok farklı bir yerde. Konut durumunda aynı tarım'da sıçrama. Ama hepsinden önemlisi bu iktidar Türkiye'yi borçlandırdı diyorlar. Biz geldiğimizde %70'î borçtu. Şimdi ise %45. Öbür tarafta enflasyon %30 idi en son %8. Aradaki fark benim vatandaşımın cebinde kalıyor. Benim vatandaşımın aldığı ücret değil aldığı ücret artı kazanımları. Birin yanına akşam bir sıfır sabah bir sıfır. Biz geldik bu altı sıfırı sildik attık. Eskiden biliyorsunuz Milyoner'e zengin derdik. Buradan buraya getirdiler Türkiye'yi. IMF'e 23,5 milyar dolar borcumuz vardı MHP DSP ANAP hükümeti. Şuanda ise 6,6 milyar dolar borcumuz var. Milli Bankamız Merkez Bankası kasasında 26,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Şuanda daha fazla döviz alması lazım. Ki buna gücü var. Bunu yaparsa kur noktasında da ihracatcılarımızı rahatlatmakta olacaktır. Çok daha farklı bir sıçrama olacaktır. Merkez Bankamızın bunun üzerinde durması gerekir. Ne için bizim 75 milyar dolar olmasın. Ne kadar güçlü olursa Merkez Bankası o kadar güçlü oluruz. Şimdi bir değişim dönüşümü yaşıyoruz. 13,5 katrilyon. Nemalan denilen olaylar var. Memur'a İşçi'ye devlet memuruna işçisine borçlu. Sordum neden borçlu? Devlet borç bulamadığı için işçisinin memurunun maaşını kesiyor. Şusu busu hepsi bunu yaptılar. 13,5 katrilyon bu şekilde.. Nerde bu para kağıt.. Dedik ya devlet işçisine memuruna borçlu olur mu ya ? Oturduk konuştuk hemen bunu ödedik. KEY diye anılan herşeyde de.. Vatandaşın kim ne kadar vermiş bunların çoğu belli değil. 13,5 katrilyon geldi tamam dedik bunuda ödeyeceğiz. Bunlarında hepsinden çoğunu ödedik ödeyeceğiz. Devlet işçisine memuruna borçlu olamaz. Bütün bunları yapıyorsunuz muhalefet dürüst davranmıyor. Bunları verdiler. Bunlarda anlayabiliyor.
Şimdi bütün o yaptığımız bölünmüş yollardan mitinglere gidiyorlar Recep Bey ne yaptı diyorlar. Çok enteresan mesela bir havaalanında 25 noktaya gidiliyordu. Çalışan sadece THY idi. Şimdi ise 7 hava yolu şirketi oldu. Şimdi 7 noktadan 45 noktaya uçuluyr. İç hatlarda 8 milyon yolcu idi göreve geldiğimizde şimdi ise 41 milyon. 8 Milyon nerede 41 milyon nerde. Nasıl oldu bu iş ? Benim vatandaşımın artık alım gücü var. Fiyatlar indirildi. Lüks otobülserin fiyatına geldi. Onunla gideceğime atlayım uçağa onunla gideyim dedi. Yurt dışı içinde ise 22 milyondu şimdi ise 44 milyondu. THY Dünya'da firma haline geldi. Dünya'da 7. oldular. Elhamdülillah şimdi THY kazanan bir şirket haline geldi. Havayolları artık yetmiyor. Sabiha Gökçen geldiğinse keçiler sığırlar dolaşıyordu. Kısa bir süre içersinde yetmez oldu. İzmir'i düşünün neydi ne oldu. Benim İzmir'li kardeşim bunu görmüyormu. Orada adeta kümes gibi bir terminal vardı. Antalya'da anyı şekilde. Mevcut havalimanı yetmez hale geldi. Göreve geldiğimizde 4 milyon turistin geldiği bir Antalya'da bu yıl 10 milyon turist oraya gelecek. Lüks projeler. Bunları yapıyoruz. Ülke'nin Başkentinin havalimanı yoktu doğru dürüst. Bir pist koymuşsun bir terminal binası yok. Geldik Modern bir terminal binasını kazandırdık. Pistler noktasında ciddi bir elden geçirme oldu. Ankara'ya girdiğiniz zaman bununla bitiyor demedik liman'dan şehr'e bir geçit yaptık. Gece konudları yıktık güzel binalar yaptık.
