Bu topraklarda “Türkiye” adını ilk kim, nerede kullandı?. “Ayyıldızı”nı ilk kim bayrak yaptı. İlk Cumhuriyet hangisi idi? “İlk Cumhurbaşkanımız” kimdi?
Anadolu’da katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olarak başkanlık rejimi ile yönetilen konfederatif bir Demokratik Cumhuriyetin varlığından haberiniz var mı?
Sahi bu konu niye ders olarak okutulmaz? Neden görmezden gelinir ki! CHP’nin yaptığı Cumhuriyet aşkı mı, yoksa başka bir şey mi?
Bir “İslam Cumhuriyeti” nasıl olur hiç düşündünüz mü? Anadolu’da din temelli bir Cumhuriyet. Bir okul sınıfını dolduracak sayıda insan gerçekleştirilen Sıvas ve Erzurum kongrelerinden söz edilirken bu konu neden görmezden gelinir..
Daha Türkiye Cumhuriyeti yokken oldu bunlar: Türkiye adı, Bayrağı, kuruşu, lirası.
Neden hep 24 Anayasasından söz ederiz de Kars İslam CumhuriyetiAnayasasından kimse söz etmez.. Adında “İslam” olduğu için mi yoksa?
Hatay da Cumhuriyetti aslında, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti (Kuruluş 12 Eylül 1913) diye bir Cumhuriyet daha vardı. İttihatçılar kurdu bu Cumhuriyeti. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Kars İslam Cumhuriyetinden 5, Türkiye Cumhuriyetinden 10 sene önce kuruldu.. Cumhuriyet fikri, bilinmeyen, toplumun yabancı olduğu bir şey değildi. İlk örnekler Laikfilan da değildi.
TBMM’nin açıldığı 29 Ekim 1923 Mustafa Kemal’in Cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku’nda, bugünü “en büyük bayram” olarak niteledi.
TBMM 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı ve Vahdeddin, ‘vatan haini’ ilan edildi. Vahdeddin Türkiye’yi terke mecbur bırakıldı. 9 ay sonra 24 Temmuz 1923’de İsviçre’nin Lozan şehrindeki Lozan Üniversitesi’nde, TBMM temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri, bugün hâlâ zafer mi, hezimet mi olduğu tartışılan Lozan Barış Antlaşması’nı imzaladı.. Genel kanaat Sevr ile ölümü gösterip, Lozan’la hastalığa bizimkileri razı etmişlerdi. Bugün hâlâ Lozan’ın “gizli maddeleri” tartışma konusudur. Ama Lozan sonrası mektup teatilerinin ardından, taraf devletlerin çoğu ile imtiyaz sözleşmeleri imzalanarak ülke batılı devletlerin iktisadi ve siyasi etki alanına girmiştir.. Lozan ile yeni bir devletin temelleri atılmış fakat devletin yönetim şekli o gün belirlenmemişti.
Cumhuriyet ilan edildi de, bu “tek parti”li bir Cumhuriyetti. Tek Parti de de “Tek adam” tek seçici idi. Adayların tümünü kendi belirliyordu. Nev-i şahsına münhasır bir Cumhuriyetti bu. Seçmen tek parti üyesi, adayları milli şef belirliyor. Seçim açık oy gizli sayımla. Sandık kurulu parti yöneticilerinden. Sandığın üzerinde parti bayrağı örtülü. Başında Jandarma bekliyor. Mecliste de işler Cumhuriyet ilanında olduğu gibi. Kanun teklifleri icabında gerekçesiz meclise getirilip, müzakeresiz bir şekilde oy birliği ile kabul ediliyor.. Tabii Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun bu arada.
29 Ekim 1923’te TBMM, 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanununda yaptığı bir değişiklikle, “devletin yönetim biçimini cumhuriyettir” ilkesini kabul etmişti. 1. Meclis milli bir meclisti. 2. Meclis 1.’nin tam tersi. Bu Meclis 11 Ağustos’ta ilk toplantısını yapmış ve 13 Ekim’de Ankara, başkent ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Cumhuriyetin ilanına ilişkin fikrini bir gece önce arkadaşlarına açıklamış ve bir gün sonra rejimin adı Cumhuriyet olmuş, Devletin adı “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olmuş ve Mustafa Kemal “Cumhurreisi” ilan edilmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile kutlanmıştır. Bir yıl sonra bugün şenliklerle kutlanırken 2 Şubat 1925’te, Hariciye Vekaleti’nin (Dışişleri Bakanlığı) 29 Ekim’in bayram olması teklifi önce Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan’da müzakerelerin sonunda. 19 Nisan’da teklif 628 sayılı ile kanunlaşmış ve 29 Ekim, 1925’ten itibaren ilanından 4 yıl sonra kutlanmaya başlamıştır.
Cumhuriyet ilanı, devletinin adının değiştirilmesine, Mustafa Kemal’in Cumhurreisi seçilmesi için bir gün yeterli olmuş, ancak bayram ilanı için 3 aylık bir çalışma gerekmiştir.
“Ebedi Milli Şef, Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri” 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da yemeğe çağırmış ve “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” demiş ve bu iş olmuştur..
Her ne kadar Cumhuriyetlerde ebedi milli şef ve “tek adam” olmasa da Cumhuriyetle birlikte bu da olmuştur. “Halk Fırkası” da artık zaman içinde “Cumhuriyet Halk Fırkası” olmuştur. Dikkat edilirse CHP/CHF “CumhuriyetÇİ Halk Partisi” değil, devletin tek ve ebedi iktidar aygıtı olarak, “Cumhuriyet Merkez Bankası”, “Cumhuriyet Savcısı” der gibi “Cumhuriyet Halk Partisi” olmuştur. Halk Fırkası 9 Eylül 1923 yılında Mustafa Kemal tarafından kuruldu. 1924’te “Cumhuriyet” sözcüğü eklendi ve CHF oldu. 1935’teki 4. Kurultay’da bugünkü “Cumhuriyet Halk Partisi” adını aldı.
Bazılarının sandığı gibi “Cumhur” “Halk” demek değildir. O zaman “Cumhuriyet” “Halkçılık” anlamına gelirdi. Halbuki Halkçılık ve Cumhuriyetçilik 6 ok’da ayrı ayrı ifade edilir.
“Cumhuriyet” kelimesi Arapça’dır ve tam olarak karşılığı “Res Publicas” da değildir. Cumhuriyet ve Demokrasi de aynı şey de değildir. Cumhuriyetin CHP’lilerin iddia ettiği gibi Laiklikle de bir bağı yoktur. Tek başına Cumhuriyet rejim olarak her zaman ve her yerde “fazilet” ve “erdem” anlamı da taşımaz. “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri” diye de bir Cumhuriyet vardı mesela. Saddam’ın da Cumhuriyeti vardı, Stalin’in de. Kuzey Kore de Cumhuriyetle yönetiliyor değil mi?
Bu konu burada bitmeyecek. Yarın da devam edelim. Bu vesile ile konfederatif, başkanlık rejimi ile yönetilen, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olan Kars İslam Cumhuriyetini bir hatırlatalım ve bu topraklardaki İlk Cumhurreisimiz Cihangirzade İbrahim beyi rahmetle analım.
Selâm ve dua ile.