Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili ve eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Demokrat Parti (DP) hükümetlerinde eğitim, kültür-sanat, ulaştırma ve bayındırlık alanındaki icraatlarıyla tanınan ve 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından Yassıada mahkemelerinde idama mahkûm edilip cezası ömür boyu hapse çevrilen dönemin Başbakan Yardımcılığı ve çeşitli bakanlık görevlerinde bulunan Rizeli hemşehrisi Merhum Ahmet Tevfik İleri’nin milliyetçi ve maneviyatçı bir insan olduğunu belirterek, “Tevfik İleri çok yönüyle anlatılması ve anlaşılması gereken insandır. Yeni Tevfik İleriler yetiştirmemiz lazım” dedi.
Çorum Belediyesi tarafından “Bir İnsan Bir Dünya Tevfik İleri” konulu konferans düzenlendi. Konferansa Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanvekili ve eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Yazar Sadık Yalsızuçanlar konuşmacı olarak katıldı. Devlet Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen konferansta Tevfik İleri’nin hayatından kesitler anlatan İsmail Kahraman, “Karayolları Bölge Müdürlüğü, 10 yıl bakanlık yapan Tevfik Bey'in evi yok, kirada oturuyor. Bir arsası var 200 metrekare. Onu da hanımı almış. 100 bin lira bir bankada, 200 bin lira bir bankada 300 bin lira parası var. Köşe dönmek bilmiyor. Şimdi köşe dönülüyor ya, o düz gidiyor. Çünkü vebal duygusu var. Tevfik Bey o şuurdaydı. Allah gani gani rahmet eylesin, Türkiye çok yokluk çekti ama dürüstlüğü hiç bırakmadı. Çünkü halkımız iki dünyalı. Fani ve baki dünyaya inananlar. Bir de pozitivistler var. Bunlarda ahret yok. Tevfik Bey sigara kağıdı satıyor, işportacılık yapıyor. Ortaokulu bitiriyor, teknik üniversiteye giriyor. Osmanlı’da sınıf geçmek yoktu, ders geçmek vardı. Çocuğun aklı matematiğe yatıyor, niye öbürünü bekleyecek? Kimisi okuldan 3 senede, 5 senede mezun oluyor. Tevfik İleri, ortaokuldan sonra teknik üniversite sınavına girdi ve kazandı. Bir yandan da cemiyet faaliyetlerine devam etti. İyi bir hatipti. Çok milliyetçi bir insandı, çok maneviyatçı bir insandı. Yeni Tevfik İleriler lazım bize. İçkisi yok, kumarı yok, aile namusu var, cüzdan namusu var. Bize böyle insanlar lazım. Böyle olursa biz mazimize layık oluruz. Tevfik Bey böyle bir insandı” dedi.
Çanakkale Zaferi’nin Tevfik İleri sayesinde anılmaya başlandığını anlatan Kahraman, “Erzurum’a tayin oluyor, sonra Çanakkale’ye tayin oluyor. Osmanlı’dan sonra gelende Osmanlı hep kötülenmiştir. Oysa Osmanlı bizim kökümüzdür. Yeni bir sistem geldi, eski kötülenecek. Eskinin faziletiyle neden övünmeyelim. Çanakkale 18 Mart Tevfik İleri Bey'in sayesinde anıldı. O tarihe kadar Çanakkale yok. Kut-ül Amare Zaferi ile yeni tanıştık. Mazimizle nasıl tanışmayız? Kökümüzü nasıl bilmeyiz? Üç kıta, yedi iklim, 19 milyon 972 bin kilometrekareye hükmettik. Şimdi Meriç Irmağı ile Ağrı Dağı arasına sıkıştırıldık. Tarihimizi niye bilmeyeceğiz? İstiklal Marşı’nda ayağa kalkmak da Tevfik Bey sayesindedir. O dürüstlük. Ne güzel adam yetiştiriyordu bizim eski maarifimiz” diye konuştu.
