Dün Hatay ve Eskişehir’le ilgili “gözlem”lerimizi aktardık... Bugün de; Diyarbakır, Niğde ve Antalya’dan gelen “haber”leri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce Diyarbakır...
Çünkü Diyarbakır’dan, “dumanı üstünde, taptaze haberler” var.
Malûm olduğu üzre;
Önceki gün, Dicle Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Ziya Gökalp Yurt Müdürlüğü’nün bayanlar tuvaletine bir “ses bombası” atıldı ve Derya Dursun adlı üniversite öğrencisi yaralandı.
Daha önce de;
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, “İmam-Hatip öğrencileri”nin kaldığı yurda “molotof” atılmış ve öğrenciler cayır cayır yakılmak istenmişti!..
Peki kim ve neden yapıyor bunu?..
Elbette “PKK’lı teröristler”
“İHL yurdu”na saldırıyorlar ki;
Çocuklar “Müslüman” yetişmesin!..
“Üniversite yurdu”na saldırıyorlar ki;
Gençler “cahil” kalsın da, onları kandırıp, “dağa göndermek” kolay olsun!..
ERDOĞAN’A DİYARBAKIR UYARISI!
Yalnız, önceki gün atılan “ses bombası”nın özel bir anlamı var... Öyle anlaşılıyor ki, PKK, özellikle “bugün” için “ses getirecek” bir eyleme hazırlanıyor...
Şimdiden Diyarbakır halkına “ses”leniyorlar ki; “korksunlar” ve “Erdoğan’ın bugünkü Diyarbakır mitingi”ne katılmasınlar!..
Zaten, bunun için;
Her gece “ev”leri basıyorlar; “esnaf”a tehdit yağdırıp; hem “AK Parti’ye oy vermemeleri” ve hem de “AK Parti mitingine katılmamaları” konusunda milleti “tehdit” ediyorlar!..
Oysa; dün, “CHP’nin Diyarbakır mitingi”ne katıldılar, “kepenkleri açık tutarak” CHP’ye destek verdiler!..
Aldığım son bilgilere göre;
BDP İl Başkanlığı’nda önceki gün “olağanüstü bir toplantı” yapılmış, “radikal kararlar” alınmış!..
Kararlardan bazıları şunlar:
¥ “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a geldiğinde çöpler toplanmayacak!..
¥ Çöp konteynerleri dahil, birçok noktada molotoflar patlatılacak!
¥ Kepenkler kapatılacak!
¥ Polis araçları taşlanacak.”
Bu bilgileri veren okurlarım; Başbakan Tayyip Erdoğan ve ekibine “uyarı”larda bulunuyorlar...
“Aman” diyorlar; “Alt ve üst geçitlerden geçerken dikkatli olsunlar!”
Bir uyarıları da AK Parti Teşkilatı’na;
Bazı BDP’liler, kendilerini “AK Parti sempatizanı” gibi gösterip, “sandık müşahidi” olarak yazdırıyorlarmış!..
Heyy teşkilat, uyuma!..
AK PARTİLİ ADAYLAR NEREDE?
BDP’liler; bu tür “sindirme” ve “tezgâh”larla da yetinmiyormuş!.. Bir yandan da, harıl harıl çalışıyorlarmış!..
Meselâ “ev”lere gidiyorlar, “esnafı ziyaret” ediyorlarmış!..
“Ziyaret” dediğime bakmayın;
Elbette, “baskı ve tehdit!”
Eskiden, sadece “üs” olarak kullandıkları Bağlar’da etkinlermiş ama şimdi “Diyarbakır’ın geneli”nde baskı uyguluyorlar, “seçim büroları”nın civarında güpegündüz “havaî fişekler” atıyorlarmış!..
Peki, “AK Parti milletvekili adayları” ne yapıyor?.. “Galip Ensarioğlu köylerde dolaşıyor, Mehdi Eker’i de arasıra görüyoruz ama...” deyip, ekliyorlar:
“Diğer adayları pek ortalıkta göremiyoruz!..”
Peki, “korkuyorlar” mı?..
