DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, başörtüsünün anayasal güvence altına alınmasında seçimden önce iktidarın sınıfta kaldığını kaydetti.
Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Karal, memleketi Rize’de basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Rize Belediyesi Meydan Sosyal Tesislerinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karal, basın mensuplarının da sorularını cevaplandırdı.
İstanbul’dan milletvekili seçilmesine rağmen Rize’nin de milletvekili olacağını ve tüm Rizeli hemşehrilerinin Ankara’daki kapısı olacağı kaydeden Karal, Sinop’tan Artvin’e kadar Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapacağını kaydetti.
Yeni dönemde iktidarın yapmayı düşündüğü ancak Cumhur İttifakı Partilerinin milletvekili sayısı yeterli gelmediğinden muhalefetin desteğine ihtiyacı bulunan anayasa değişikliği ile başörtüsünün anayasal güvence altına alınmasına destek verip vermeyecekleri sorulan Milletvekili Karal, DEVA Partisinin programının birinci maddesinin özgürlük olduğunu ve özgürlüklerin meşru zemin içerisinde sonuna kadar yaşanması ve yaşatılması için mücadele eden bir siyasi parti olduklarını kaydederek, seçimden önce bütün muhalefet partilerin ittifakla ileri sürdüğü ‘buyurun getirin hep beraber destekleyelim’ çağrısına iktidarın sessiz kalarak samimiyet sınavında sınıfta kaldığını kaydetti.
Milletvekili Karal, soruyu cevaplandırırken şunları kaydetti: “DEVA Partisinin programının birinci maddesi özgürlüklerdir. Biz bu ülkede özgürlüklerin meşru zemin içerisine sonuna kadar yaşanması, yaşatılması için mücadele veren bir siyasi partiyiz. Özgürlükler kapsamında da temel insan hakları bizim en öncelikli üzerinde durduğumuz konulardan bir tanesidir. Başörtüsü konusu da temel insan hakkı olarak değerlendirilmesi gereken bir konudur. İsteyen vatandaşımızın rahatlıkla başını açabileceği, isteyen vatandaşımızın da rahatlıkla başını kapatabileceği bir anlayışı biz önemsiyoruz. Ancak bu konuda iktidarın seçimlerden önce bütün muhalefet partilerinin de ittifakla ileri sürdüğü ‘buyurun getirin hep beraber destekleyelim’ çağrısına maalesef iktidar sessiz kaldı. Bu iş, bu konu daha önce bitirilebilirdi. Belki de Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir konuda tam bir uzlaşma gerçekleşebilirdi. Yani mecliste hemen hemen bütün siyasi partilerin hep beraber el ele vererek bu konuya son noktayı koyabilmeleri mümkündü. Bütün muhalefet partileri açıkça destek vereceklerini söylediler ama maalesef iktidar bunu meclise getirmedi. Bu samimiyet sınavında maalesef sınıfta kaldı.”
Karal, siyasette klasik muhalefet anlayışından uzak olacaklarını ve milletin kendilerine verdiği demokratik denetim hakkını kullanarak doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen bir siyaset anlayışında bulunacaklarına vurgu yaparak, “Şimdi biz gelinen nokta itibari ile şunu söyleyebiliriz. Biz Türkiye'de yıllardan beri süregelen klasik muhalefet anlayışını kesinlikle sürdürmeyeceğiz. Milletimiz bize demokratik denetim hakkını verdi. Biz doğruya, doğrulara her zaman destek vereceğiz, yanlışların da sonuna kadar karşısında duracağız. Doğruya da yanlış, yanlışa da zaten yanlış demeyeceğiz. O açıdan dediğim gibi milletimizin menfaatine olan, halkımızın menfaatine olan, milletimizin çıkarlarını öne çıkaran bütün gelişmeler kimden gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin biz bunlara destek vereceğiz. Temenni ederim ki aynı anlayışa iktidar da sahip olsun. İktidar da bu demokratik anlayışa sahip olsun muhalefetin vereceği milletin menfaatine vereceği bütün önergelere iktidar da sahip çıksın. Böyle olursa mecliste bir birlik beraberlik sağlanır. Milletin menfaatine birçok karar olumlu bir şekilde neticelenir diye düşünüyorum. Hele bir getirsin bakalım. Bakalım ne var kanun teklifi içerisinde veya anayasa değişikliği içerisinde? Ne var onu biz parti olarak değerlendireceğiz inşallah. Ama dediğim gibi bizim bütün gelecek olan doğru ve milletin menfaatine olan gelişmelere karşı durmamız mümkün değil. Destek veririz ama yanlışa da sonuna kadar yanlış deriz” diye konuştu.