BM Güvenlik Konseyi’nde “Guta’ya insani yardım gerekçesi ile ateşkes” ilan edildi, ama ABD bunu Türkiye’nin teröre karşı mücadelesine karşı kullanmaya kalktı ama sonuç ortada.. Zaten Suriye de bu kararı dinlemedi.. BM Güvenlik Konseyinin acziyetini belgeleyen yeni bir olay oldu bu “ateşkes” kararı.
Bu arada; Erdoğan’ın Cezayir, Moritanya, Mali ve Senegal’i kapsayan Afrika gezisi de önemli açıklamalara sahne oldu. Bir yandan yapılan ikili anlaşmalar ve verilen mesajlar son derece ödemli idi.
Hatırlarsanız Erdoğan, 24-27 Aralık’ta Sudan, Çad ve Tunus’u ziyaret etmişti. Erdoğan bu ziyaretinde Cezayir, Moritanya, Mali ve Senegal’i ziyaret etti.
24 Aralık 2017’de Erdoğan Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’a gerçekleştirdiği ziyaretlerin yanı sıra Sudan-Çad-Tunus’tan oluşan gezisiyle 2017’de 6 Afrika ülkesine gitmiş oldu. Bu ziyaretlerle Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı döneminde ziyaret ettiği Afrika ülkesi sayısı 22’ye ulaşacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl da 28 Şubat - 3 Mart tarihleri arasında Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine’ye resmi ziyaretlerde bulunmuştu. 16 yıl önce 12 Afrika ülkesinde büyükelçilik bulunduran Ankara, bu yıl içinde bu sayıyı 41’e çıkardı. 2003 yılında 3,5 milyar dolar olan dış ticaret hacmi ise 2017 sonu itibariyle 20 milyar dolara ulaştı.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı sırasında Afrika’da ziyaret etmiş olduğu ülke sayısı, son ziyareti ile birlikte 30’a çıktı. Afrika’nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesi Cezayir’e bu Erdoğan’ın 4. ziyareti oldu.
Erdoğan sadece Arap ülkelerine ya da Afrika’ya gitmiyor. ABD, AB ülkeleri, Asya, Afrika, Latin Amerika, dünyanın her yerine gidiyor. İslam ülkelerinde olduğu gibi 3. dünya ülkeleri bloğunda da Erdoğan büyük bir ilgi ile karşılanan bir lider. Erdoğan sadece İslam ülkeleri ve 3. dünya ülkeleri lideri değil, tüm dünyada söylem ve eylemleri ile dikkat çeken bir lider. Gittiği her yerde, bazı İslam ülkeleri, bazı batılı ülkeler ve onların peşine takılan İslam ülkeleri yöneticileri tarafından olmasa da, diğer ülkelerin yöneticileri ve hatta o ülkelerin halkları tarafından büyük ilgi, saygı ve coşkuyla karşılanıyor..
Afrin’de 40. günü geride bıraktık. PYD’nin Türkiye ile bağlantısı kesildi. Bundan sonra, birkaç kasabanın ardından Mart’ın ilk haftası sonunda rota Afrin olacak. Ancak şehir merkezindeki çatışmaların seyri konusunda farklı yorumlar yapılıyor.
Genel olarak sonuç belli. Sürecin nasıl gelişeceği ve sonucun ne kadar zaman alacağı belli değil.
43. günde 8 şehid, 13 yaralı TSK ve ÖSO’nun harekâtın başından beri en büyük kayıp olarak kayıtlara geçti. Ve asıl harekât Afrin sonrasında bekleniyor.
ABD’nin Münbiç’te PYD ile iç içe geçtiği biliniyor. ABD’nin DEAŞ’tan boşaltma bahanesi ile PYD’ye teslim edilen bölgelerde, radar ve dinleme, lojistik, eğitim, depo ve üs olarak kullanılan 20 askeri tesisi bulunuyor.
