CHP kongresi tamamlandı. Kılıçdaroğlu açık ara yeniden genel başkan. Yani sonuç şu: Aynı hamam, aynı tas.
CHP Kılıçdaroğlu’na, Kılıçdaroğlu CHP’ye yakışıyor. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. CHP ana muhalefete yakışmıyor, Türkiye’ye yakışmıyor. Yani CHP cephesinde yeni bir durum yok. Mustafa Kemal yeniden dirilse gelse, Kılıçdaroğlu’nu genel başkan seçen ekip Mustafa Kemal’e mi, yoksa Demirtaş’a mı oy verir, bundan emin olmayan bir kesim de var bu partide. Ha! Bu arada dirilmesine gerek yok, zaten o yaşıyor. Haydar Baş’a göre gecelerini zikirle, gündüzleri de ordunun başında Afrin’de cephede geçiriyor!
Afrin’de akıllarında parti hazırlıyorlardı. Askerlerimizi tuzağa düşürecekler ve şenlik yapacaklardı. “Türkiye’yi yenilgiye uğrattık” diye akıllarında kampanya yapacaklardı. Tabi bunun iç siyasette de bir karşılığı olacaktı. Muhalefet boş durmayacaktı, FETÖ de destek verecekti bu kampanyaya.
Aslında ABD her türlü teknik destek makina, teçhizat ve malzeme desteği sağlamıştı.
Daha önce, Diyarbakır’da yaptıkları gibi bir hendek kazma işine girişeceklerini yazmıştım.
ABD’liler, beton bariyerler getirdiler PYD’lilerin savunma hattına, yaklaşım bölgelerini mayınladılar, gruplar arası giriş-çıkış, kaçışlar ve sığınak olarak, depo olarak bir sürü açık, kapalı, beton kanal kazdılar..
Aslında kendilerine göre “Afrin savaşı”nı kazansalardı, sıra Hatay’a gelecekti. Akdeniz’e açılacak Kürt koridoru için Lazkiye üzerinden rejim güçleri de destek verecekti..
İlk yenilgi Fırat Kalkanı ile geldi, ama Afrin hâlâ ellerinde idi. Rejim alttan Münbiç’le temas kurmalarına, gelip-gitmelerine engel olmuyordu.
Akıllarınca sona yaklaşmışlardı. 30.000 kişilik “Kuzey Ordusu” göreve hazırdı. Binlerce TIR silah, mühimmat, sağlık, gıda, barınma, iaşe, barınma ve kamuflaj malzemesi, hepsi bölgeye intikal ettirilmişti.
Evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Ankara’nın erken hareketi beklenmiyordu. Kış şartlarının hafiflemesi gerekiyordu. Ankara üzerinde içeriden ve dışarıda kurulacak baskılarla hükümetin eli-kolu bağlanacaktı. Ama olmadı işte. Afrin operasyonu başladı. Sınır hattı ve Afrin’e giden yollar, çevre köyler, dağlık bölge ve havaalanı daha ilk haftada kontrol altına alındı ve TSK, havadan ve karadan Münbiç’teki stratejik noktaları vurmaya başladı.
MİT, askeri istihbarat, bölgeden gelen bilgiler, uydu ve İHA’ların gözlemleri sonucu, Afrin ve çevresindeki LEGO Kuleler, kazılan hendekler ve tüneller, toplanma noktaları, harekât alanları, depo olarak kullanılan mekânlar belirlenmiş durumda. Mayınlı bölgeler de büyük ölçüde biliniyor. Bunlar bilinmeseydi, gerçekten büyük bir tehlike sözkonusu idi, ama aynı şey şimdi kendileri için sözkonusu. Bilinen hendekler, tüneller kendileri için bu bilgiler çerçevesinde mezara dönüşebilir. Yani kış şartlarında kazdıkları hendekleri kaçış - kurtuluş mekânları olarak düşündüler ama şartlar aleyhlerine dönünce kendi elleri ile kazdıkları kendi mezarlarına dönüşeceğe benziyor.
Gerilla savaşı taktikleri, düzenli ordular karşısında her zaman başarılı sonuçlar vermez. Özellikle Afrin gibi bir coğrafyada bu mümkün değil. Münbiç de öyle aslında. Kuşatıp bekleseniz bile, taciz atışları sonucu, stratejik noktaları vurunca, bir süre sonra hepsi teslim olmak zorunda.
Daha şimdiden açık kanallar su ve çamur deryasına dönmüş durumda. Beton tünellerde de sorunlar yaşıyorlar ve bugün o kanalları açık tutmak için gösterdikleri çabalar İHA’lar tarafından izleniyor.