Yassıada’da duruşmaları takip ettiğini belirten Kahraman, “Tevfik İleri oturuyor, kahvelerde sandalyeler olur, elini arkaya yasladı. Mahkeme başkanı Salim Başol. Ne zalim adamdı. ‘Tevfik İleri doğru otur’. Tevfik Bey önüne döndü. Çıkardı cebinden oltu taşı siyah tespih, ‘Koy o tespihi cebine’. Nasıl azalıyor bir bilseniz. Adnan Bey'in elini açtığını, ayaklarını açtığını hiç görmedim. Mükemmel bir insan. Türkiye için çok çalıştı. 1950’ye kadar üç üniversite var. Biri Teknik Üniversite, biri İstanbul Üniversitesi, biri de İnönü’nün açtığı Ankara Üniversitesi. 59 olan lise 139, 5 olan çimento fabrikası 16’ya yükseliyor. 18 baraj, 11 tane yeni liman yapılıyor. 289 köprümüz var. Bin 329 köprüye çıkarılıyor. 34 olan fakülte sayısı 51’e, 450 lira olan milli gelir bin 600 liraya yükseliyor. Türkiye dört misli büyüdü. Adamın evi yok ya. Bu adam 59 bütçesinde köprüyü koymuştu. Boğaz Köprüsü ilk Sultan Abdülhamid’in hayaliydi. 1900 senesinde İngilizlere boğazdaki debiyi hesap ettirdi, köprü yapacaktı. Sarayburnu’ndan Üsküdar’a yer altından giden yolu yapacaktı. O da propagandayla devrildi. Tevfik İleri Bey'in her bakanlıkta yaptığı müthiş icraatlar var. Köprü yapacaktı ama köprü Süleyman Bey'e nasip oldu. Boğaz Köprüsü’ne hayır. Neden hayır? Zap suyundan başlayacağız İstanbul’a geleceğiz. Zap suyu nerede? Hakkari’de. O zaman ‘köprüye hayır’, şimdi de ‘Kanal İstanbul’a hayır’. Başbakan Adnan Menderes ve Tevfik İleri sayesinde 1951’de imam hatipler açıldı. Radyoda ilk defa mevlit okuttu. Radyoda ilk defa Kur’an-ı Kerim okuttu. Din derslerini mecbur kıldı. Nasıl sevmeyiz biz bu adamı? Gerçek, adam gibi adam. Millet bunu gönülden sever, seviyor da işte” şeklinde konuştu.
Tevfik İleri’nin öğrencilere tanıtılması gerektiğini ifade eden Kahraman, “Okullardaki talebelerimize Tevfik İleri’yi tanıtmamız lazım. Dünyada büyük adamlar, tarihi şahsiyetler doğum yıldönümlerinde anılırlar, ölüm yıldönümlerinde anılmazlar. ‘Bugün ölmüştü’ diye adam anılır mı ya? Bugün doğmuş diye anılır. Madem ki yaşıyor. İnsanların ölüm yaşı bedenlerinin toprağa konulduğu tarih değil. İsimlerinin unutulduğu tarihtir. İsmi unutulmamışsa yaşıyor o adam. Doğumlar kutlanır. Biz Peygamber Efendimizin kutlu doğumunu, doğumunda yapıyoruz. Aile doğum tarihini tam bilmiyor. Sadık Bey aileyle iç içesiniz. Gel tarihi tespit edelim. O tarihte analım” dedi.
Konuşmaların ardından bilgi yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanvekili ve eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Vali Mustafa Çiftçi, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk tarafından verildi.
AHMET TEVFİK İLERİ KİMDİR?
Rize'nin Hemşin kazasında 1911'de dünyaya gelen Tevfik İleri, ilk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamladı.
Yüksek Mühendis Mektebi'nden (İstanbul Teknik Üniversitesi) 1933'te mezun olan İleri, bu okuldaki son yılında Milli Türk Talebe Birliği başkanlığına seçilerek Türkçülük hareketlerinde etkili oldu. İleri, Bulgaristan'ın Razgrad kentindeki Türk mezarlığını tahrip eden Bulgar gençlerini protesto etmek, Türkçenin yaygın olarak kullanımını sağlamak ve yerli malını teşvik etmek için mitingler ve kampanyalar düzenledi.
