Açın kapıları, milyonlar Avrupa’ya aksın!

İbrahim KARAGÜL

Açın kapıları, yüzbinler Avrupa sınırlarını zorlasın.

Akdeniz kıyılarından, Anadolu'dan büyük Avrupa yürüyüşünü başlatsın. Bu dalga, Atlantik kıyılarına kadar devam etsin.

Onları Anadolu'da durdurmayın, geçişlerini kolaylaştırın, yollarını açın, yol erzaklarını verin.. Sadece insan tacirlerini engelleyin ama Türkiye onlar için kolay ve güvenli geçiş güzergahı olsun.

Afganistan'dan, Suriye'den, Kuzey Afrika'dan, Akdeniz çevresinden, Mezopotamya'dan milyonlarca insan Avrupa başkentlerine dayansın.

Asya'dan, Afrika'dan insan seli olup kıtanın her köşesine ulaşsın.

Korkmayın, Avrupa'yı işgal etmeyeceğiz..
Ulaşsın da bu insan selinin, bu “sadece insan” olmayla sınırlı “büyük akın”ın durdurulamayacağını, sadece “Avrupalı” olarak güvende kalmanın mümkün olamayacağını, “zenginliklerinin ve silahlarının” onları koruyamayacağını, dünyanın sadece Avrupa değerlerinden ibaret olmadığını görsünler.

Onlar bizim topraklarımıza, ülkelerimize, şehirlerimize, dağlarımıza silahlarıyla gelirken sorun olmuyor da, biz oralara silahsız, sadece insan olarak gidince neden panikliyorlar!

Biz, dünyanın ezici çoğunluğu, oralara silahla, öfkeyle gitmiyoruz. Kötü niyetle gitmiyoruz, şehirleri yağmalamaya gitmiyoruz. Çete savaşları için, etnik kavgalar başlatmak için, örtülü operasyonlar yapmak için, her türlü suikast yöntemlerini kullanmak için, insanları birbirine kırdırmak için gitmiyoruz.

Biz, dünyanın geri kalanı, milyarlar, bir istila planlamıyoruz. İç savaş, sömürge için gitmiyoruz. Sadece insan olarak, onların insanlığını test etmek için gidiyoruz. Korkmasınlar, Avrupa'yı işgale gitmiyoruz.

O karar ve sahile vuran cesetler..
Onlar bizim şehirlerimizi bombalarken, onlar bizi birbirimize boğazlatırken, onlar kendi elleriyle bu büyük göç dalgasına ortam hazırlarken biz yine de sırtımızda bir çanta, ekmeksiz ve susuz olarak gidiyoruz.

Kendimizi savunacak hiçbir şeyimiz yok. Onlar için tehdit oluşturacak hiçbir şeyimiz yok.

Ama bu halde bile korkuyorlar, bu halde bile kapıları kapatmaya çalışıyorlar, bu dalgayı durdurmak için utanç verici kararlar alıyorlar, sınırlara tel örgüler çekiyorlar.

Sivil insanları, kadınları, çocukları durdurmak için zirve üstüne zirve yapıyorlar. Bu zirvelerle “mülteci teknelerini batırmak” dahil her türlü gayri insani kararları alabiliyorlar. Onlar karar aldıkça tekneler batırılıyor, onların kararlarından sonra Akdeniz sahillerine cesetler vuruyor. Sıkılmadan, vicdansızca bir de bu çocuk bedenler üzerinden insani söylemler üretiyorlar.

Bir çocuk bedeni sizi ele verdi
Büyük göç harekatı iki yüzyıldır dünyanın bütün köşelerini yağmalayan, bütün değerlerini ayaklar altına alan, bütün çatışma biçimlerini servis edenlerin kötü niyetlerini ortaya koydu, içlerindekini dışarı taşırdı.

İkiyüzlülükleri ortaya serildi. Sahte insan hakları söylemleri, değerleri test edildi. Hepsi sınıfta kaldı. Avrupa Birliği dediğimiz, dünyaya bir model olarak sunulan, elli yıldır insani değer ihraç eden yapı birkaç çocuk bedenine yenildi, pes etti.

Oysa bu coğrafyada biz her gün ölüyoruz. Çocuk bedenlerimiz sıra sıra her gün gözlerimizin önüne geliyor. Şehirlerimize duvarlar örülüyor, mahallelerimiz birbirinden ayrılıyor, bin yıldır birlikte yaşayan insanlar birbirini kırıyor. Bunların hepsinde onların parmak izleri var.