“Onlar korkuyorsa” diyorlar; “Bizler ne yapalım?.. Ham, madem korkacaklardı, bu işe niye soyundular?.. Başbakan Tayyip Erdoğan; değil elini, yüreğini taşın altına koymuşken, onlar niye korkuyor?”
Uzun lâfın kısası;
BDP’li adayların seçim büroları; “halay”ların çekildiği, “havai fişek”lerin atıldığı bir “düğün evi” görünümündeyken, AK Partili adayların büroları, “cenaze evi”nden farksızmış!..
“Olgu” nedir bilmem!..
Ama vatandaşın “algı”sı bu!..
Okurlarım, bana bu “hava”yı aktardıktan sonra, düşünmeye başladım;
“Seçime mi gidiyoruz,
Yoksa savaşa mı?”
BDP’lilerin, “PKK destekli baskı ve tehdit”lerine bakılırsa, galiba Diyarbakır’da “ölüm-kalım savaşı” var!..
Çünkü BDP’liler, Diyarbakır’ı bir “kale” olarak görüyorlar ve “Diyarbakır’ı kaybederler” ise; “Türkiye’den silineceklerini” düşünüyorlar!..
Bunun için de;
“Baskı, tehdit, yıldırma, korku ve sindirme” gibi, her yolu deneyip, “savaşı kazanmaya” çalışıyorlar!..
İyi de, hani “barış” isteği nerede, hani “demokratik talepler” nerede?..
Bu, ne biçim “Barış” partisi?..
“Demokrasi”, bunun neresinde?..
NİĞDE’DE AK PARTİ 3’TE 3!
Diyarbakır’da olan-biteni aktardıktan sonra, gelelim Niğde’ye...
Niğde’deki “seçim atmosferi”ni öğrenmek için, her zaman Dursun Suna’ya kulak vermişimdir.
Çünkü Dursun Suna, bizim Niğde’deki “gözümüz ve kulağımız”dır...
“Niğde muhabirimiz” olmasının ötesinde, bir “kardeşimiz”dir!..
Niğde’yi avucunun içi gibi bilir...
Hatta, Niğde’nin aldığı “nefes”ten bile haberi vardır.
“2007 seçimleri”nden önce, Dursun’a sormuştum, “Durum ne olur?” diye...
“2002’deki tablo devam eder gibi görünüyor” demişti... Yani, “3 milletvekilliği’nden 2’si AK Parti’ye, 1’i de CHP’ye veya MHP’ye gidebilir!”
Öyle de olmuştu: 2 AK Parti, 1 MHP!..
Peki, 12 Haziran’da ne olur?..
Dursun, şimdiden sonucu veriyor;
“AK Parti 3-0”
Niğde’de CHP’nin durumu, “2007’den daha kötü”ymüş... Çünkü, 1994’te Belediye Başkanlığı yapan Ahmet Oğuz Özmen, birinci sıradan değil, “2. sıra”dan aday gösterilmiş...
“1. sıra”dan gösterilen Doğan Şafak, partililer tarafından sevilmediği için; “Ne halin varsa, gör!” dercesine “yalnız” bırakılmış!.. Ve ayrıca, adaylar arasında da “gerginlik” yaşanıyormuş!..
Geçenlerde Niğde’ye gelen Kemal Kılıçdaroğlu da “hezimet havası”nı değiştirememiş!..
8 Mayıs’ta geldiği Niğde’de halka şöyle seslenmiş Kılıçdaroğlu;
“Çiftçinin elektrik borçlarını tümüyle silip, sıfırlayacağım!.. Benim adım Kemal; mazotu da 1.5 liraya indireceğim!”
Çiftçi de demiş ki;
“Bu adam Niğde’yi hiç tanımıyor!.. Biz patateslerimizi değeri üzerinden sattık ve devlete olan elektrik borçlarımızı zaten ödedik... İlk defa; son 3-5 yıldır ürünümüz para etmeye, yüzümüz gülmeye başladı... Benim ürünüm ambarda çürümedi... Ben kazandım, devlet de kazandı.”
Bizim Dursun; “CHP, Niğde’de havasını alır” diyor ve ekliyor; “MHP’de de sıkıntılar yaşanıyor.”