Şimdi onlar orada yaşayanlar o binalarda oturacak. Türkiye bir vizyon ülkesi oluyor. Bunları bu iktidar yapıyor ya. Bunları göremiyormusun ya ? O gördüğün konutlar o havalimanı... Bunları hangi iktidar yaptı? 9 Vilayet Bey doğalgaz alıyordu. Şuanda 66 vilayet alıyor. Antalya'da diyorki doğal gaz mı geldi diyor.. Devletin görevi şehre doğal gazı getirir. Sonra ihaleyi yapar. Şuanda şehre doğal gaz gelmiştir. Ama bu ihaleyi alan firma orada sadece şuanda otellere felan doğal gazı vermiştir. Vatandaş ile olan ilişkide bir sıkıntı var. Bundan doalyı vatandaş her an alabilir. İşin takipçisi arkadaşlarımız. Ama şuanda var alınmamasının sebebi firmadı bu noktadaki yargıdaki gecikmelerdir.
TERÖRE HİZMET EDİLİYOR GİBİ BİR ANTİ PROPAGANDA YAPILIYOR GİBİ DELİNİYOR
Ondan hiç şüpheniz olmasın. Yıllar yılı batıya yapılmış. Bu çevreler bu devlet sizin devletiniz değil. Bu devlet bizim devletimiz değil. Buraya hastahane yapıyormu? Buraya okul yapıyormu? Şu varmı bu varmı hepp bunu analtmış.. Doğru ya yok bunlar.. Elektrik doğru düzgün gelmez. Devletine karşı sürekli olarak bir hıncılanıyor. Biz ne yaptık biz şimdi bunu yıkıyoruz. Geldiğimizden beri yaptığımız yatırım 24,5 katrilyon. Bölünmüş yolları yaptık. Batıda ne varsa doğu'da olacak. DAP ve GAP bunu süratle bitirmek suretiyle gerek barajlar ve sulama noktasında bu bölgede halletmemiz lazım. Çok büyük adımlar attık yola devam ediyoruz. Çok büyük bir istihdam bölgede inşallah bununla beraber doğrulmuş olacak. Burada asla tavizimiz yok. Biz kapalı okul sağlık ocağı felan bırakmadık. Bugün Patros'da Bahçe Saray'da bilişim teknoloji sınıfları var. 12 Ay şehir ile ilişkisi olan bir ilçe haline getirdik. Yollarını yaptık. Ulaşlımaz diye bir şey olmayacak bu ülkede.
Bütün bunların hepsini hayretler içinde. Tek bir manda bir hanım kardeşimiz doğum sebebi ile orada çözemiyorlar Helikopter ile müdahale edip şehir merkezine getirilip hal olunuyor. Bunu başarabiliyorsa devlet'tir. Bunları bu şekilde ters anlatanlar terörü zemin hazırlıyorlar. Terör'ü yok edebilmek için sadece Güvenlik gücü ile yapamayız dersek bu olmaz. Olayın bir sürü boyutu var. Lojistik desteği de sağlayacağız. Bunu başarmış olacağız.
GÜÇLÜ BİR EVET ÇIKARSA TERÖRE PRİM VERİLECEĞİ SÖYLENİYOR. BİR TARAFTA DA DOĞU VE GÜNEYDOĞU'NUN BOYKOTU SÖZ KONUSU BU NASIL BİR ANLAYIŞ?
Çok komik bir yaklaşım tarzı. Bu ülkede 'evet' kazanırsa terör'e taviz verilir gibi bir yaklaşım çok çirkin bir yaklaşım. Öbür taraftan MHP'de terörist başını serbest bırakılacağı yaklaşım içine girdiler. Terörist başı terör'le yasaya karar verilerek mahkum edilmemiştir. Terörist başını mahkum eden maddem Eski Ceza Kanunu 125. maddesi ile mahkum olmuştur. Onun durumu bu. Ama bunlar bunu farklı yere çekiyorlar. 2006'da düzenlenmesi düşünülen terör suçlarına ilişkindi. Yargısı başlamamış yada süren terör durumuna ilişkindi. İstiyorduk ki terörü çökertelim ciddi bir mücadeleyide başlatalım. Bir diğeri ise terörle mücadele durumu. Terör başının cezası kesinleştiği için zaten bu durumun dışında idi. Asla böyle bir şey söz konusu olamaz.
