İzmir'de geçtiğimiz Cuma günü meydana gelen depremde yıkılan ve 114 kişinin ölümüne sebep olan binaların ardından Rize'deki korozyondan ötürü yan yatan "Pisa kuleleri" ve yine dolgu alanında olduğu için deniz suyundan kaynaklı korozyon nedeniyle sağlamlığını yitiren Deniz Sitesi akıllarda soru işareti bıraktı.
İzmir'de deprem sonrası binaların yıkılmasında en büyük etkenlerden biri olan alüvyon zeminin Rize'de de söz konusu olduğunu dile getiren İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Yazıcı "Rize'deki Pisa Kulesi denilen binaların altı da alüvyon zemindir. Orası yukarıdaki heyelan toprağı ve Askaroz deresinin taşmasıyla veya bitkisel toprağın oraya yığılmasıyla bir alan oluştu. Zamanla deniz bunun üzerinde bir çakıl, kumsal tabakası oluşturdu. İşte dereden gelmiş, heyelandan gelmiş alüvyon tabakası bunun altında sıkışmış kalmış durumda. Bunun üzerine deniz zamanla bir daha katman oluşturduğu zaman orada inşaat yapanlar "Burası deniz yatağıdır, altta taş bir zemin var, bu çakıllı zemin üzerine biz bina yapabiliriz" diye düşündüler. Halbuki İzmir'deki alüvyon zemin ile buradaki alüvyon zemin hemen hemen aynı" dedi.
"Toprak yapısı 5 metrede değişir"
1 dönümlük arazilerde yapılan 3 sondajın doğru bir uygulama olmadığını ve toprak yapısının 5 metrede bir değiştiğini dile getiren Yazıcı "Bu jeolojik raporların önemini burada anlıyoruz. 1 dönüm arazide 3 tane sondaj yapılıyor. Temel zemin dersinde her hoca "Her 5 metrede bir toprak yapısı değişir" diye anlatır. Peki her 5 metrede bir zemin yapısı değişiyorsa biz 3 sondajla 1 dönümlük yerde toprağın altındaki mevcut alanı nasıl yorumluyoruz veya rapor haline getiriyoruz? Demek ki sondaj sayılarını biraz daha arttırmak gerekiyor. Bilhassa binanın oturacağı alandaki sondajı daha değişik ve detaylı yaparak bir zemin mantığı oluşturmak lazım. O zemin mantığı da binanın kurulmasından, yukarıdaki kolon yapısına kadar sistemi bize verecektir" ifadelerini kullandı.
"Rize'deki yapı stoğumuzun çoğu 70'li yıllardan kalma"
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin ardından çıkartılan yasalar ile binaların daha kaliteli yapıldığının ancak Rize'deki birçok binanın 1999 yılından çok önce yapıldığının altını çizen Yazıcı "1999'dan sonra yapılan binalarda biraz daha ciddiyet, biraz daha denetim, birazcık daha yapı denetim sistemi ile birlikte bir sistem oturtmaya başladık. Farkındaysanız İzmir'de de 1 mahallede 7-8 bina çöktü ama yeni olanların birçoğu az hasar veya ufak tefek etkilerle kurtarmış durumda. Rize'ye indirgediğimiz zaman deprem riski var. Pazar'da 2, Ardeşen'de 2 ve 3 olan yerler var, Rize merkez de 3. derecede deprem bölgesinde. Yani riskli bölge içerisindeyiz. Belki burada 6-7 şiddetinde deprem olmaz ama olacak depremin ivmesi yüksek olursa bu Rize'de ciddi hasara yolaçabilir. Yapı stokumuzun çoğu 70'li yıllardan kalma, elle dökülmüş, uygun mühendislik hesaplarıyla yapılmamış binalar. İzmir'deki vatandaşların halini gördüğümüz zaman "Acaba biz hangi binada oturuyoruz?" diye kendi kendimizi sorgulamamız lazım" diye konuştu.
Rize'de kentsel dönüşümün gerçekleşeceği alanlardaki binaların 5-6 yıl içerisinde yıkılmaması halinde kendiliğinden yıkılacak duruma geleceğini dile getiren Yazıcı şunları söyledi: "Elbette ekonomik zorluklar var. Elbette şu an yaptığımızda aynı paraya yerine koyamayız. Ama hiçbir şey insan hayatından önemli değil. Daha 3-5 ay önce Rize'de 1 bina boşaltıldı. Durup dururken kendiliğinden ses çıkardı, "Yıkılacağım" dedi. "Kendi kendine yıkılan binalar görürseniz şaşmayın" derken kastımız buydu. Elle döküm tekniği ile dökülmüş, mühendislik kurallarına göre yapılmamış. Şuanda Rize'de kentsel dönüşümün gerçekleşeceği binalar 5-6 yıl daha beklerse kendi kendine yıkılacak. Tedbir almazsak bunları göreceğiz."