Rize’de birçok okulda öğretmenler tarafından velilere gönderilen mesajda sendikanın aldığı ders işlememe kararına uyulacağı ifade edilerek öğrencilerin mağduriyet yaşamaması için okula gönderilmemeleri vurgulandı.
O mesajda şu ifadelere yer verildi: “Değerli velilerim medyadan da takip ettiğiniz üzere geçen hafta bayan bir öğretmen arkadaşımızın öğrencileri önünde dövülmesi dünde bir müdürümüzün öğrenci tarafında okulunda vurularak öldürülmesine bir tepki olarak sendikamızın aldığı karar gereği Cuma günü iş bırakacağız. Okulda olacağım fakat derslere girmeyeceğim. Mağduriyet olmaması için bilgilendirmek istedim”
Rize Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ise bu konuda bir açıklama yapılmazken Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Rize İl Başkanı Feyyaz Şentürk, yaptığı yazılı açıklamada, “Yıllardır eğitim çalışanlarının maruz kaldığı şiddet, görmezden gelinerek haberlerde veya sosyal medyada birkaç dakika yer bulabilen olaylarmış gibi davranıldı. Öğretmenin maaşı, tatili bilgisiz ağızlarda sakız gibi çiğnetilerek öğretmen itibarı yerle bir edilmiş, öğretmenlik mesleği ve öğretmenler değersizleştirilmeye çalışılmıştır. Ülkemizde son yıllarda yaşanan sosyal bozulma çocuklarımıza sirayet etmiş, tek amacı; bireysel hazzı, kısa yoldan para kazanma, kendini öyle yada böyle sosyal medyada veya arkadaşlarının gözünde var edebilmek olan bir nesil açığa çıkmıştır. Tüm bu bozulmanın düzeltilmesi de okullara eğitim çalışanlarının üzerine bırakılmıştır. Okullarımız istihdam politikalarımızın yanlışlığı, eğitsel yönlendirme ve yerleştirmede ki sistemsizliğimiz nedeniyle memleket çocuklarının belirgin yıllar boyunca sadece gidip geldikleri, sonucunda hayal ettikleri yaşamı onlara sunamayan toplumsal hayatta onlara statü kazandırmayan kurumlar haline gelmiştir. Geleceğe dair planı, umutları olan öğrenmeye istekli ve aç çocuklarla, okulu bir hapishane veya sosyalleşme alanı olarak gören amaçsız çocuklar, eğitimde fırsat eşitliği adı altında zorunlu eğitime tabi tutularak aynı eğitim ortamlarında eğitilmeye çalışılmaktadır. Oysaki artık konuşmamız gereken şey eğitimde fırsat adaletidir. Yani herkese aynısını vermek değil, ihtiyacı olanı ihtiyacı kadar vermektir. Bunu yapmadığımız müddetçe zorunlu eğitim sorunlu eğitim olmaktan kurtulamayacaktır.
Bir eğitimci daha görevi başındayken kurşunlanarak öldürüldü. Biz öğretmenlerin sosyal ve ekonomik haklarının mücadelesini verirken tekrar hatırladık ki bizim hayatta kalabilmek gibi daha büyük bir mücadeleyle de baş etmemiz gerekiyormuş. Tüm bu yaşanan üzücü durumlara dikkat çekebilmek için Eğitim Gücü Sen olarak 9-10 Mayıs tarihinde iş bırakma eylemi ve basın açıklamaları yapacağız. Eğitimcilere yönelik şiddet eylemlerine karşı yasaların düzenlenmesi ve okullara güvenlik görevlisi görevlendirilmesi için tepki koymak isteyen tüm eğitim çalışanlarını iş bırakmaya davet ediyoruz.” Dedi.
Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası tarafından eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarına dikkat çekmek ve taleplerini sunmak için Türkiye'de eş zamanlı yapılan basın açıklamasında ise şunlar kaydedildi: “Bugün burada, Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası olarak bir araya gelmemizin sebebi, eğitim çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarına dikkat çekmek ve bu soruna çözüm bulunması için sesimizi duyurmaktır.
İstanbul’da okulda uğradığı silahlı saldırı sonucu vefat eden Okul Müdürümüz Sayın İbrahim Oktugan’a Allah’tan rahmet, ailesi, sevenleri ve eğitim camiamıza baş sağlığı diliyoruz.
Eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler, idareciler ve eğitim çalışanları olarak, artan şiddet vakaları karşısında sessiz kalmayı reddediyoruz.
Son dönemde eğitim kurumlarında yaşanan şiddet olaylarının artması, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Eğitim çalışanlarına yönelik yapılan fiziksel ve sözlü saldırılar, sadece çalışanların sağlığını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda öğrenci ve velilerin de güvenliğini tehlikeye atıyor.
Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz: Eğitim çalışanlarının can güvenliği artık birinci öncelik olmalıdır. Gerekli önlemlerin alınması ve şiddetin her türlüsüne karşı sıfır tolerans politikasının benimsenmesi gerekmektedir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ciddiyetinin farkında olduğumuzu ve bu sorunun çözümü için adım atılması gerektiğini vurguluyoruz.
Eğitim çalışanlarının insanca yaşayabilecekleri bir çalışma ortamı sağlanmalı ve hak ettikleri değeri görmelidirler.
Eğitim Gücü Sen olarak, 9-10 Mayıs 2024 tarihinde iki günlük iş bırakma eylemi gerçekleştireceğimizi duyuruyoruz. Bu eylem, eğitim çalışanlarının haklarına sahip çıkma ve sesimizi duyurma adına bir adımdır.
Bu basın açıklamasıyla, ‘Eğitim Çalışanlarına Şiddet Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını talep ediyoruz. Okullarımıza yeterli sayıda güvenlik görevlisi temin edilmesini istiyoruz. Bu yasal ve somut adımlar atılmadan, eğitim çalışanlarının güvenliği sağlanamaz.
‘Yarın da sen olabilirsin, öğretmenim’ diyerek, hepimizin bu tehlikelere karşı savunmasız olabileceğini hatırlatıyorum. Hiçbirimiz bu tür bir tehlike ile yüz yüze kalmayı hak etmiyoruz.
Eğitim Gücü Sendikası olarak, eğitim çalışanlarının güvenliği için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu zorlu mücadelede tüm eğitim çalışanlarını yanımızda görmek istiyoruz.
Çünkü unutmayın, eğitim herkesin hakkıdır ve eğitimde şiddetin yeri yoktur. Bu duyarlığınız ve desteğiniz için teşekkür ederiz.”