BOYKOTUN KIRILDIĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
Bir vatandaş bireysel olarak boykot edebilir. Bir siyasi parti olarak. Hele hele bir siyasi parti astığı bilbordlardaki afişlere oy sandığını koyup üstüne çarpı koyursa ey oy sandığı ben seni tanımıyorum benim demokrasideki enstrümanlarım farklıdır. Başka yöntemler ile ben olurum. Köyle yakılmak ile tehdit ediliyor. BDP diyorki kim tehdit ediliyorsa biz bizzat kendilerine yardımcı oluruz. Tehdit edilen insan açacak sana haber verecek bende böyle elma armut toplar gibi toplayım. Bunlar zaten parlamentoda bunu yaptılar kendi arkadaşlarını oy kabinine göndermeyen halkın oy sandığına gitmesine tahammül edebilir mi ? Çünkü neticenin ne olduğunu biliyorlar. Orada 21 kişiyi edemeyen 10 binlerce insanı kabul edebilir mi ? 'Evet' mi der 'Hayır' mı der boş zarf mı verir bırak ne yaparsa yapsın. Ama bunu yapamadılar. Aynı şeyi CHP yaptı nasıl yaptı oy kabinine arkadaşlarını göndermediler. Uygulama çok açık ortada.
NEDEN KORKUYORLAR EFENDİM?
BİR CD İLE BİR KASET İLE YOK OLDUN GİTTİN
Millet kendi vicdanına kulak verir be sandıktan 'evet' çıkar diye korkuyorlar. Sandıktan 'evet' çıkarsa bu bir rejim sorunudur diyor. Sen bir defa kendi partinde egemen olamadın nede? Malum tavırlar sebebiyle. Şimdi kalkıyorsun nasıl böyle bir değerlendirme yapıyorsun. Hayır çıkma halinde ise Recep Tayyip Erdoğan'ın durumunu söylüyor. Sen kendi durumunun işini düşün. Bir CD ile bir kaset ile duman oldun gittin. Siyaset bu. Ne diyordu ölene kadar. Ölene kadar siyaseti böyle yapmakta var şu kubbede hoş bir seda bırakarak yapmakta var. Burada bu sıkıntılarla sürecin ne duruma düştüğü ortaya düştü. Biz bu tuzaklara gelmedik inşallah da gelmeyeceğiz.
BDP 20 EYLÜL SONRASINI DÜŞÜNSÜN BAŞBAKAN ERDOĞAN DİYOR BU KONU HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KESİNLİKLE SİLAHI BIRAKMASI LAZIM
Yani burada biz kendilerine hep şu çağrıyı yaptık. Doğuda Güneydoğu'da her adımı attık. Bölgenin yapılanması ile alakalı adımları attık. Bakın şimdi bu tür ifadeyi kullanırken bir şeyin bilinmesi lazım. Biz terör örgütü ile mücadelemizi bir defa sürdürmekten geri duramayız. Burada yani silahlar bırakılmalıdır yaklaşımı yanlış bir yaklaşım tarzı. Silah terörist bırakır. Kalkıpta güvenlik güçlerine silah bıraktırılmaz. Silah Güvenlik Güçlerinin bir demirbaşıdır. Böyle bir şey olur mu ? Normal bir vatandaşın can güvenliği onunla temin edilecektir. ORadan farklı bir şey beklemek kadar yanlış bir şey olur mu ? Operasyonlar dursun. Güvenlik Güçleri operasyon meraklısı değil ki. Ama gerektirecek bir şey varsa kalkıpta devletin resmi güvenlik gücünün bir operasyon yapmama gibi bir durumu olabilir mi ? İllegal örgütlere terör örgüte yapması gereken çağrıdırlar. BU zaman kadar yiğitçe bu çağrı yapamadılar. Kuyunun etrafından dolanarak hem terör'e hemde Güvenlik güçlerine yapılmış gibi oldu. Böyle bir defa yetki olamaz. Burada olması gerekn terör örgütünün kesinlikle silahları bırakması lazım. Bunu zaten yapılması toplumsal barış'a en önemli katkıyı sağlayacaktır eğer barış yanlısı iseler. Sivil Toplum Örgütlerine özellikleçok teşekkür ediyorum. Türkiye'de anyı şekilde atılması lazım. Bazı STK'larda varki adeta bunlara çanak tutuyorlar. Bölgede değil ülke genelinde. Bunlarda var. Onlarında bu attıkları adımlarda çok daha hassas olmaları gerekir.