Peki, “MHP’nin sıkıntısı” ne?..
Şu andaki milletvekili Mümin İnan’ın yeniden aday gösterilmemesi!..
Partiye bir “kırgınlık” ve hatta “küskünlük” hakim... Dolayısıyla, MHP, 12 Haziran’a “zayıf” gidiyor!..
AK Parti’de ise, birinci ve ikinci sıradaki Alpaslan Kavaklıoğlu ve Ömer Selvi’den çok daha fazla ilgi gören “Erdoğan Özegen faktörü” var...
Erdoğan Özegen’in, “sevilen ve sürükleyici bir kişiliği” var ki; Niğde halkı, onu da Meclis’e gönderebilmek için AK Parti’ye oy verecek...
“Eğer kötü bir sürpriz olmazsa” diyor Dursun Suna; “AK Parti, Niğde’de 3’te 3 yapar!..”
Yine aynı şeyi söyleyeceğim;
Belki “olgu” başkadır...
Ama Dursun’un “algı”sı böyle...
Dursun da, “halkın sesi”dir!..
Biraz çalış be başkan!..
AKAYDIN’DA VAAT ÇOK, İCRAAT YOK!
Şimdi de Niğde’den, “sahil”e uzanıp, Antalya’ya bir bakalım!..
Antalya’nın özü ve özeti şu:
“Elimiz kırılaydı da, CHP’li Başkan Mustafa Akaydın’a oy vermeseydik... Öfkeyle kalkanın zararla oturması gibi, biz de Menderes Türel’e öfkelenip, Mustafa Akaydın’ı seçtik!.. Seçmez olaydık!”
Adamda “vaat” çok!..
Ama, hiçbir “icraat” yok!..
Akaydın, seçimler öncesinde kocaman kocaman “afiş”ler astırtıp, “mega projeler” vaat etmiş!..
O kadar “uçmuş” ki; Antalya’yı “üniversite kenti” yapmayı bile vaat etmiş!..
“Hoca” ya, “profesör” ya;
“Yaparsa Hoca yapar” demiş!..
Gelin görün ki; bir güzel aldatmış halkı... Antalya halkı; “Üniversiteyi belediye değil, hükümet yapar” diye düşünememiş o zaman!..
SÜT İNEKTE... İNEK DAĞDA!
Sonra ne demiş Akaydın;
“Her çocuk, güne süt içerek başlayacak!”
Peki, “süt” nerede?..
İnekte!.. İnek nerede?.. Dağa kaçtı!..
Dağ nerede?.. Yandı, bitti, kül oldu!..
Akaydın; “inekler dağa kaçtığından” olsa gerek, günde “sadece 500 çocuğa” süt verebiliyormuş, “iki okul”un öğrencilerine de “poğaça ve meyve suyu” dağıtıyormuş!..
Eee, hani; “Antalyalı bütün çocuklar güne süt içerek başlayacak”tı?..
Dedik ya;
“İnekler dağa kaçtı!..”
Dağ da, yandı, bitti, kül oldu!..”
Akaydın, “Aksu, Kepez ve Döşemealtı”nı da “cazibe merkezi” haline getirmeye söz vermiş...
Ama, Kepez’e elini bile sürmemiş!..
Çünkü efendim, Kepez, “AK Partili Belediye”nin elinde imiş...
Hani, bir “hizmet” götürürse, “AK Partili Belediye yaptı sanılmasın” diye!..
Böylesine “partizan” bir adam!..
Antalya’yı, “Emekli kenti” yapacağını da söylemiş Akaydın... Ama Antalya; “emekli kenti” değil, adeta “emekleyen bir kent” haline gelmiş!..
Çünkü, ne “alt yapı” var, ne de “yol!”
Adam, o kadar “vefasız” ki;
“Antalya” denildiğinde ilk akla gelen Deniz Baykal’ın adını, bir sokağa vermeyi bile çok görmüş!..
CHP’YE AKAYDIN CEZASI!
CHP, Antalya’da hayli sorunlu!..