Bütün örgütlerin arkasında onların izi var. İşgallerin, iç savaşların, etnik kavgaların, bu kavgaları büyütmek için kurulan örgütlerin, cinayetlerin arkasında izleri var.

Hiçbir duvar bu dalgayı kıramaz

Yeryüzünde hiçbir güvenlik planının bu insan akınını durduramayacağını göreceksiniz. Hiçbir duvarın, hiçbir dikenli telin, hiçbir zirvenin Asya'dan, Afrika'dan kopup gelen dalgayı kıramayacağını göreceksiniz.

Evet, doğru, siz de esmerleşeceksiniz. Siz de dünyanın geri kalanında neler yaşandığını öğreneceksiniz. Siz de fakirliğin, yoksunluğun, kimsesiz bırakılmanın, evsiz ve vatansız kalmanın ne olduğunu bu insanlardan öğreneceksiniz.

Sizin kibriniz, küçümsemeniz, nefretiniz dünyayı bu hale getirdi. İki yüz yıldır bu coğrafyada, insan ırkının yapabileceği her kötülüğü yaptınız.

Bizim şehirlerimiz harabeye dönerken sizin şehirlerinizin de konforu bozulacak. Bizim insanlarımız bomba sesleri altında korku ile sabahın olmasını beklerken siz rahat uyku uyuyamayacaksınız.

İslam medeniyeti ile yüz yıldır savaşan kim?

“Hristiyan medeniyetimiz tehdit altında” diyor biri. Bu topraklar iki yüzyıldır sizin tehdidiniz altında. Bugün bile gazetecileriniz, istihbarat örgütleriniz Kandil'e kadar gidip operasyon yapıyor, terörü silahlandırıyor, onlarla birlikte oyun kuruyor, bu ülkeyi hedef alıyor. Bizim “İslam medeniyetimiz” dimdik ayakta ve biz hala korkmuyoruz. Siz “Haçlı Savaşları” ifadesini en yetkili ağızdan dile getiriyorsunuz, biz yine de paniklemiyoruz.

Bugün bile sokak terörü üzerinden bu ülkede Başbakan öldürmeye kalkanların arkasındasınız. İçeride darbe planlayanların arkasındasınız. Şehirlerimize silah yığınağının arkasındasınız.

Artık mültecilerle savaşıyorsunuz..

Siz silahla geliyorsunuz, biz sadece insan olarak, tamamen savunmasız geliyoruz. Yine siz paniktesiniz, yine siz korkudasınız. Bu yüzden siz silahsız sivillere karşı örtülü bir savaş başlattınız. Bizimle, ülkelerimizde savaştınız yetmedi, artık mültecilerle savaşır oldunuz.

Hristiyan kimliği üzerinden ötekileştirme ve ırkçı kimlikler üzerinden ayrıştırma üzerine bir güvenlik paranoyası kapladı sizi. Bu iki kimlik dışında herkes, her şey tehdit. Bu tehdidi daha Avrupa'ya yaklaşmadan, bizim sınırlarımızda yok etmek istiyorsunuz. Balkan ülkelerini kalkan yapıyor, dalganın Avrupa içlerine sızmasını engellemeye çalışıyorsunuz.

Bu yüzden olağanüstü hal yasalarını değiştirdiniz. Göçmen yasalarını, vatandaşlık yasalarını değiştirdiniz. Irkçı, insan haklarını bir kenara atan düzenlemeler getirdiniz. İç savaş çıkarmaya ayarlı teröre karşı var gücüyle mücadele eden Türkiye'ye saldırı üstüne saldırı yaparken siz oralarda silahsız kadın ve çocuklara savaş ilan ettiniz.

Sınırları açın, göç dalgasını büyütün

Siz o kararları aldıktan sonra sahilleri kaç çocuk bedeni vurdu hesabını yaptınız mı? Türkiye, Asya ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, sınırlarınızı açın, göç dalgasının Avrupa içlerine kadar girmesine destek verin. Dünyanın yarısına müdahale edenlerin bu mesele ile baş edemeyeceğini göreceksiniz.

Avrupa için tarihin en büyük “güvenlik tehdidi”, silahlarla değil, insani değerler üzerinden geliyor. Bu bir insanlık testi. Bırakın milyonlar o topraklara aksın. Hem insan kimliklerini sınayalım, hem de bu topraklarla uğraşacak vakitleri kalmasın! Ellerini bizim üzerimizden çeksinler…

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.