Eski başbakanlardan Tansu Çiller, tedavi gördüğü hastanede 73 yaşında hayata veda eden eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın, ülkesine hizmet ederek büyük katkılar sunduğunu belirterek, "O sistemin içinde icraatın başı olarak bütün önemli görevleri yüklenmiştir. Bugün tekrar milletimizin başı sağolsun." dedi.
Tansu Çiller, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını ifade ederek, Türk milletine başsağlığı diledi.
Mesut Yılmaz'ın o günkü parlamenter sistem içinde ülkesine hizmet ettiğini ve büyük katkılar sunduğunu aktaran Çiller, "O sistemin içinde icraatın başı olarak bütün önemli görevleri yüklenmiştir. Bugün tekrar milletimizin başı sağolsun." diye konuştu.
Bu çerçevede özellikle gençlere iki ayrı mesaj vermek istediğini vurgulayan Çiller, sözlerine şöyle devem etti: "Bizden sonra gelecek nesiller, bu söyleceklerimin bir bölümünü belki almak ve bilgi dağarcığına katmak ister. Bu yakın tarihimize ışık tutacak nitelikteki gelişmeler belki daha sonra ders çıkartılabilecek birtakım konular, anılar olarak kayda geçer. Bugün ifade etmek istediğim şey şu; merkez sağ aslında bir dönem iktidar olmuş ve ülkeyi tek başına yönetmiş bir siyasi dava geleneğidir. O kadar ki Demokrat Parti darbelerle kapanmış, ondan sonra Adalet Partisi 1980'lerde 12 Eylül'de yine bir darbe ile kapatılmış. Bunun hemen arkasından Adalet Partisi'nin o günkü Genel Başkanı merhum Demirel, tutuklanmış, Adalet Partisi kapatılmakla kalmamış, bütün siyasiyelere yasaklar getirilmiş. Bu çerçevede Demokrat Parti'den Adalet Partisi'ne devam edecek olan siyasi akımın bölünmüşlüğü pekişmiştir. Bu arada Anavatan Partisi kurulmuş, Adalet Partisi'nin devamı olarak kendisini görmüş ancak yasaklar ortaya çıkıp, onların da kaldırılması gündeme geldikten sonra yanına bir de Doğru Yol Partisi ilave dilmiştir. Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi birlikte Demokrat Parti ve Adalet Parti'nin devamı olduğu düşüncesindeydi."
"Siyasi darbelerin ve yasakların neye mal olduğunu yaşayarak gördüm"
Tansu Çiller, bunun sadece düşünce olmadığını, davalarının ve hitap ettikleri seçmenlerin de aynı ve kadroların birbirine yakın olduğunu dile getirerek, "Böyle bir ortamda rekabet kaçınılmaz oluyordu. Bunu bizzat Doğru Yol Partisi yasaklı olduğu zaman siyasete girdiğimde, siyasi darbelerin ve yasakların neye mal olduğunu ve siyaseti ve milletimizi nasıl hırpaladığını yaşayarak gördüm. Bunun canlı bir tanığıyım. Bunu özellikle gençlerimize aktarmak isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Böyle bir ortamdan sonra Doğru Yol Partisi'nin SHP koalisyonu ile iktidara geldiğini hatırlatan Çiller, şöyle konuştu: "Parlamenter sistemin koalisyonları işliyor, zor bir koalisyon sağ ve solun birlikteliği ama sadece o değil, merkez sağın bir bölümü de muhalefette. Böyle bir ortam büyük bir istikrarsızlık unsuru oluyor. Bu istikrarsızlık içinde ülkeye hizmet etmek zorlaşıyor daha önemlisi çok büyük fırsatları kaçırır hale geliyor ülke. Bunlardan bir tanesine değinmeden geçemeyeceğim. Çünkü 100 yılda bir Türkiye'nin önüne gelebilecek bir fırsat, böylece harcanmıştır. O dönemde benim başbakanlığımda PTT'nin T'sini yurt dışına satma imkanına sahip olduk özelleştirme kanalıyla. Böylece 40 milyar dolar ülkemize girecekti. Bu o dönemde ülkenin iç ve dış borcunu tamamen kapatabiliyordu. Bugün bile halen enflasyon ile mücadele ediyoruz, dış politikanın üzerimize bu coğrafyada yüklediği çok önemli sorunlarla ve terörle mücadele ediyoruz. Böyle bir ortamda terörün ve dış politikanın ekonomiye getirdiği yükün yanında böyle bir fırsatı kaçırmak Türk Milleti'ne çok pahalıya mal olmuştur. Doğru Yol-SHP koalisyonu olarak bunu Meclis'ten geçirmemize rağmen Anayasa Mahkemesi muhalefetin götürdüğü nedenlerden dolayı iki defa reddetti. Bu fırsat kaçtıktan sonra çok cüzi bir miktara adeta Türkiye'nin dişinin kovuğuna gidecek bir miktarla özelleştirilme yapıldı."