Mayınlı alanlar da öyle.
Afrin harekatının ilk gününden beri, tesbit edilen silah ve mühimmat depoları tek tek vuruluyor..
Askerlerimiz Afrin’e girmek için acele etmiyorlar. Özellikle de sivil halkın zarar görmesini istemiyorlar. Şehre zarar vermek istemiyorlar. Bu arada; Afrin’den kaçmaya çalışan ya da çatışmalarda ele geçirilen militanlardan elde edilen bilgiler ışığında yeni taktikler geliştiriliyor..
Öyle anlaşılıyor ki, Afrin’e girilmeden Münbiç operasyonu başlayabilir.. Zaten daha şimdiden Münbiç’teki birliklerin stratejik noktalara kuvvet araç, silah, mühimmat sevkiyatının engellenmesi gerekiyor. Bu maksatla operasyonlar noktasal olarak yapılıyor..
Tabi istihbarat kaynakları da içerideki gelişmeleri, kendi aralarındaki haberleşmeleri izlemeye çalışıyor..
Afrin ve Münbiç’te büyük bir moral bozukluğu hakim.. ABD ve AB ülkelerine karşı öfkeliler.. Arkası arkasına aldıkları ağır darbeler sebebi ile paniklemiş durumdalar. Geri çekilmekten de korkuyorlar, ileri gitmekten de. Şimdilik HDP ve paralel STK’lar üzerinden savaş karşıtı kampanyalarla Türkiye’nin başlattığı operasyonun durdurulması yönünde bir destek arıyorlar. Ancak bu konuda da başarılı değiller.
İşin başında “hedefe bir adım kaldı” diye düşünürken, bugün “bu iş bitti, mahvolduk” noktasına savruldular. Dün dünde kaldı. Dün ABD’ye güveniyorlardı, bugün ABD’nin kendilerini sattığını düşünüyorlar. O silahlar ellerinde kaldı, ya da TSK’ya bağlı topçu birlikleri ve Hava Kuvvetleri tarafından tek tek yerleri tesbit edilip vuruluyor.. Ne ABD ve ne de PKK’nın evdeki hesapları çarşıya uymadı. Her iki taraf için de bu iş hüsran oldu.. Sadece silahlarını değil, hayalleri ile birlikte her iki taraf da onurlarını kaybetti. Suçüstü oldular. Onur savaşı verdiklerini sanırken, yaptıkları bir utanca dönüştü. Artık kendi içlerinde de tartışıyorlar. ABD, Batılı ülkeler, PKK’lılar, hepsi geldikleri noktayı tartışıyorlar. Düştükleri bu durumdan nasıl kurtulacaklarının, bu çukurdan nasıl çıkacaklarının hesabı ile meşgul kafaları..
Hadi PKK aşağılık bir örgüt, onlar kendi halklarına yalan söylediler. ABD koskoca bir ülke. Dünyanın en zengin ve askeri açıdan en güçlü ülkesi. Demokrasi ve özgürlükler ülkesi idi. Dünyaya örnek gösteriliyordu. Şu düştükleri duruma bakın.. Bir terör örgütü ile aynı seviyeye geriledi. Darbeciye darbeci, darbeye darbe diyemeyen, terör örgütleri ile iş tutmaya çalışan zavallı bir ülke.
Afrin’de sadece PKK’nın iç yüzü değil, ABD’nin ve batının gerçek yüzü de deşifre oldu. FETÖ gibi, batılıların kullandıkları ya da işbirliği yaptıkları örgütlerin de iç yüzü ortaya çıktı bu vesile ile.
Afrin’de sadece PYD değil, ABD de kaybetti. ABD’nin PYD logosu arkasına gizlemeye çalıştığı “Neo Christ Army / Yeni Haçlı ordusu” da deşifre oldu. DAEŞ’i kimlerin, niçin örgütlediği de ortaya çıktı. Suçüstü oldular.
Amerikan silahları ile bir tankımız vuruldu bu arada. 5 de şehidimiz var. PYD’nin kaybı ise 15 günde 1000’e yaklaştı. ABD ‘Münbiç’e girmeyin diyor’ ama Erdoğan ‘kararlıyız sonuna kadar gideceğiz’ diyor. Bekir Bozdağ’a göre, Münbiç’e de gireceğiz, Fırat’ın doğusuna da geçeceğiz. Anlayacağınız durmak yok, yola devam!
Bu oyun henüz bitmedi, devam ediyor. Bugünden yarına bitecek gibi de gözükmüyor. Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmalıyız. Selam ve dua ile..