DEMOKRATİK ÖZERKLİK KONUSUNDA NET BİR TAVRINIZ OLMADIĞI SÖYLENİYOR BU KONUDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
TÜRKİYE BU KONUDA SIKINTISI OLAN BİR ÜLKE DEĞİLDİR
Demokratik Özerklik ile ilgili bir şeyi ortaya attılar. Türkiye bu konuda sıkıntısı olan bir ülke değil. Şimdi bizim özgürlükler noktasında bunu daha da ilerletelim gayretimiz var. Neden destek vermiyorsunuz? Bölgesel olarak bir şeyin hesabı içindeysen orada dur orada kusura bakma öyle bir şeye yol veremeyiz. Birliğin ve beraberliği boktasında taviz vermemiz mümkün değil. Bu ülkenin 73 milyonuna eşit mesafedeyiz. Hepsi benim kardeşimdir benim vatandaşımdır. Etbik milliyetçilik yok. Kesinlikle bu topraklarda bir operasyona müsade etmeyiz. Bir başka olay Bayrağımızın yanında başka bir bayrağa, Cumhurbaşkanının bayrağı ile sancağını karıştıryor orada 16 tane forst var, bayrak başka bir şey sancak bir şey bayrak başka bir şey.. Sen bunları neden karıştırıyorsun.. Bölge halkı bunların yaklaşım tarzlarından bıktılar. Huzur ve refah istiyorlar. Bunlar bunun peşinde değiller. Bu bayrağın şu Al'ı Kırmızı'sı nerden? Tüm şehitlerimizin kanından.. Bunların içinde her türlüsü var. Bu bayrak rengini böyle almış Sen şimdi neyin arayışı içersindesin.
SAYIN BAHÇELİ ÇIKSIN İDDİASINI AÇIKLASIN
Şimdi bir defa ben o zaman parti içinde o tür bir noktada olan bir durumda değilim. İstanbul İl Başkanı olarak ben Merhum Türkeş'i nasıl oluyorda listeye aldırmıyorum? Hakkındaki raporlar içinde rol almak gibi bir şeyim olmadı? Öyle bir belge varsa altında benim imzamın olduğu bir şey varsa çıksın açıklasın. Sayın Bahçeli böyle şeyleri ortaya atıyor ispat falan bir şey kaçındırıyor. Kim tutuşturuyorsa bunları ellerine bunları buda yapılıyor. Nerden çıktı nasıl böyle bir şeyi benim üstüme attı bunuda anlamakta zorlanıyorum. Merhum Türkeş'in makamının Bahçeli gibi birisine kalması sanırım üzücü bir şey. Çıksın açıklasın böyle bir belge varsa. Başka ne diyeyim.
NE ZAMAN KRİTİK BİR SÜREÇ OLSA HEMEN CHP VE MHP YÜCE DİVAN DİYOR. BUNUN SEBEBİ SİZCE NEDİR?
