Vatan Partisi tarafından Rize’de “Çayda Üretim Devrimi Kurultayı" gerçekleştirildi.
İsmail Kahraman Kültür Merkezinde düzenlenen ve Vatan Partisi Rize İl Başkanı Salih Öksüz’ün organize ettiği toplantıya, Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, Rize Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Çay Üreticileri ve Dayanışma Derneği (ÇAYÜDAD) Başkanı Mustafa Mavi, Rize Muhtarlar Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Yıldız ve Çay Üreticisi Ali Yavaş ile vatandaşlar katıldı.
TBMM’ye sunulan ve tepkiler üzerine geri çekilen Çay Kanunu taslağının altında imzası bulunan milletvekillerince tamamen okunmadığını ve okunmadan imza altına alındığını iddia eden Çay Üreticileri Dayanışma Derneği (ÇAYÜDAD) Başkanı Mustafa Mavi, hazırlanan Çay Kanunu taslağının tamamen karşısında olduklarını ve böyle bir taslağın değil kanunlaşmasını genel kurula dahi gelmesini istemediklerini kaydederek, “Bu taslağı üniversite mi gönderdi yoksa Tarım ve Orman Bakanlığı altındaki kılcal damarlar mı gönderdi. Yani ülkeyi yıkmak isteyen kılcal damarların yazdığı bir taslak mıdır? Kılcal damarlar derken halen daha devletin içinde yuvarlanan, insanları birbirine, hükümeti milleti birbirine düşürmek için çalışan bir hain kesim var. O kılcal damarlar mı bunu yazıp hükümetin önüne koydu. Biz onu merak ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Rize’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi olması hasebiyle STK’lar için zor bir yer olduğunu ve vatandaşların bazı şeyleri çok rahat dile getiremediğini kaydeden ÇAYÜDAD Başkanı Mavi, “Biz kimseye karşı değiliz. Sadece çayımızı savunmak için mücadele veriyoruz” dedi.
Mavi, 2020 yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Çay İhtisaslaşma Koordinatörlüğüne Çay Kanunu teklifi hazırlanması görevinin verilmesiyle başlayan süreçte üreticilerin, devletin ve tüketicilerin menfaatlerini koruyacak bir kanun taslağının hazırlanacaklarını ümit ettiklerini ancak TBMM’ye sunulan teklifin beklentilerden çok uzakta kaldığını kaydederek, “Bunun altına imza atan Rize Milletvekilleri ile Artvin, Trabzon, Giresun, Malatya’nın Gaziantep’in ve imzası bulunan diğer milletvekillerinin bu taslağın tamamını okuduğuna inanmıyorum. Çünkü bunu milletvekilleri okusaydı bunu imzalamazdı. Bunu kim hazırlamış onu da bilmiyorum. Taslak tam bir tuzak. Bu taslakla ne planlanmış onu da bilmiyoruz. Sanki üreticiyi, devlete karşı, hükümete karşı, STK’lara karşı, odalara karşı, borsalara karşı tamamına karşı bir cephe açmak için bir taslak oluşturulmuş. Biz bu taslağın kabul edilemeyeceğini bunun kabul edilmesi halinde ise çayın ve Rize’nin çok kötü duruma geleceğini söyledik. Ulusal Çay Konseyine çay teklifini belirlemesi yönünde görev veriliyor. Zaten Ulusal Çay Konseyinin Rize’deki konumu ve otoritesi çok tartışılan bir kurum, borsa bunun çatısı altında. Rize’deki çay paydaşlarının içinde olduğu bir konsey. Ulusal Çay Konseyine sorumluluk ve yetki verildiği takdirde ne üreticinin ne tüketicinin lehine hiçbir karar çıkmaz. Çünkü onlar sanayici ve kendi karları için bir açıklama yaparlar. Belki kendilerince haklıdırlar da. Biz Rize’de çay konseyinin değil de bir çay piyasası denetleme ve düzenleme kurulu kurulmasını ve hem yaş çayın hem de kuru çayın bu kurul tarafından belirlenmesini