ABD’nin Afganistan’dan “kaçar gibi” çekilmesinin Türkiye’de soğukkanlı bir değerlendirmesi olamadı. Korkunç bir gürültü çıkarıldı, ABD ve Avrupa’nın çizdiği “Taliban algısı” ile bütün gerçekler gölgelendi.
Amaçlanan da oydu. “Büyük ülkeler kendi oyununu oynasın, Türkiye’nin eli kolu bağlı kalsın” istediler. Bu amaçla yine içerideki ekiplerini harekete geçirdiler. Kör ve sağır bırakmak istediler.
Yirmi yıldır devam eden ve Batı’nın ülkeleri işgal gerekçesi olarak “küresel terörle mücadele” olarak pazarlanan “21. yüzyılın en büyük yalanı”nın zihinleri nasıl felç ettiğini, bu olayda bir kez daha gördük.
Batı Roma İmparatorluğu, 21. yüzyılda bir kez daha çöküyor.
Ama durum böyle değil.
Bütün ülkeler, Batı’nın ve ABD’nin gerilemesi üzerine yeni bir hesap kuruyor. Onların bıraktığı boşlukları, ülkeleri, coğrafyaları, güç alanlarını doldurmaya çalışıyor.
Çünkü; Batı’nın küresel saltanatının bittiğini, bir daha tek başına dünya düzeni kuramayacağını, “Amerikan Yüzyılı” için yola çıkanların Atlas Okyanusu’na dönmeye başladığını, kendi sınırlarına çekilmek zorunda kalacağını görüyor.
Son iki dünya savaşından çok daha sarsıcı bir güç kayması yaşanıyor çünkü. Batı Roma İmparatorluğu bir kez daha çöküyor. “Eskinin imparatorlukları büyük iddialarla 21. yüzyıla dönüyor” cümlesini çok ciddiye alın.
Doğu Roma’yı silen biz, yerimizde mi duracaktık!
Hal böyle iken; Doğu Roma İmparatorluğu’nu tarihten silen Osmanlı’nın devamı Türkiye’yi bütün bunlardar uzak tutmak isteyenler içeride ve dışarıda oyun üstüne oyun, entrika üstüne entrika planlıyor.
Şükür ki; yüzyıllara şekil veren siyasi akıl yeniden sahnede. Aksi takdirde dünya yeniden kurulacak Türkiye 21. yüzyılı da kaybedecekti.
O zaman haritaya tekrar bakalım;
ABD Afganistan’da yenildi. Kaybetti. Bu net. Ve 20 yıl sonra çekildi. Çünkü Afganistan dünyanın bütün imparatorlukları için mezarlıktır, ABD için de öyle oldu. Çekilme, gerileme, Kabil’den kaçış’tan sonra çok daha dramatik hal alacak.
ABD’nin ikinci kaçışI Suriye’den. Bir sabah ansızın onları satacak!
ABD ve Batı; Orta Asya’yı kaybetti. Güney Asya’yı da kaybedecek. Pakistan’da da tutunamayacak. Endonezya’ya kadar bütün güney kuşağında etkisini yitirecek.
Ama asıl sarsıcı çekilmeleri Ortadoğu’da yaşayacağız. Afganistan’dan sonra ikinci “kaçışı” Suriye’de göreceğiz. Bir sabah ansızın, apar topar gittiklerine şahit olacağız. Bunun güçlü işaretleri şimdiden ortaya çıktı.
ABD’ye umut bağlayıp harita çizenler, İran sınırından Akdeniz’e tampon planları yapanlar, Türkiye’yi güneyden vuranlar o zaman sahipsiz kalacak. Kendilerine yeni “adresler” aramak zorunda kalacak.
Onlara ‘Türkiye’yi durdurma’ görevi verildi. Her yerde ‘Türkiye Karşıtı Cephe’ kurdular.
Küresel ve bölgesel güç kaymalarının yol açtığı depremler etkisini bizim coğrafyada çabuk gösterdi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), S. Arabistan, Mısır, Bahreyn gibi ülkelerdeki hareketliliğe dikkat çekmek istiyorum.
ABD ve İsrail, bu ülkeleri Türkiye’ye karşı bir “Cephe” olarak formatladı. BAE’nin FETÖ ve PKK’ya destekten Türkiye içindeki muhalefeti fonlamaya, bütün coğrafyada Türkiye karşıtı cepheler açmaktan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirme planlarına kadar korkunç kötülükleri oldu.
BAE neden Türkiye ile yakınlaşmaya çalışıyor?
Bu ülkeler; “Türkiye’yi durdurma” projesinin bölgesel rolünü üstlendiler. Ama Afganistan denklemi hesapları bozdu, hepsini yeni arayışlara itti. S. Arabistan, Mısır ve BAE, önce Katar’la ilişkilerini yumuşatmaya başladı. Sonra Türkiye ile yakınlaşma sürecine girdi.
Son haftalarda Katar merkezli yoğun bir mekik diplomasisi izledik. Oradan Türkiye’ye bir kapı açtılar ki, BAE doğrudan Türkiye’ye yöneldi. Oysa BAE ve Muhammed Bin Zayed, hayatını Erdoğan ve Türkiye düşmanlığına adayan kişidir.
Peki ne değişti? Niye döndüler?
Bunların tamamı ABD’ye güvenin zedelenmesi ile alakalıdır. Bu ülkeler, ABD’nin kendilerini koruyamayacağını, bölgedeki gücünü azaltacağını gördüler.
Yine bu ülkeler, ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye’ye geri adım attıramadıklarını, Ankara’nın her alanda başarılı sonuçlar aldığını gördüler.
Türkiye’nin Atlantik’ten Asya’ya kadar olağanüstü güç sıçraması yaptığını, güç kaymalarından çok etkili kazanımlar elde ettiğini, yükselişinin ve etkisinin devam edeceğini gördüler.
Ayrıca; sadece İsrail’e yakın olmanın, Arap-İran krizinde etkili sonuçlar üretemediğini, İsrail’in sadece bu “korkuyu” kullandığını (umarız) anladılar.
Türkiye için büyük zafer: Bölgesel cephe dağıldı.
Bölge ülkelerinin Türkiye’ye yaklaşması bir zaferdir. Türkiye zaten bu yakınlaşmayı hep istedi, düşmanlığa düşmanca tepki vermedi. Karşıt pozisyon alan onlar oldu. Ama buradan bir yere gidilemeyeceği anlaşıldı.
Yeni rüzgar, çok geniş bir coğrafyada Türkiye’ye yeni alanlar açacak. Hem ekonomik, hem jeopolitik… “İhtiyatlı iyimserlik”le bu yakınlaşmaya kapılar açılacak. Afganistan’da mutlaka olacağız. Çünkü Afganistan’da olmakla “Körfez Cephesi”nin yakınlık çabası aynı bütünün unsurları.
BAE, Bin Zayed bile gördü. Kılıçdaroğlu ve Akşener ne zaman görecek?
Açık söyleyelim. Batı’dan durduramadılar. Körfez cephesi kurdular, durduramadılar. İçeride cepheler kurdular, durduramazlar.
Çünkü 21. yüzyılın güç haritasında Türkiye merkez ülkedir. Bu önlenebilir bir şey değildir.
Herkes hesabını gerçekler üzerine kursun.
Kabil Havaalanı’nda yaşananlardan en çok içerideki muhalefet ders almalı.
BAE, Muhammed Bin Zayed bile gördü. FETÖ ve PKK’yı sattı, satacak.
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ne zaman görecek?
FETÖ ve PKK desteğiyle hiçbir yere gidilemeyeceğini, ABD’den sinyal bekleyerek Türkiye’de iktidar olunamayacağını ne zaman anlayacak?
Bence algılayamayacaklar.