Varsa bu tür bir şeyler insanın yüce divana gönderilmesi çok ciddi suçları gerektirir. Bunun yargı süreci şimdi de başlayabilir. Böyle bir dosyayı şimdiden açın. Şuana kadar yargıya gönderilmiş suç duyurusunda bulunmuş bir belge yok. Yüce divan yüce divan diye bir şey sunuyluyor. 18 Yaşından ben siyasetin içindeyim ben. Ama biliyorum ki siyasetin içindeki süreç ile kendisinin süreci mukasiye edilemez. Ta gençilk kollarından itibaren buralara kadar gelmişiz. Böyle bir siyasi geçmişimiz var. Bunun dışında da gençlik kollarının dışında bile ta orta oğretimde de Sivil Toplum Örgütlerinden gelmişim. Biz bu işin bilincinde olan insanlarız. Biz bu yola çıkarken Merhum babam, Merhum Menderes idama gönderiliken o beyaz gömleği ile eli arkkada bağlı olarak onu getirmiş ve anlatmıştı. O tablo benim gözlerimin önünden hiç kaybolmazdı. Geçenlerde gene yine bir yaşlı teyze 78 yaşlarında o hayat mecmuasını o siyah iplikleri dizmiş. Türk bayrağına sarılı olarak onu yıllar yılı saklamış. Onu getirip göstermek te isterdim. O resim onu görünce hemen babamın benim 7 8 yaşında olduğu dönemlere gitti. Biz bu beyaz gömleğimizi giyerek bu yola çıktık. Bunu Merhum Özal'da bu yola böyle çıkmıştı. Bizim bu noktada korkumuz yok. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Bizim böyle bir sıkıntımız yok. Bakın Belediye Başkanlığım döneminde birdokunulmazlığım mı vardı yoktu. Fakat burada 7 dava açtılar. Belediye Başkanlığından ayrıldıktan sonra partiyi kurma adımını attık. 58 davaya yükseldi. Bu davaların 4 yada 5'i hariç takipsizlik ve beraat ile sonuçlandı. Sadece şiir olayından dolayı mahkum olduk. Diğer dosyalarda şuanda vekil olduğumuz için yargı şeyi kulandıkları dosyalar. Yüce divan yüce divan sürekli olarak ve burada kalkıpta eğer siz bugünün gençlerinin bu noktada karartmak istiyorsanız bugünün gençlerinin bunların örneği olamazlar. Hayatta bunların bu tür bir gayretleri olmamış. Bunları genç olarak bu mücadelenin içersinde olduk. Ben günümüz gençlerinide siyaseti çok iyi yerlerde kendini koğuşalandırmasını özellikle kendilerine tavsiye ediyorum. Siyaseti genç kuşaklara bırakılbilmesi için geldik 25 yaşa indirdik. Bizden öncekiler nden indirmeidler. Siyaset akademileri diye bizde böyle bir çalışma var. Hiç birinde yok. Biz hem kadınlarımız için hem gençlerimiz hemde geneli için yapıyoruz. Şuana kadar 4,5 milyn partili bundan geçti. Bunu yapmamızın tek sebebi isttiyoruzki teşikaltımız yaptığı işi bilinçli yapsın. Siyasette bilimsellikten uzak tutmayacaksın. Yaşayarak yaşatarak yapacaksın. Akademisyenler destek verecekler. Güzel neticeler alıyoruz. Alacağımıza da inanıyoruz.
2,5 MİLYON GENCİN BURSLARI KESİLDİ. BU KONUDA GENÇLERE MÜJDE VERİLEBİLİR Mİ?
BELEDİYELERİN BURS VERMESİ BENİMLE BAŞLADI
Yani bu konuda hatırlattığınız içni çok teşekkür ediyorum. Belediyelerin burs verme olayı benimle beraber başladı. O günden sonra dalga dalga diğer Büyükşehirler'ine sıçradı. Fakat bildiğiniz gibi CHP bu işi Anayasa Mahkemesine götürdü. Buraya götürmek suretiyle malesef üniversite öğrencilerine Belediye'lerin burs verme olayını kesti. Belediyeler üniversite öğrencilerine burs vermeiyor. Çünkü kendiler ile ilgili olarak şahıslarını izah edecek bir durum ortaya çıkacaktır. Şu halk oylamasından sonra biz bu işi çözebiliriz. Bir müjde olarak verebiliriz. Tekrar Meclis'e getirebiliriz. Belediyelerin gücü yerinde olan, onlar üzerinde çalışabiliriz. Bu tür burs vermelerine yol açabilecek bir mali çalışmayı yerel yönetimlerle yapar onun önünün açarız.