Afrin aslında Münbiç için yol, yön ve yöntem gösterecek.. Ve bu süreçte bir bakıma ABD’nin de tavrı test ediliyor. Amerikan yönetimi bugüne kadar bu konuda son derece çelişkili, gayriciddi, tutarsız bir tavır içinde oldu. Hâlâ da bu tavrını sürdürüyor.
ABD’nin PYD açıklamaları, FETÖ’cülerin Silivri’deki yargılama sırasındaki inkâr ve yalanları, Ankara’daki 28 Şubat davasında BÇG’lilerin üslupları ne kadar da birbirine benziyor. Al birini vur ötekine. Sanki aynı tornadan çıkmış gibi. “Görmedim, duymadım, bilmiyorum” diyorlar, başka bir şey söylemiyorlar sanki sadra şifa! FETÖ’cüler de, 28 Şubatçılar da neredeyse “Bu ülkede darbe girişimi mi oldu” diyecekler nerede ise. Hepsi “sütten çıkmış ak kaşık” bunların!?
Bunlar birer “tiyatro” ise, “Ergenekoncuları, Balyozcuları, BÇG’lilerle, FETÖ’cüleri aynı hücreye koyun yesinler birbirilerini”, ya da “bırakın hepsini, birbirlerini vursunlar” mı diyeceğiz!
Afrin olayı, aslında PYD’den daha büyük ve önemli gerçekleri barındırıyor. ABD’nin çirkin yüzünü, İsrail’in çirkin yüzünü, batının öteki yüzünü görüyor dünya. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan, Filistin, Mısır ve Yemen’de yaşananlar, Libya ve diğer ülkelerde yaşananlar batının çirkin yüzünü bütün çıplaklığı ile tüm dünyaya gösterdi. Bu çok büyük bir sonuç. Dünyanın gözünü açacak, şok etkisine sahip bir olay bu.
Afrin olayı bundan sonra dünyanın gözünü açmaya devam edecek..
Aslında TSK ve ÖSO’nun PYD’ye indirdiği her darbe aynı zamanda Pentagon’a düşüyor. Trump’ın başına düşüyor.. Teröriste vuruyorsunuz ABD’nin kaşı patlıyor. FETÖ’ye vuruyorsun Sam Amca’nın dudağı patlıyor.
Batılılar korku ve panik içindeler. “Tanrıyı kıyamete zorlama” çabasındalar. Kendileri ile ilgili kehanetleri uykularını kaçırıyor. Bu yorumculardan biri diyor ki, “Biz dünyanın en güçlü ve en zengin insanlarıyız. Bu yoksul halklar nasıl oluyor da bize kafa tutabiliyorlar. Bunu anlamak zor. Anlamakta zorlandığımız gerçek şu: Bunlar her gün biraz daha büyüyor, güçleniyor, biz geriliyoruz. Onların da cür’et ve cesaretleri artıyor. Bunun bir açıklaması olmalı. Tek açıklama şu: Galiba Tanrı böyle istiyor.”
Bunlar bu yılın ilk yarısında Papa’nın ölmesini bekliyorlar. Onlara göre Katolik kilisesinin sonu. Sırada Mesih’in dönüşü ve Deccal var. Ekonomik kriz, çevresel felaketler, küresel ısınma, terör ve savaş, her türlü olumsuzluk batıyı vuracak. Başları, İslam dünyası, Çin ve Rusya ile belada. ABD’de deprem korkusu yaşanıyor, siyasi kriz bekleniyor, bölünme endişesi yaşanıyor. Avrupa’da da kriz bekliyorlar. İtalya’da ekonomik kriz, Latin Amerika’da kargaşa, Vezüv’de patlama ve dünyayı 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine getirecek her türlü olumsuzluk.
Onların korkuları umutlarına baskın, bizimse umudumuz korkularımız.
“İstikbal inkılabatı içinde en gür seda, göreceksiniz İslam’ın sadası olacaktır.”
Selam ve dua ile.