Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah bayramın hemen ertesinde Rize-Artvin Havalimanı'nın açılışını yapıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Rize Artvin Havalimanı ile ilgili yaptığı açıklamada, "Hava ulaşımında ülkemiz Avrupa, Asya’nın batısı ve Afrika için yolcu ve yük trafiği açısından önemli bir merkezdir. Türkiye hızla büyüyen ekonomisini ve turizmini destekleyen 56 havalimanına sahiptir. Önümüzdeki yıllarda bu sayı 61’e yükselecektir. İnşallah hemen bayramın ertesinde Rize Artvin Havalimanı’nın da açılışını yapıyoruz. Ülkemizin 2053’e kadar olan ihtiyacını karşılayacak seviyeye inşallah kavuşacağız. Halen yıllık 2010 milyon olan havayolu yolcusu sayısı 2053 yılında 344 milyona çıkacaktır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Ramazan ayının rahmeti, mağfireti, affı ve bereketinin Türk milleti ile birlikte tüm Müslümanların ve tüm insanlığın üzerinde olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef son yıllarda ramazan aylarını hep sıkıntılı gündemler eşliğinde buruk bir şekilde geçiriyoruz. Dünya bir süredir salgınların ve savaşların yol açtığı olağanüstü dönemler yaşıyor, herkesin hayatını etkileyen ekonomik, sosyal, siyasi krizler sebebiyle ortaya çıkan belirsizlikler giderek artıyor." ifadelerini kullandı.
Salgın döneminde bozulan üretim ve tedarik sisteminin hala düzeltilemediğini, tam tersine Karadeniz'in kuzeyindeki savaşla birlikte üretim ve tedarik kanallarının yeni tehditlerle karşı karşıya kaldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Finanstan sağlığa, enerjiden gıdaya geniş bir alanda giderek ağırlaşan sorunlar, zengininden fakirine kadar dünyadaki tüm ülkeleri derinden sarsıyor. Merkezinde yer aldığımız coğrafya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında benzer tabloları görmek mümkündür. Her ne kadar ülkemizde kendi kısır ve küçük hesaplarının içinde kaybolup dünyada olup bitenleri takip edemeyecek kadar hayattan kopuk bir kesim varsa da biz tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yaşadığı ülkenin ve mensubu olduğu milletin felaketini siyasi çıkara tahvil etme peşinde koşanları ihtiraslarıyla baş başa bırakıyoruz.
Türkiye'nin bu zorlu dönemi aşarak bir an önce hedeflerine ulaşması için ülkenin tüm gücünü, imkanlarını ve potansiyelini harekete geçirmenin gayreti içindeyiz. Hamdolsun salgın sürecinde bunu başardık. Şimdi de Ukrayna-Rusya Savaşı ile yeni boyutlar kazanarak devam eden küresel krizi fırsata dönüştürecek adımları da atıyoruz. Bugün Türkiye savaşın her iki tarafıyla da yakın ilişkilerini sürdürebilen, tarafları karşılıklı bir araya getirerek sorunun çözümü yolunda somut ilerlemeler sağlanmasını temin edebilen yegane ülkedir."
"Elbette küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi ve diplomatik alandaki kazanımları, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme hedeflerinin itici gücü haline dönüştürmek için çalıştıklarını vurgulayarak, "Elbette küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor. Önce ekonomimizi çökertmek için döviz kuru ve faiz tartışmaları üzerinden başlatılan saldırıların ardından da salgın döneminin yol açtığı küresel krizin ülkemize etkileri hala sürüyor." dedi.
Enerji ve gıda fiyatları başta olmak üzere küresel ekonomik dengeleri bir kez daha kökünden sarsan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonuçlarının da derinden hissedildiğini bildiren Erdoğan, "Tabii burada şu gerçeğin unutulmaması gerekiyor, petrol, doğal gaz ve kimi madenler gibi ülkemizin küresel piyasalardan tedarik ettiği ürünlerin fiyatlarının döviz cinsinden katlanarak artmasını bizim tek başımıza önleyebilmemiz mümkün değildir. Aynı şekilde gıda sektörünün kullandığı ham maddelerin fiyatlarındaki artışlar da ithalatımıza ve ihracatımıza olan etkileri sebebiyle bizi yakından ilgilendiriyor." ifadelerini kullandı.
Mevsim şartlarının, sebze ve meyve fiyatlarının yükselmesi üzerindeki etkisinin de göz ardı edilemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Esasen Türkiye'nin sorunu, kendi vatandaşlarının ihtiyacı olan buğdayı, unu, yağı, eti, sütü, sebzeyi, meyveyi üretmek değildir. Allah'a şükür kendi insanımızı asla temel gıda maddelerinden mahrum bırakmayacak üretim kapasitesine ve gerçekleşmesine sahibiz ama küresel sisteme entegre açık bir ekonomide sadece sizin kendi kendinize yeterli olmanızla iş bitmiyor. Çünkü siz elinizdeki ürünlerin bir kısmını dışarıya satarken tüketim veya ihracat amacıyla da dışarıdan ürün alıyorsunuz.
