Seul Mahkemesi’nin "Zorla Çalıştırılan İşçiler" Davasına Yönelik Ret Kararına İtiraz

Japonya'nın Kore Yarımadası'ndaki işgal ve sömürge yönetimi döneminde Güney Koreli işçilerin zorla çalıştırıldığı suçlamasıyla 16 Japon şirketine...

Japonya'nın Kore Yarımadası'ndaki işgal ve sömürge yönetimi döneminde Güney Koreli işçilerin zorla çalıştırıldığı suçlamasıyla 16 Japon şirketine karşı açılan tazminat davasında yeni gelişme yaşandı. Davayı reddeden Seul Merkez Bölge Mahkemesi'nin kararına itiraz edildi.

Japonya'nın Kore Yarımadası'ndaki işgal ve sömürge yönetimi döneminde Güney Koreli işçilerin ülkelerinde zorla çalıştırıldığı suçlamasıyla 16 Japon şirketine karşı açılan tazminat davasında kritik bir gelişme yaşandı. 85 Güney Koreli mağdur ve aileleri tarafından 16 Japon şirketine karşı açılan davayı geçtiğimiz hafta reddeden Seul Merkez Bölge Mahkemesi'nin söz konusu kararına itiraz edildi. Ayrıca bazı davacı yakınlarının, davaya başkanlık eden hakimin görevden alınması talebiyle mahkeme önünde protesto düzenlediği bildirildi.

MAHKEME REDDETMİŞTİ

Seul Merkez Bölge Mahkemesi, 85 Güney Koreli mağdur ve aileleri tarafından sömürge döneminde işçilerin zorla ve hiçbir ücret almadan çalıştırıldıkları gerekçesiyle 16 Japon şirketine karşı açılan davayı geçtiğimiz hafta reddetmişti. Mahkeme kararında davacıların Japonya'dan bireysel yasal hak talep edemeyeceği belirtilerek tazminat hakkının doğmadığına hükmedilmişti. Karar, Güney Kore kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı.

ÇÖZÜLEMEYEN SORUN

1910-1945 yılları arasında Japonya'nın Kore Yarımadası'ndaki işgal ve sömürge yönetimi döneminde zorla ve hiçbir ücret almadan çalıştırıldıklarını iddia eden işçiler ve yakınları, Güney Kore'de Japon şirketleri aleyhine dava açmıştı. Japonya, Güney Kore ile 1965 yılında diplomatik ilişkilerin normalleşmesi için yürütülen görüşmelerin ardından imzalanan anlaşma sonrası Güney Kore'ye aktarılan hibe, bağış ve kredilerin "savaş tazminatı" niteliğinde olduğunu savunarak tazminat konusunun kapandığını ileri sürmüştü. Güney Kore ise yaşananların insanlığa karşı suç olduğunu, bu nedenle hak arama mücadelesinin sınırlandırılamayacağını dile getirmişti.

(Burak Ersoy/İHA)

Dünya Haberleri