Kasaba takımı Akhisar Belediye bizi yenerek bundan 1,5 sene önce süper lige merhaba demişti.
O gün den sonra bizim adımıza köprünün altından çok sular aksa da, anlaşılan o ki köftesi ve zeytini ile meşhur olan Manisa temsilcisi başarının anahtarını Hamza Hamzaoğlu’nda bulmuş, şifre olarak ta “İstikrar” faktörünü sarılmıştı.
Bize gelmeden Kasaba takımı ile devam edeyim..
Üç otopark, 3’de halı sahadan gelen paralarla süper lige yükselen ve bu devler arenasında Milyon Dolarlık takımlara kendi oyun anlayışını kabul ettirerek futbol severlerin takdirini alan Hamzaoğlu’nun ekibi, dün akşam da Rize’de aynı oyun anlayışından “Peş” vermediler.
Kendi saha ve taraftarının önünde Rıza hocanın maç öncesi deyiminde olduğu gibi “Viraj” maçında atmacanın otobüsü Akhisar karşısında “şarampole” uçmadıysa Çalımbay, “yatsın kalksın” kalecisi Serkan Kırıntılıya dua etsin.
Eskişehir maçının kötüsü Serkan, dün akşam takımı adına sahanın en iyisi idi. Bir kaleci daha ne yapsın? Serkan sayesinde 1 puanı aldık, var mı aksini inkar eden ? Serkan olmasa bu maç sonunda sonuç bizim adımıza hezimet olurdu…
Atmaca, karşılaşmaya hızlı başlayan ekip olsada, maçın ilerleyen dakikalarında konuk takım özellikle orta sahada Bilal ve Merter’in yüksek mücadele gücünün yanında ileride Kenan, Bruno ve Niasse üçlüsü tehlikesi altında kendi adımıza “Ya sabır” çekerek evimizde buna da şükür diyerek bir puan aldık.
İlk devre yaşanan iki şansız sakatlık mutlaka taktik ve oyun anlayışımızı sekteye uğrattı. Ama şu da bir gerçek ki bu takımın motor gücü bu kadar. Daha fazla zorlamanın bir anlamı yok. Özellikle direk santrafor bölgesi vuruculukla alakası olmayan isimlerden ibaret. Ha Depetirs, ha Uche Kalu..İkisini topla değil Mantar tabancasını, oyuncak su tabancası bile etmez.
Sercan’ın sakatlığı sonrası oyuna giren C.Ahmet sağ kanatta çok iyi akıp , gitse de sorun şu ki bu futbolcumuzun kestiği her bel üstü orta rakip takım kalecisi dahil Sanko ve Uğur için bu topları karşılamak çocuk oyuncağı ile oynamakla eş değerdi.
Bu tip havadan kuş uçurtmayan defansa karşı, yerden oynamak gerekirdi. Ayağa , derinlemesine paslarla. Adam eksilterek , santraforun duvar olarak. Tevfik eski gücünde değil, Hurşut tribünde , sahada olan Ludovic her maçta olduğu gibi son yarım saatte “kaçak güreşin” kitabını yazmaya devam etti.
Ali Adnan’ı bir de sol önde görelim diyenler gördüler, görecekleri kadar. Iraklı Milli oyuncu serbest vuruş atışlarında taraftarında gazını alarak “çakmağı” her fırsatta kendi çaktı ama, sorun şu ki bu futbolcunun da “gazı” kaçmış.
Oyun olarak dün akşam topa hükmeden takım biz olsakta, rakip ani kontralarla bizi bir çok pozisyonda çok kötü yakaladı. İnsanın içini acıtan şey,her serbest atış sonrası veya korner atışı sonrası bu kontraları yememiz oldu. Her maçta kalecimiz Serkan bu kadar iyi, rakip takım forveti bu kadar beceriksiz olmaz.
Rıza hocanın da eli, kolu bağlı. Bu saatten sonra ilk devreyi kalan oyuncularla tamamlayacağız. Oturup karalar bağlamayı ve ya çakıl taşı saymanın bir anlamı yok. Oynanacak olan 7 maçta bu oyuncular, bu kadar yoklukta kendilerine sunulan bu forma şansını çok iyi kullanmaları gerek. Aksi takdirde devre arası bir çoğunun “Bohçasını, yatağını, yorganı nı” toplayıp gidecek. Karar sizin ey aylardır forma şansı bekleyip, bir türlü hazır olamayan AS görünümlü , sinek ikiler! Rize’den başka bu ligde hiçbir takım size “üç kuruşu beş köfte” vermez, bilesiniz.