8 Mart ve Kadın Hakları

Mehmet Emin TOPRAK

8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır. İnşallah bu vesile ile, hepimizin anneleri olan kadınlarımız için hayırlara vesile olur.

Hemen hemen her gün, içimizi kanatan kadın cinayetleri ve taciz olayları yaşanmaktadır. Aklımızı başımıza almaz isek, gittikçe bu tür olaylar artacağa benziyor!

Aklımızı başımıza nasıl alacağız?

Bizleri yaratıp bu dünyaya “Misafir“ olarak gönderen Rabbimizin kitabını okuyup anlamak ve o kitabı eline verdiği zat’ı ( ASM ) dinlemektir.

Zor mu? Hiç değil!

Ne buyuruyor Yaradanımızın terbiye edip eğittiği o zat-ı mübarek (ASM):

“Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları, Allahın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınlarında sizin üzerinizde hakları vardır… “

Bu noktada söylenecek çok söz var! Fakat burada “Emanet“ kavramı üzerinde birazcık durmak istiyorum.

Kadının erkeğe emanet olması,  ona iyi bakması, kibar ve nazik davranması, onu incitmemesi anlamındadır. Yoksa istediği gibi kullanması anlamına gelmez!

Nitekim Peygamber efendimiz(ASM), sözlerinin devamında, her iki gurubun birbirlerine karşı hakları olduğunu beyan buyuruyor.

Kısaca şunu söyleyelim ki, her iki grup, yani kadın ve erkek, yaratılışlarına ve kabiliyetlerine göre işlere yönelmelidirler. Ve fıtratlarının dışına çıkmamaya çalışmalıdırlar.

Kadın ve erkek, birbirlerinin alternatifi değillerdir!

Kadın ve erkek, birbirlerini tamamlayan unsurlardır!

“ Sen sen isen, ben de benim “ gibi mantıklarla meselelere yaklaşılırsa, iki grup karşı karşıya gelmiş olur ki, buda doğal olarak kadının maduriyetini doğurur.

Niçin kadın madur olur?

Çünkü, Fiziki olarak zayıf olan odur da onun için!

Niçin “Erkek hakları“ pek konuşulmaz da, “Kadın hakları” konuşulur. Çünkü, erkekler ihtiyaç hissetmediklerindendir. Zaten tek başıma da hakkından gelirim diyor erkek.

Kuvvetlinin zayıfı ezmesi, hayvanlar arasındaki bir kuraldır. Biz, bu kurala göre hareket edersek, tabii ki zayıfı ezeriz! Olay bu kadar açıktır.

Bütün bunlardan dolayıdır ki, her iki taraf, bir KURAL’a göre hareket etmelidirler. O kuralda, Din’dir.

Onun için kutsal dinimizin koyduğu kadın ve erkeklerin aralarındaki haklarını, bir daha iyice okumamız gerekiyor.

Bu tür gayr-i meşrulukların artmasının bir sebebi de, evlilik müessesesine, gençlerin sıcak bakmamasıdır.

Bir kısım medya, evlilik ve nikah’ı, zorlaştırma çabasındadır. Niçin? Çünkü, evlilik azalınca, fuhuş ve gayr-i meşruluk artar! Terazinin iki kefesi gibi, biri aşağı inerken, diğeri yukarı çıkar!

Bu durumu, fesat şebekeleri iyi bildiği için, sürekli evlilik müessesesini zorlaştırıcı yayınlar yaparlar.

Bizlerin bu oyuna  gelmememiz için, nikah’ı ve dolayısıyla evliliği, Müslüman gençler için bir sığınak ve korunak olarak bilmeliyiz. Ve gençleri, aile kurmaya teşvik etmeliyiz.

Peygamber efendimizin, asırları aşan şu hadis-i şerifini hiç mi hiç unutmamalıyız:

“ Evleniniz, Çoğalınız.Ben kıyamette sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”

Bu fermana, başta bizler, hatta bütün dünyanın ne kadar muhtaç olduğunu anlıyoruz değil mi?

Cenab-ı Hak, kadını kadınlığından, erkeği de erkekliğinden koparacak duygulardan muhafaza eylesin!

Dünya kadınlar günü münasebetiyle, dinimizin bu konulardaki prensiplerini, bir daha okuyup öğrenmeye ne kadar muhtaç olduğumuzu, yaşadığımız olaylar zaten kafamıza vururcasına ihtar etmektedir.

Allah kimseyi istikametten ayırmasın!

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.