600 bin kamu Taşeron İşçisi kadroya alınırsa Bütçeye yük gelmez

Ali TEZEL

600 bin kamu Taşeron İşçisi kadroya alınırsa Bütçeye yük gelmez sadece yandaş şirket sahipleri aç kalır… Taşeronlaşma sonrasın ülkemizde kamuda 600 bin kamu taşeron işçisi var ve bunları çalıştırıp devletten her ay para alıp, bir kısmını işçiye kalanını da cebine atan şirketler Taşeronların kadroya alınmasını istemiyorlar… Bu şirketler de genelde partilerin il ve ilçe başkan veya yöneticileri… Yandaş Taşeron Şirketleri; En vasıfsız taşeron işçi başına aylık 207 lira, Vasıflı işçi başına aylık 600 lira kar elde ediyor. En düşük rakamdan hesaplandığında, yıllık karları 1,5 milyar lira. Vasıfsız bir taşeron işçisi başına Taşeron Şirkete (en düşük) aylık 207 lira para kazandırıyor. Vasıflı bir işçi başına ise bu rakam 600 liraya kadar çıkıyor. Kamudaki 600 bin taşeron işçisi için Şirketlerin aylık karı, 600.000 X 207 =124.200.000- TL. olup yıllık karı ise 12 X 124.200.000 =1.490.400.000 TL. dir. BU PARAYI ŞİRKET SAHİPLERİ YERİNE NEDEN ÇALIŞANLARA VERMEYİ DÜŞÜNMEZSİNİZ… ***Dava açan taşeron işçilerinin kazandığı dava sayısı 10 bini aştı Bu köşeden defalarca Taşeron işçilere dava açın, kadroya girersiniz dedik. (bkz. 22.08.2011) Sözümüzü DİNLEYEN ve yayınladığımız dava dilekçeleri ile dava açan kamu taşaron işçilerinden 10 binden fazlası açtıkları davaları kazandılar ama devlet hala davasını kazananlardan bir kısmını daha kadroya almadı. Yani yargının kararını yürütme uygulamıyor. Aslında 4857 sayılı Kanun gereğince, taşaron şirkete iş verebilmek için işin uzmanlık gerektirmesi, teknolojik nedenlere dayanması gerekiyor. Temizlik, güvenlik gibi işler ise uzmanlık gerektiren işler değil. Posta dağıtıcıları da öyle. ***DAVAYI KAZANAN-DAVA AÇMAYAN AYNI YERDE Şimdi düşünün aynı işyerinde 20 taşeron işçisi var 2 kişi dava açmış kazanmış, 18 kişi dava açmamış, davayı kazanını mecbur kadroya alacaksınız ve ücreti biraz yükselecek ve sosyal hakları olacak. Dava açmayanı ise kadroya almayacaksınız aynı yerde aynı işi yapanlar arasında farklılık olacak. ***MALİYE HERKES DAVA AÇSIN MI DİYOR EKK’da Maliye Bakanlığı, 600 bin taşaron işçisinin kadroya alınması karşı çıktı ama diğer bakanlar taraftarlar. Haksızlık olduğunu düşünüyorlar. Şimdi Maliye Bakanlığı tüm taşaron işçiler dava açsın mı istiyor. Tüm davaları kaybedip, bir de avukatlık ücreti ve dava masrafı mı ödemek istiyor. ***YASA ÇIKMAZSA DAVA AÇAN KADROYA GİRER Kamudaki hemen her olayda Devletin Müfettişi bu taşeronluk değil diyor, bu işler ve işçileri asıl işveren olan kamunun işçisi diyor. Devletin Maliye Bakanlığı ben işçiye değil Taşeron şirketi zengin edeceğim diyor… O halde; ya sizi kadroya alacaklar ya da sizler dava açacaksınız. Her hak mücadelesi yarasız, beresiz olmaz. Ya şimdiki durumunuza razı olarak çalışmaya devam edeceksiniz ya da hak (ve adalet) peşinde koşup hakkınıza arayacaksınız. 4857 sayılı Kanun’un 2’inci maddesine göre; “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez…” Örnek Yargıtay Kararı “HD 09 E: 2009/35910 K: 2009/25679 T: 05.10.2009 * İŞ SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİ NEDEN OLMADAN FESHİ * MUVAZAALI ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ (4857 s. İş K. m. 2, 21) Davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan ve sözlü olarak kayıt üzerinde gösterilen davalı K. şirketince feshedildiğini, davacının başlangıçtan beri diğer davalı asıl işveren T. şirket işyerinde asıl işte çalıştığını, davalılar arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğunu iddia eden davacı vekili, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı K. şirket vekili, diğer davalı ile eser sözleşmesi imzalandığını, aralarında herhangi bir organik bağ bulunmadığını, muvazaalı işlem yapılmadığını, davacının iş sözleşmesinin fesih yazısındaki nedenlerle haklı olarak feshedildiğini davanın reddi gerektiğini savunurken, diğer davalı T. Gemi Yapım şirket vekili ise davacının diğer şirket işçisi olduğunu, iki davalı arasında istisna sözleşmesi bulunduğunu, verilen işin asli iş olmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece işyerinde bilirkişi marifeti ile yapılan keşif sonrası alınan rapora itibar edilerek, işyerinde davalılar arasında sözleşmeye konu olan çelik kaynak işinin asıl iş olduğu ve uzmanlık gerektirmediği, asıl işin bölünerek verilmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6-7 maddesine ayları olduğu, davalılar arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğu, davacının başlangıçtan beri asıl işveren T. Gemi yapım şirketi işçisi sayılması gerektiği, diğer davalının işverenlik sıfatının bulunmadığı, davacının diğer arkadaşları ile sigorta primlerinin eksik yatırılmasını görüşmek istediklerinin ertesi gün işe alınmadığı, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın davalı T. Gemi Yapım A. Şirketi yönünden kabulüne…”

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.