Mustafa Akaydın, elbette en baş sorun... Ama, “turizm kenti” Antalya’da, bir “turizmci aday” gösterilmemesi, turizmcileri küstürmüş!.. “Turizm sektörü”nde çalışan “145-150 bin Antalyalı” var ama, “turizmci aday” yok!..
Ama, asıl sorun, Akaydın!..
Hiçbir “proje”sini hayata geçirememiş, hiçbir “hizmet” vermiyormuş...
“Niye?” diye soulduğunda da, “Paramız yok!.. Belediye’yi borçla devraldık” diye savunuyormuş kendisini!..
“Peki” diyormuş Antalyalı; “Paran yok anladık da, bir hoşgörün de mi yok?.. Cumhuriyet Meydanı’nda simit satan çocuğu azarlarken, onun ekmek parası peşinde koştuğunu niye düşünmedin, niye hoşgörü göstermedin o çocuğa?.. O çocuk, simit satarak para kazanıyor!.. Sen de çalış, sen de para kazan!..”
Sizin anlayacağınız;
2009 mahalli seçimlerinde, “tramvay hattı”nın yanlış güzergâhı sebebiyle Belediye Başkanı Menderes Türel’i cezalandıran Antalya halkı, 12 Haziran’da da, “Akaydın’ın beceriksizliği” yüzünden CHP’yi cezalandırabilir!..
Bu da, elbette AK Parti’ye yarar... Dolayısıyla; Vecdi Gönül’ün, Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Menderes Türel’in, Sadık Badak ve Hüseyin Samani’nin Meclis’e gelmesine kesin gözüyle bakılabilir!..
Bakarsınız, Erdoğan Eriç de gelebilir...
Bugünlük de bu kadar...
Kendi yörelerindeki “seçim atmosferi”ni bildiren “okurlarım”a, “Akit temsilcisi ve muhabirleri”ne teşekkür ediyorum.
Gördüğünüz gibi, her taraf seçim kokuyor... Ama Güneydoğu halkı korkuyor!..
BDP, aklını başına almalıdır!..
Ergenekon ve ittifak!
Hani, diyorlardı ya; “Ergenekon denilen bu örgüt, nasıl bir örgüttür ki; içinde birbirleriyle ilgisiz insanlar var!.. Aralarında doktor var, profesör var!.. Hiç; generallerle sendikacılar bir olup, örgüt kurarlar mı?.. Bu nasıl örgüttür ki; gazeteciler, avukatlar ve bilim adamları aynı sepete konulmuş, bir örgüt icat edilmiş!”
Bu söylemlere, ilk bakışta “doğru” diyebilirsiniz!..
Öyle ya; “birbirlerine benzemez” insanlar, nasıl “örgüt” kurarlar, nasıl aynı çatı altında toplanırlar?!?..
Cevabı çok basit!.. Hele söyleyin bana; PKK, “terörist bir örgüt” değil mi?.. BDP, “Kürtçülük” dâvâsı güden bir parti değil mi?.. MHP’nin, “Türkçü” bir parti olmadığını kim iddia edebilir?..
Peki, CHP, “Atatürkçü, laik ve ulusalcı” bir parti değil mi?..
O halde; bu “örgüt”ler ve “parti”ler nasıl “ittifak” kurabiliyor, nasıl “AK Parti karşıtı bir koalisyon” oluşturabiliyor?..
Hele, Kılıçdaroğlu’nun Hakkari ve dünkü Diyarbakır mitinglerine bakın!.. “AK Parti mitingleri”nde “kepenk kapatan” BDP’liler; CHP mitinginde hem kepenk açıyor, hem de mitinge katılıp, “CHP’ye destek” veriyor... O mitinglerde “Türk bayrağı” açmayıp, “PKK bayrakları” sallıyorlar!.. İşin garibi, MHP’nin de gıkı çıkmıyor!..
Söyleyin hele; “CHP, MHP ve BDP” gibi partilerin; “birbirlerine benzemedikleri” halde “AK Parti’ye karşı ittifak” kurabildikleri bir ülkede, birbirlerine benzemeyen insanlar “Ergenekon”da birleşemez mi?..
“İttifak” kurulabiliyorsa, pekalâ “Ergenekon” da kurulabilir!