Deprem'in şoku atlatıldı. Tabii verdiği hasar daha da uzun sürecek. Şimdi geçen zaman diliminde yapılan tüm çalışmaların değerlendirmesi yapılabilir. Neyin doğru neyin yanlış olduğu konuşulabilir. Kapsamı alanı itibariyle bu kadar etki bırakabilecek bir doğal afetin daha önce yaşandığını açıkçası tahmin etmiyorum. 13 milyonluk insan nüfusunun yerleşim düzenini sendeleten bu doğal afetin karşısında yapılan doğru-yanlış uygulamaları masa üzerine getirmek, tartışmak ve sonuç çıkarmak gerekir. Mesela acilen ilk etapta şehir bina dönüşümünün ivmelenmesi gerekiyor. Ülke sathında tüm binaların özellikle deprem fay hattı üzerinde bulunan yerleşkelerin gözden geçirilmesi, tetkik edilmesi hasar-onarım-yıkım çalışmaların yapılması ve bu doğrultuda gevşekliğe mahal vermeden yeniden inşa çalışmalarının depreme, korezyuma dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor.
Aslında bu kadar büyük bir çapta doğal afetin yaşanması bundan sonrası için devletin doğal afetlere karşı yapılanması hususunda yapması gereken işlerin çerçevesini çizmiş oldu. Daha büyük bir plan olarak en üst olumsuz durumları gözeten tatbikatlara hazırlıklı olmak için bir fikir vermiş oldu. Şu da görüldü ki doğal afetin tüm sıkıntıları yanında bunu fırsata çevirebilecek dezenformasyon çalışmalara karşı da bir çalışmanın olması gerekiyordu. Sosyal mecra içinde bu iki deprem için dolaşıma sunulan yalan haberlerin, toplumun ve sahada çalışan gönüllülerin yapmaları gerektiği çalışmalarını etkilemiştir. Menfi haberlere ve yeise düşüren yalan yanlış bakış açılarına karşı hazırlıksız olunduğu, bunlara karşı mücadelenin zayıf kalındığı görülmüş. Mesela bu duruma düşmemek için böylesine devasa bir afet karşısında bile devletin resmi kurumlarının ve aynı duyarlıkla kamuoyu görevi gören özel kanalların veya haber sitelerinin toplumu bilgilendirme bilinciyle şeffaf olması , haber akışında hiçbirşeyi gizlememesi gerektiği anlaşılmış.
Yalan haberlere karşı dikkatli olmamız gerekir. Hatta yaptırımı da olmalıdır. Çünkü, bunu şuradan anlayabiliyoruz;
Barajın yıkıldığını söyleyen topluma mal olmuş bir kişinin meşhur, olmanın şuurunu unutup daha dikkatli olması gerektiği yerde yalan haber üretip o bölgede çalışma yapan kurtarma ekiplerinin mücadelesini etkilemiştir. Belki de kurtarılması gereken bir kaç canın ölümüne sebep vermiştir. Bu yalan haber alanında kanunların, hukümlerin daha keskin olması gerektiğini bilelim. Deprem göstermiştir ki bu ve bunun gibi başka alanlarda ülkenin acilen komisyon çalışmaları başlatması gerekiyor. Deprem anında yapılması gerekenleri çok iyi yapan bir sistemden çıkıp en önemli aşaması olan depremden önce yapılması gerekenlere yoğunlaşmamız gerekiyor. Ülkede parası olan müteahit oluyor. Doktor yemini gibi jeoloji, inşaat mühendisleri yemin etmeleri gerekir. Bilinç taşımalılar. Yaptıkları projelerinin sağlam temeller üzerine oturtulması gerekir. İnşaat alanını görmeden sadece imza atıp yüklüce para alan bir mühendisin sorumluluk anlayışı yoktur. Parayı bulan inşaat yapmamalı. İnşaat firmaların sayısı azaltılmalı ve firmaların gücü yerinde olmalı. Tabii bütün bunları yaptık diyelim. Körelen, ihmal edilen *denetimin inşaattan sonra yapılması akıl tutulması. Esas itibariyle denetleme, bina yapım aşamasında bina sıvanıp boyanmadan önce yapılmalı idi. Yani bu çalışma depremden önce yapılması gerekenler alanına giriyor ki bu alanı uzun zaman boşlamış durumdayız. Umutsuz olmamalı. Bununla ilgili çalışmalar başlar niyetindeyiz. İşin takibinde olmak biz vatandaşların görevi olmaktadır. Bunu da hatırlatmış olalım. Çünkü takibi olmayan işlerin devamlılığı ve işlerliği olumsuz etkilenir.
Medya alanında yeni düzenlemeler beklenmektedir. Kişisel ve kurumsal sosyal ağlarda itibar suikastlerine takip gereklidir. Dernekler, vakıfların para akışları bilinmeli ne için alındığı nerelere kullanıldığının kaydı tutulmalıdır.