CHP'NİN İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNE TAHAMMÜLÜ YOK
Şimdi ben tabi burada biraz çelişki var. Üzdüysek öyle mi kullandı bu ifadeyi yoksa farklı mı kullandı? Sayın Kılıçdarooğlunun bizim ile yaptığı değerlendirme yaptıkları gibi yapmak istemiyorum. Müslüman kadınlarının örtünmesine Rahibe gibi örtünmesine 'Evet' gibi bir söz konusu. Bir müslümanlara saygısızlık yapılıyor hemde rahibelere karşı yapıyorlar. Batı toplumlarında ne kadar saygınsa bizim toplumumuzda ne kadar saygınsa kendi giyimi kuşamına aynı şekilde saygı duymak zornudasın. Şimdi birde burada ne oldu suç üstü yakalandılar. Aynı anda iki suçu birlikte işlediler. Bu defada Belediye Başkanını disiplin suçu ile... Hem özür dileriz hem böyle bir adım farklı yerlerde böyle şerler var. Yerel seçimlerde İStanbul'da çarşaflılara CHP rozeti takıldı. Bu rozetler takıldıktan kısa bir süre sonrada bir çarşaflı kardeşimiz CHP seçim otobüsünden tekme tokat atıldı. Bundan sonra başörtülüleri falan bir adım atıldı. Sayın Baykal tabi tepki gösterdi. Adeta bu yönetimin genlerine işlemiş bu. İnanç özgürlüğüne tahammülleri yok. Yine o CHP'nin yönetimi DSP'nin de desteği ile Anayasa Mahkemesine taşıdı. Onun için ben MHP tabanındaki kardeşlerime sesleniyorum böyle bir durum var. Bir çok şeyin önünü açacak. Giyim kuşam noktasında boyun altından bir şey bağlansın. Tasarımcılar falan filan.. Diğer kızlarımız ile ayrı bir çalışma yaptırıyormusun? Kimisi farklı giyiyor vs.. Onlarda ilgili şöyle böyle giyinsin yaptırıyormusun? Bırak ya.. Bunlara niye karıştıryorsun... Herkes giyimini istediği gibi yapsın.. Bu memlekete bana göre muhafazakar bir partinin Genel Başkanı olarak bunları söylemek bizim hakkımızdır. Bizim partimizde hepsi var. Hiç birine bizim müdahalemiz söz konusu olamaz. Bunlarda AK Partinin gayreti için ellerinden geleni yapıyorlar. Her ikiside kovuluyor olabilirler. Bunların özgürlüklere falan tahammülü yok. Demokrat hiç değiller.
SİZİN PARTİ ÜYELERİ CHP'Lİ KADINLARI DÖVÜYORMUŞ BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?
Dövdü denilen kişi bizim partimizle bir alakası yok. Bu ifade tutanğında ki kişi Çetin Er. Düzceli. Ben iddia edildiği gibi ben AK Partili değilim. Sadece bir kez referandumda oy verdim Cumhurbaşkanlığında. Rahmetli babam DSP'ye vermiştir. Fakat hiç bir partiye üyeliğim yoktur. Benim bu bayanlarla tartışmamın tek sebebi uykumu böldüklerini beni sopayla yaraladıklarıdır. Kişinin bizim partimizle bir alakası yok. Bu da emniyetin ifadesidir. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi ellerine gelen bu tür şeyleri araştırmadan hemen üstüne atlıyorlar. Avcılarda da böyle yaptılar.ç Ajanslara kadar hepsi meydana çıktı. Hatırlarsanız aynı şeyi Tunceli'de de yaptı. "Genel Af" dedi Kayseri'ye geldi ben onu kast etmedim dedi. Şimdi bunlar tepkiyi aldığı zaman geri vites'e takıyorsun. Şimdi gene başladı Başörtüsü sorununu ben çözerim dedi. Bunu senin çözmen için 13 Eylül'den itibaren oturalım konuşalım MHP'nin bakışı bellidir. Dibini görmediğim kuyua girmem diyor. 411'in kuyusu ne ise onunla devam edelim. Bakalım Sayın Kılıçdaroğlu ne diyecek. Yeterki susuz kuyu olmasın. Yoksa onun faturası ağır olur. He 2011 seçimlerinden sonra dersen rüşvetti. Bugünden tezi yok samimiysen gel. Başkasıda gelmese ikimiz bu işi çözeriz. Bizim zaten söyleyeceklerimiz belli. Otursunlar konuşsunlar bu işi çözelim. Türkiye'den böyle bir iş kalksın. Hemen anında.. Yani hükümet tasarısı olarak değil öneri olarak yapalım. Nasıl istiyorsanız öyle yapalım. CHP'nin olsun biz sizi alkışlayalım. Bizim derdimiz bağ değil üzümü yemek üzümü.. Biz bunun için varız. Hemen hazırız..