"Başkanlık sistemi daha fazla istikrar üretiyor"
Eski başbakanlardan Tansu Çiller, darbelerin devamı olarak Süleyman Demirel ve Turgut Özal'ın bir türlü bir araya gelemediğine ve bütünleşemediğine şahit olduğunu vurgu yaparak, şunları aktardı: "Tabii bunun devamı olarak aynı şey Yılmaz ve Çiller hükümetlerinde de yaşandı. Yaşadıklarımdan sonra bunların bir an önce üstesinden gelinmesi gerektiğini düşünüyordum. Seçimlerden sonra bizim milletvekili sayımız Anavatan ve Büyük Birlik Partisi'nden biraz daha fazlaydı. Başbakanlığı Doğru Yol Partisi olarak Anavatan Partisi'ne götürdük ama bu iki partinin kurduğu koalisyon bir azınlık hükümeti koalisyonuydu. Hem azınlık olacaksınız Meclis'te hem koalisyon hem rakip olacaksınız, bunu sürdürülebilir kılmak son derece zordu. Dolayısıyla Sayın Özal ve Demirel'in başaramadığı bütünleşmeyi biz de başaramadık. Mesut Yılmaz ve Çiller bunun mağduru olarak kalmadı, asıl önemli olan milletin mağdur olmasıydı. Dolayısıyla bütünleşmeye ve darbelerin etkisine dikkat çekiyorum burada."
Tansu Çiler, ikinci vermek istediği mesajı da şöyle anlattı: "Parlamenter sistemler koalisyon çıkarıyor genelde. Bunlar belki bizim gibi olmayan Avrupa ülkelerinde iyi işleyebiliyor. Ancak bizim gibi coğrafyalarda, terör mücadelesi olan, dış politikada etrafının sarıldığı bir noktada koalisyonlarla idare olunmasını son derece güç bulduğum için her zaman başkanlık sisteminden yana oldum. Buna inandım, çünkü yaşayarak gördüm koalisyonları. Pandemi veya terör mücadelesinin olduğu bir ortamda hiç olmasa icradaki tek başlılık ve icradaki karar alma mekanizmasındaki birliktelik ve bütünleşme ülkenin yararına olmaktadır. Elbette başkanlık sisteminin standardının daha da yukarıya çıkarılabilecek imkan vardır, üzerine çalışılmalıdır. Ancak eşyanın tabiatı gereği başkanlık sisteminin daha fazla istikrar üreten ve krizlerle baş eden bir sistem olarak göründüğünü bundan sonraki nesilere aktarmak isterim."
Tansu Çiller, bütün mesajlarının ötesinde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden eski başbakanlardan Mesut Yılmaz için başsağlığı dilemek istediğini ifade ederek, "Mekanı cennet olsun. Başta eşi Berna Hanım olmak üzere oğluna ve onun ailesine, torunları Yılmaz'a başsağlığı diliyorum. Artık Mesut Yılmaz bir ölçüde de onunla yaşayacak. En başta da milletimize başsağlığı diliyorum." dedi.