Askerliğin bedeli CANDIR

Nergis KURU

Konuşmak sanat bence; yazmak da öyle..

Hele Türkiye gibi şiddetin zirveleştiği; bir sözün, atılan bir küfrün, bir hareketin sözcüklerin yerini aldığı; yetmedi yumrukların devreye girdiği bir ülkede yazmak, tam manasıyla insan üstü kabiliyet gerektiriyor..

Öyle yazmalısın ki, yordamsızlar yontulmalı, laf anlamazlar yola gelmeli.. Öyle yazmalısın ki öfkesinden gözü dönmüşün dilindeki ateş sönmeli; kelimelerine yüklediğin anlam kalbe değmeli.. Aksi takdirde yazdıkların histen yoksun cümleler yığını, yazdıkların sanki kelimeler çöplüğü..

Geçtiğimiz hafta ne yaptıysam yazamadım; Peygamber Efendimiz’in (S.A.V) dünyaya teşriflerinin kutlandığı Kutlu Doğum Haftası'nda, öfkenin şiddetin ve intikam hissinin insana neler yaptırabileceğine hep birlikte şahit olduk.. Şehitlerimize vefayı yumruk atmak olarak gören kör bir zihin “Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Bu yumruk Türk milletinin yumruğudur” diyerek kendince bizler adına takdirlik iş yapmıştı..

Yapmıştı da, yıllarca sözde haklarını aramak için dağa çıkan PKK’yı cani olmakla kınayan bizlerin, gözümüz döndüğünde nasıl canileşebileceğini bizlere göstermişti..

Utandım!
Tam da Kutlu Doğum Haftası’nda Şevkat ve merhamet abidesi Peygamberimize layık bir ümmet olamadığımıza bir kez daha yandım..

O ki İslam’ı anlatmak için gittiğinde Taif’e, çocukların ve şehir halkının saldırısına uğramıştı da, bırakın mukabelede bulunmayı dilinden tek bir kötü söz dökülmemişti… O ki, mübarek yüzüne taşlar fırlatanlar için Cibril-i Emin yeryüzüne inerek, ''Emret ya Rasulullah, onların altını üstüne getireyim'' dediğinde, ''Hayır, Onlar bilmiyorlar, Bilselerdi böyle yapmazlardı '' diyerek bu teklifi reddetmişti..
Evet!
Hala onu yeterince anlayamamış olmak, Kur’an’ın hayatlaştığı hayatını layıkıyla model alamamakla iki büklümüz..

BEDELLİ ASKERLİK


İçimden söylüyorum: Bedelli askerlik!
Sonra gözlerimi kapatarak söylüyorum: Bedelli askerlik!
Sonra yüksek sesle söylüyorum: Bedelli askerlik!

Nasıl söylersen söyle ne kadar korkunç, ne kadar haksızlık kokan bir ifade ve ne kadar sinsi bir planın en kısa söyleniş biçimi olduğu gerçeği değişmiyor.. Vatan için ölmeye değer biçmek, vatana hizmete değer koymak! Ne kadar ürkütücü!

Peki soruyorum?
Ödenecek hangi para, bir annenin koklamaya kıyamadığı gencecik evladının soğuk kış gecelerinde tuttuğu tek bir nöbete denk olabilir? Ödenecek ne kadar meblağ bir şehit anasının “Paramız olsaydı oğlum ölmezdi” sorusuna cevap olabilir? Ya da ödenecek kaç TL sıcacık yataklarımızda güvenle uyuduğumuz tek bir geceyi satın almaya yetebilir?

Uğur Dündar Hafta içi sunduğu ana haberde “ Eğer bu para şehit ailelerine yardım için kullanılacaksa; eğer bu para gazi maaşlarına eklenecekse bedelli askerlik yasası çıkarılabilir.” diye bir laf etmişti.. Okunduğunda akla yatkın gibi dursa da küllen hatalı bir söylem..

Çünkü canın bedeli olmaz; vatana hizmetin hiç olmaz..

Yani parası olan askerlik yapmamak gibi bir doğal hakka bir anda sahip olacak! Ne kadar rencide edici…

Sayın Uğur Dündar’ın tamamen iyi niyetli söylemine katılmamakla birlikte, benim konuyla ilgili AK Parti iktidarına önerim şudur:

Madem böyle bir teklifin dillendirilmesine müsaade etmekle ekonomimizin içler acısı halini açıkça itiraf ettiniz; size daha erdemli bir teklifim var. Madem ekonomi dar boğazda herkes elini taşın altına koysun... Bizim için, yarınlarımız için verdiğimiz  100’lerce şehidimizin kemiklerini sızlatmamak için herkes üzerine düşeni yapsın..

Başta Başbakanımız olmak üzere, milletvekillerimiz, parası askerlikten kaçmaya yetecek kadar çok olanlar, memurlarımız, işçilerimiz, öğrencilerimiz ve hatta dilencilerimiz.. Yetimlerimiz, mutfak harçlığı biriktiren anneler, öğretmenler, avukatlar herkes ama herkes elini taşın altına koysun.. Adil bir paylaşım olsun.. Herkes gücünün yetiği oranda ekonomiye katkı sağlamak için, yani ülkesi için parasını koysun ortaya.. Elbette biliyoruz ki bir ülkenin ekonomisi ne kadar güçlüyse o kadar güvenli, o kadar başı dik, o kadar sözü dinlenir bir durumdadır..

İşte çözüm! Bu ülkeye can fedaysa mal da feda edilsin..

Daha netleştirelim mesela! Başbakanımız maaşının tamamını verse ve halkının vefa duygusunu depreştirse, herkes hayırda yarışır gibi yarışsa bu ülke için.. Sonra milletvekillerimiz maaşlarının yarısını verse, hatırı sayılır zenginlerimiz bu ülke için coşsa ve hatırı sayılır bağışta bulunsalar.. Borçlarımızın tamamından olmasa bile, büyük bir kısmından kurtulsak..
Nasıl olur?
Hııı???
Çok değil sadece bir ay..

Ama kimse askerlikten kaçmasa..

Çünkü askerliğin bedeli candır..

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.