ANKETLER AÇIKLANIYOR HER GÜN NEREDEYSE VE ORANLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN. SİZ BU KADAR YAKLAŞMANIN ALTINDA SORU İŞARETİ ARIYOR MUSUNUZ?
ANKETLERİ KİMİN YAPTIĞI, KİMİN YAPTIRDIĞI DA ÇOK ÖNEMLİ
Türkiye'de sipariş üzere anketler yapılablir. Ne kadar köfte o kadar ekmek mantığı ile çalşanlar da var. Şimdi biz çapraz değerlendirmeler süretiyle anketler yapıyoruz. Bunlarıda çok iyi görüyoruz. Zannediyorum yarın öteki gün falan bizimle çalışmayan kurumlarında anketleri çıkacaktır. Şuanda fevkelade bir durum gözükmüyor. İnşallah buradan evet ile çıkacağız. Asıl anket pazar günü. En doğru anket o olacak. O doğru ankette önemli olan nedir kaç puan olması mıdır? Evet'in ne kadar önde çıkması mıdır? 1 puanda önde çıksa 'evet'dir. Söylüyoruz bu bir güven oylaması değil ki ya.. O zaman neyi soruşturuyoruz. AK Parti kendini çek etmelidir. Siz halk oylamasını yaptığınız zaman %50+1 çıktığı zaman ona uymak zorundasınız. Burada da aynı şekilde. Bu kadar çıkarsa şöyle böyle falan milleti aldatmayın...
YARGININ ÖNDE GELENLERİ MOĞULTAY ZAMANINDA ALINDILAR
Adeta iki kere iki dört gibidir. Burada %50'nin üzerinde +1'i ne aldıysa ona uyacaksın. Bunu getirisi götürüsü yok. Evet'le benim milletim kazanacak. Kadınlarımızın bütün hakları güvence altına alınacak. Bu ülkede memurlar toplu iş sözleşmesine sahip olacak. Emekli memurumun kardeşiminde aynı şekilde artacak. Bunlar başlayacak. Benim vatandaşım artık kamu denetçiliği denilen bir irade noktasındaki sıkıntılarını giderme fırsatını bulacak. HSYK ve Anayasa Makeme'sini yapısı değişiyor. Çok talihsiz bir açıklama yaptılar. Yargı kimsenin ne arkanın ne ön bahçesi değildir diye. Ben kendilerine; kimsenin arka bahçesi değildir. Ama milletin ön bahçesidir. Sayın Başkan bunu bilmesi öğrenmesi lazım. Aldıkları kararda millet adına diyorlar. Millet adına karar verenler yargıyı milletin ön bahçesi ile görmek bilmek zorundadırlar. Orada türk milleti adına dediğine göre bu türk milletinin ön bahçesidir. Bizim söylediğimizde kast ettiğimiz başka bir şeydeğil. KAST sistemi yıkılıyor diye rahatsız olmaz. Şimdi son zamanlarda benim dedeler ifadesinden rahatsız olanlar var neden? 3 bin kişiyi aldıran Oktay ve Moğultay. Bunların aldığı ifadeler tescilli ya. Şimdi böyle bir şey söylemedim diyor. Niye bunlar çünkü önümüze gelmeyecek zannediyorlardı. 15 yıl en az burada görev yapmış olması lazım. Bizim dönemimizde 7,5 yıl oldu bize bunlar yargıya eleman bile aldırmadılar. Danıştay engel oldu mülakat ile kamera ile yapacaksınız.