Erzurum'da 1933'te kara yolları kontrol mühendisi olarak çalışma hayatına başlayan İleri, 1937'de Çanakkale'de Nafia Müdürü, 1942'de Samsun'da Nafia ve Yedinci Bölge Müdürü olarak görev yaptı.
CHP'den gelen milletvekilliği teklifini siyasi idealleriyle uyuşmadığı için reddetti
CHP'den 1946 seçimleri öncesi gelen milletvekilliği teklifini siyasi idealleriyle uyuşmadığı için reddeden İleri, DP'den gelen teklifi kabul ederek 1950 seçimlerinde milletvekilli seçildi.
Takım elbisesi, geriye taralı saçları, küçük, yuvarlak, ince çerçeveli gözlüklü tarzıyla dikkati çeken İleri, DP hükümetleri döneminde meclis reis vekilliği, devlet bakanlığı, başbakan yardımcılığı ile ulaştırma, bayındırlık ve milli eğitim bakanlıklarında önemli icraatlar gerçekleştirdi.
Türk Sanat Tarihi ve Yüksek İslam enstitülerini açtı
Memleketin dört bir yanında binlerce kilometre yol ve Hirfanlı Barajı'nın da aralarında bulunduğu 7 baraj yapan ileri, Orta Doğu Teknik, Karadeniz Teknik ve Erzurum Atatürk üniversitelerinin kurulmasının yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Devlet Tiyatroları çalışanlarının kadro ve özlük haklarıyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını sağladı.
Din derslerinin ilkokul müfredatına alınmasını sağladı
950'de din derslerinin ilkokulların müfredat programına alınmasını sağlayan İleri, 1951'de Türk Sanat Tarihi Enstitüsü'nün kurulması, Türk kültür eserlerinin yayımının başlatılması, 20 yıl aradan sonra imam hatip okullarının yeniden açılması ve 1959'da İstanbul'da Yüksek İslam Enstitüsünün kurulmasında öncü oldu.
İleri, Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılan İnönü Ansiklopedisi'nin, 1952'de yeni bir yayın kurulu oluşturarak, "Türk Ansiklopedisi" adıyla yayımlanmasını sürdürdü.
Tevfik İleri, 1952'de Köy Enstitüleri'ni, yapısında düzenlemeler yapmak için öğretmen okullarıyla birleştirdi.
Yassıada'da müebbet hapse mahkum edildi
27 Mayıs 1960 askeri darbesinde tutuklanarak Yassıada'ya götürülen İleri, "Vatan cephesi kurmak", "muhalefetin faaliyetini kısıtlayıp diktatörlük tesis etmek", "Meclis'i çalıştırmamak", "anayasayı ihlal" gibi suçlarla yargılandı.
Mahkemedeki savunmasında, "Ölüm belki de kurtuluştur. Memleketin huzuru, benim ölümüme ve hapishanelerde çürümeme bağlıysa kararınızı böyle verin. Memleketin hayrı için buna da razıyım" ifadesini kullanan İleri, müebbet hapse mahkum edilmesi üzerine Kayseri Bölge Cezaevi'ne götürüldü.
İleri, Kayseri Bölge Cezaevi'ndeyken 24 Eylül 1961'de ailesine gönderdiği mektupta, "Size mal mülk, servet bırakmadım. Yalnız size şerefli, namuslu, erkek bir ad bırakabildim. Hiçbir zaman başınız yere bakmayacaktır. Bununla müteselliyim, siz de bununla iftihar edeceksiniz." ifadelerine yer verdi.
Cezaevinde kısa süre sonra rahatsızlanan ve Ankara Hastanesi'ne kaldırılan İleri, 31 Aralık 1961'de kanser nedeniyle vefat etti ve cenazesi Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi.