Kadrolar geldi. "Çok pozisyonlu maç olur" dedim. Galatasaray takımında orta sahadaki Selçuk-Engin de dahil Riera, Kazım, Elmander, Baros; tamamen ofansif bir oyun düzeni... 4-4-2 gibi gözükse de 4-2-4 aslında. Hatta göbekteki Engin'i de katarsak 4-1-5 bile diyebiliriz.
Fatih Hoca Elmander'e "Top rakipteyken orta sahaya yardımcı ol" demiş. O da iyi niyetle arkadaşlarına yardımcı olmaya çalıştı.
Sivas'ın kadrosuna bakıyoruz. Savunmayı geç; Kadir ile Kıvanç dışındaki dördü de hücumcu. "Of!" dedim, "Çok güzel bir maç bekliyor bizi. Tempolu, pozisyonlu, şahane bir maç."
Bırakın bol pozisyonu, pozisyonsuz bir maç oldu ilk yarıda Aslantepe'de. Sivasspor'un bir duran topa kafa vuruşunu Fernando Muslera kurtardı. Bir de uzatmalarda Engin'in golü var; o kadar.
İkinci yarıysa ilk devredeki beklentiler gerçekleşti. Bol pozisyonlu... Çok tartışmalı... Heyecan dolu...
"Penaltı mı, değil mi?" "Kırmızı mı, sarı mı?" "Bu gol kaçar mı; böyle vurulur mu?" "Ah, o son pası iyi yapsa!" "Hah Sercan girdi, üçüncü geliyor" derken sahanın en iyisi Engin'in kırmızı kartı ve Sercan'ın oyundan çıkması. Acayip şeyler oldu ikinci yarıda...
AYHAN DEĞİŞİKLİĞİ GEÇ OLDU
Galatasaray tempolu oynamaya çalışıyor. Karabük ve Antalya deplasmanlarından sonra (Karabük'te maçın başında 10 kişi kaldıkları için tekrar tek forvete dönmüşlerdi) ilk kez çift forvet başladılar. 2-0'dan sonra Sivasspor'un 4-5 dakikalık baskısı sırasında Ayhan değişikliği bekliyordum açıkçası Fatih Hoca'dan... Ama golü yedikten sonra Ayhan'ı oyuna aldı. Geç ama doğru bir değişiklikti.
Galatasaray önce 10, sonra 9 kişi kaldıktan sonra Sivasspor tabii ki rakip yarı alana yerleşti ama beraberliği bulamadı.
Bülent Yıldırım verdiği penaltı kararı doğru, vermediği iki penaltı beklentili pozisyondaki kararları da doğru. Yanlışı; Baros ve Pedriel'e sarı kart göstermesi lazımdı. Ve Baros'un penaltısında kaleciye kırmızı kart lazımdı. Gösterdiği kırmızıların ikisi de doğru.