Küresel düzeyde ürün arzındaki denge bozulduğunda, fiyatlar her yerde fahiş bir şekilde yükseliyor. İşte bugün Amerika'da açıklanan son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları sorunun ulaştığı sınır tanımaz boyutları göstermektedir. Teknolojik ürünler ve enerji yanında insanlarımızın günlük hayatını yakından ilgilendiren yağdan şekere, undan ete pek çok konuda böyle bir durum ortaya çıkmıştır. Bizim bu süreçteki önceliğimiz, en pahalı malın olmayan mal olduğu gerçeğinden hareketle vatandaşlarımızın temel ihtiyaç maddelerine kesintisiz ve en uygun şartlarda erişimini sağlamaktır."
"Ancak sorun çoğu defa hukuki değil, ahlaki..."
Tamahkarlık yaparak, insanların temel maddelerinin fiyatlarını yükselten açgözlü bir kesimin de olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kimi zaman yalan haberlerle panik oluşturarak, kimin zaman ellerindeki ürünleri piyasaya vermeyip stoklayarak, hatta imha ederek, kimi zaman aralarında anlaşıp fiyatları artırarak haksız kazanç peşinde koşanları takibe aldık. Kamunun denetim ve yaptırım yetkilerini kullanarak serbest piyasa sistemi içinde bu tamahkarlarla mücadele ediyoruz. Ancak sorun çoğu defa hukuki değil, ahlaki olduğu için maalesef arzu ettiğimiz neticeleri almakta güçlük çekiyoruz." diye konuştu.
Karşılarında zorlu bir tablo olduğu gerçeğinin farkında olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Meseleye üreticilerden tüketicilere, çalışanlardan işverenlere, her kesimi gözeten, kazanımlarını korumaya, kayıplarını telafi etmeye yönelik bir anlayışla yaklaşıyoruz. Belirsizliğin yol açtığı tereddütler ortadan kalktıkça hem içeride hem de dışarıda ürün arzının yeniden dengeye oturacağını, tedarik kanallarının işlemeye başlayacağını, fiyatlardaki balonun söneceğini ümit ediyoruz. Bu düzelme yaşanana kadar vatandaşlarımıza her türlü desteği sağlamayı sürdüreceğiz. Gelir artışına yönelik tedbirler yanında gereksiz paniklerin önüne geçecek, piyasayı sakinleştirecek, tamahkarları dizginleyecek düzenlemelere hız vereceğiz. Sabırla, dirayetle daha çok çalışarak, daha sıkı mücadele ederek, bu dönemi de inşallah geride bırakacak, ülkemizin mutlaka 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlayacağız."
"3 yıl süreyle hazine taşınmazını kullanan çiftçilerimize bu araziyi kiralama imkanı getiriyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, Londra'dan Pekin'e, Sibirya'dan Güney Afrika'ya uzanan geniş bir coğrafyanın lojistik süper gücü haline gelme yolunda ilerlemektedir." diye konuştu.
"Demir yolu hat uzunluğumuzu 10 bin 959 kilometreden 13 bin 22 kilometreye çıkardık. Hedefimiz, bu rakamı 2053'te 28 bin 590 kilometreye taşımaktır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hızlı tren hatlarını 2053 yılına kadar yaygınlaştırarak bu sistemle birbirine bağlı il sayımızı 8'den 52'ye çıkartacağız." dedi.
Erdoğan, "Beşer yıllık planlamalarla 2053 yılına kadar demir yolu, kara yolu, deniz yolu, hava yolu ve haberleşme için 198 milyar dolar yeni yatırım yapacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah bayramın hemen ertesinde Rize-Artvin Havalimanı'nın açılışını yapıyoruz." ifadesini kullandı.
2B arazilerinin satışıyla ilgili başvuru ve ödeme süresini 31 Aralık'a kadar uzatma kararı aldıklarını belirten Erdoğan, "2020 yılı başından itibaren 3 yıl süreyle hazine taşınmazını kullanan çiftçilerimize başka şart aramadan bu araziyi kiralama imkanı getiriyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütlerinin başını nasıl ezdiysek fiyatlardaki yükselişin belini de aynı şekilde yine biz kıracağız." ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Ek istihdam taahhüt eden firmaların işe alacakları her işçinin 3 veya 6 ay boyunca tüm ücretleri ve sosyal destek primlerini Çalışma Bakanlığı karşılayacak." dedi.