Türkiye’deki herhangi bir erkek, askerde erlerin dövüldüğünü duyduğunda şaşırır mı?
Şaşırmaz.
Subayların erleri dövdüğünü bilmeyen kimse var mıdır?
Yoktur.
Peki, bu olay gazetelere haber olur mu?
Hayır.
Olmaz, çünkü bu ülkedeki herkes askerlerin dayak yemesini hayatın “doğal” bir parçası gibi görmüş, öyle kabul etmiştir.
Hatta neredeyse bunu övünerek anlatan insanlar vardır, “Sonra yüzbaşım, bana bir çaktı, kepim kafamdan uçtu” diye “güzel hatıralarını” nakleden epeyce adama rastlarsınız.
Dayak yemenin, hırpalanmanın, aşağılanmanın böylesine “doğal” karşılanması, bu ülkede yaşayan herkesin kafadan çatlak olmasından değil elbette, “devlet tarafından aşağılanmanın” hiç sorgulanmadan kabul görmesi gerektiğini öğreten eğitim sisteminden ve bunu kanunlarla pekiştiren hukuk düzeninden.
Hiç unutmayın ki bu ülkede “askerlikten soğutmak” diye dünyanın en acayip yasa maddelerinden biri var.
Ve siz, “Askerleri dövüyorlar” dediğinizde, sizi de bu maddeden yakalayıp içeri atarak, bir temiz sopa da size çekebilirler.
Biz şimdi şimdi “hasta” olduğumuzu fark etmeye başlıyoruz, “askerî vesayet” denen “ucube” hayatımızdan çekildikçe, altında saklı olan gerçekler de ortaya çıkıyor.
O gerçekleri gördükçe zihniyet de değişiyor.
Sadece sivillerin değil askerlerin de zihniyeti değişiyor, onların içinde de askerliği sorgusuz sualsiz bir vahşet olmaktan çıkartmayı amaçlayan insanlar var, askerliği “saygıdeğer” kılmak görevinin öncelikle askerlere ait olduğunu bilen insanlar bunlar.