Biz gelene kadar böyle olmuyordu da? Şimdi biz gelince mi değişti? Nasıl oluyorda karar veriyorsunuz? HSYK Başkan vekili ile Sayın Oktay arasında irtibatlar ve kendisinin çıkıp söylediği sözler "evet görüşmelerimiz oldu vs vs.." bunlar yaşandı oldu.. Yargıtay'da benimle ilgili kararı veren daire ne yazık ki belli bir mezhebin dairesiydi. Eğer onlarıda açıklamaya kalkarsam Sayın Başbakan haklı denilir. Alevi kardeşlerimin ciddi bir kısmını tenzih ederim ama bilmeleri gerekir farklı yaklaşımlar var. Bedeli de bana ödettiler. Suçum neydi MEB kalkıyor bununla ilgili talim durumu tavsiyede bulunuyor. Ziya Gökalp'a ait ben ona mahkum olmuşum. Şuanda ben saygınlığını korumak için bu işin ifşasına girmiyorum. Belki zaman gelecek bunuda yapacağız. Ben bu işin içinde vardım diye. Tabi canım yani ortada olan belli. Şimdi siz bunlardan özgürlüğü savunanları bekleyebilir misiniz? Koskoca Belediye Başkanını içeriye alıyorsun. Suçu ne....
BİNLERCE BİRİNCİ SINIF HAKİM VE YARGICIN OYLARIYLA ORAYA GELİNECEK. BUNLAR NEDEN GÜVENMİYOR?
Şimdi İlk derece Mahkemeleri yaklaşık 11 bin küsür. Türkiye'den seçim yapacaklar. Yapacakları onların içinden 15 yıl görev yapmış olacaklar. Bizim atadıklarımızdan böyle bir şey yok. Ama şuanda Türkiye'dekiler hani katılımcı demokrasi diyoruz. Neden onlara güvenmiyorsunuz. Hani dedik ya üstünlerin hukuku o diyorki bizden başka kimseninkatkısı olamaz diyor. İşte şimdi bu sistem çöküyor. Rahatsızlık buradan kaynaklanıyor. Ama aşacağız.
Pakistan olayı için çok ciddi bir yara var. 17 Milyon insanın mağdur olduğu bu konuda tabi Kızılay Diyanet İşleri STK'lar seferber olmuş vaziyette. Ben eşim iki Bakanım Egemen Bey, Selma Hanım oraya gittiler. İnşallah şu halk oylamasından sonra planımızı yapacağız. Sonrada çeşitli hayır severler ile geniş bir ekiple gidelim istiyoruz. Kalıcı bir çok yatırımlara girelim istiyoruz. Şuanda yaklaşık olarak Başbakanlık hesabında Diyanet'ten direk girerek 140 trilon gibi bir parar girmiş durumda. Yarın tüm Türkiye'de Bayram Namazında hayır severlerin verecekleri katklıar buralara girecekler. Pakistan'lı kardeşlerime iletelim istiyoruz. Ben bütün vatandaşlarımın bütün hayr'larını bekliyorum. Çok önemli bir rızam var olurda yarın bu yollarda olanlar olur şu yollarda nasıl olsa bu yollar güzel deyipte hız limitleri aşılmasın. Bakın acele giden ecel'e gider. Bu konuda biraz geç gidelim ama sağlıklı gidelim. Bekleyenleri üzmeyelim. Arkada da şöyle bekleyenler gibi malumlar mazlumlar bırakmayalım. Özellikle çok dikkatli seyahat etmeyi diliyorum. O zaman Bayram'a hüznü karıştırmayacağız. Bekleyenler mutluluğu bekliyor. Bu tür şeyler olduğu zaman da sıkıntılar baş gösteriyor. Çocuklarımıza sesleniyorum. Babalarınızı ikaz edin. SÜratli araba asla kullanılmaz. Onun içni bu Bayram'ı da hakikaten o mutluluk içersinde yaşaylım diyorum. Bende yaırn inşalalh Sultay Beyli ilçesinde Bayram namazını kılarak halkımızla bayramlaşma bir yerlere gideceğim. Oralarda Bayramlaşma yapmaya devam edeceğim. Tekrar tüm halkımın Bayramını Tebrik ediyorum mutluluklar esenlikler diliyorum sizlere de ayrıca Teşekkür ediyorum.