talep etmiştik. Bu teklifimiz üniversite tarafından da olumlu karşılanmıştı. Ayrıca, Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nün çay bahçelerinin sökülmesi konusuna dahil olmasını istediklerini ve üreticinin yanı sıra tüketicilerin de görüşlerinin alınmasını istedik. Ama maalesef görüş olarak benimsense bile hayata geçirilemedi ve bu görev Ulusal Çay Konseyine verilmek isteniyor. Verileceğini de zannetmiyorum. Hiçbir üretici bu konuya sıcak bakmıyor. Taslak o kadar kötü ki. Taslakta kaçak çayla ilgili hiçbir madde yokken kaçak çaylıklar olarak adlandırılan ruhsatsız çaylıklar için ağır maddeler var. Üreticiler kaçak çaylıklarını ruhsatlandırmadığı takdirde hem sökecek, sökmezse devlet onu makineyle sökecek, söküm ücretini üreticiden alacak hem de dekar başına 5 bin lira para alacak. Bizim kaçak çaylıklarımız Türkiye’ye giren kaçak çaydan daha mı kötü bir durumda. Rize’de tapuların müşterek olması nedeniyle çaylık arazilerinin büyük bölümü çalılık gözüküyor. Bu şekilde yapılması halinde ruhsatlar yarı yarıya iner. Çaylıkları sökmek ve söktürmek durumunda kalırız. Bu çok ağır ve üreticiye bir hakaret gibidir. Çünkü 70 sene önce dedelerimizin diktiği bu çay tamiları bizim dedelerimizin mezar taşı gibidir. Bunları sökmeye kimsenin gücü yetmez. Çaylıklarımız arpa değil ki buğday değil ki ektiğiniz zamandan itibaren 5 ay sonra 6 ay sonra ürün versin. Çaylıklar, domates, salatalık gibi değil çaylıkları diktiğinizden itibaren 6 yıl sonra 7 yıl sonra üretime başlayabilirsiniz. Bugün bu maddeler konulduğu takdirde dikimler engellendiği takdirde 5-6 yıl sonra Türkiye nüfusun da artışıyla kuru çay tedariğini karşılayabilmek için dış pazarların oyuncağı olur, pazarı olur. Biz bugün çayımızı 5 yıl sonraki nüfusa göre ihracata göre hazırlamazsak 10 sene sonra Türkiye’nin nüfusunun artmasıyla çay tüketiminin de artmasıyla çayı dışardan almak zorunda kalırız. Bunun için biz buna çok temkinli yaklaşıyoruz. Ve bu maddenin de taslaktan tamamen çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü şayet bu madde geçerse bugün Doğu Karadeniz’deki 800 bin dekarın yüzde 30’u, 35’i sökülecek durumuna gelir. Bu hem bir erozyona hem de iç pazarda çok büyük sıkıntılar doğurur. Biz bunun geçmemesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Milletvekillerimizin savunmaları nasıl olacak bilmiyoruz. Çünkü bu şekilde genel kurula gelmesi ve kanunlaşması demek üreticilerimizin felaketi olacaktır. Tamamen özel sektör güdümlü bir fiyat belirlemesi olduğu takdirde bundan üreticinin lehine hiçbir karar çıkmaz. Onun için biz sunulan Çay Kanunu Taslağını tamamen reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Bunun tekrar yazılmasını ve bu taslağı kimin yazıp milletvekillerine sunduğunu öğrenmek istiyoruz. Yani bu taslağı üniversite mi gönderdi yoksa Tarım ve Orman Bakanlığı altındaki kılcal damarlar, ülkeyi yıkmak isteyen kılcal damarların yazdığı bir taslak mıdır? Kılcal damarlar derken halen daha devletin içinde yuvarlanan, insanları birbirine, hükümeti milleti birbirine düşürmek için çalışan bir hain kesim var. O kılcal damarlar mı bunu yazıp hükümetin önüne koydu. Biz onu merak ediyoruz. Hazırlanan Çay Kanunu taslağının tamamen karşısındayız. Biz böyle bir taslağın değil kanunlaşmasını genel kurula dahi gelmesini istemiyoruz.”