Cumhurbaşkanımız 17 Aralık sonrasında FETÖ yapılanmasına ilişkin yerinde bir kategorik tanımlama yapmış; “altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet…”
15 Temmuz’dan bu güne dek yılan çıyan gibi her kola sızmış sinsi bu terör örgütüne yönelik tedbir ve ceza maksatlı çeşitli operasyonlar gündemimizdedir.
Kamuoyunun arzusu hainlerin tamamının temizlenmesi ve cezalandırılmasından yanadır. Hatta doğrudan teşebbüs içerisinde olanlar için idam talebinde bulunmaktadır. Yaşanan 15 Temmuz kâbusundan sonra, ödenen bedellerden sonra bu talep halkı ve yerinde bir taleptir. Bu çerçevede işin ticaret ve ihanet kategorisinde olanlara dair operasyonlar kamu vicdanını memnun etmektedir.
Fakat kamu vicdanı FETÖ yapılanmasını çökertmeye ilişkin bazı durumları anlamakta ve anlamlandırmakta zorlanıyor. Bazı etkin kişilerin kayırıldığı, bazı masum kişilerin de mağdur edildiği yönünde hâkim görüş mevcut.
Kamuoyu FETÖ yapılanmasının ticaret ve ihanet kategorisinde olanların hiçbir kayırma, ayırma, istisna gözetmeksizin cezalandırılmasından yanadır. Aynı şekilde FETÖ ile organik bağı bulunmayan, militanı olmayan kişilerin basit gerekçelerle ciddi bedeller ödetilmesine de karşıdır.
FETÖ’nün ibadet kategorisinde olanlara ilişkin Cumhurbaşkanımız 17 Aralık sonrasında defalarca seslenmiş, “İhanet ve ticaret kategorisinde olanlara değil, ibadet kategorisinde olan aldanmışlara sesleniyorum” demiş. Ancak bütün bu ikazlara rağmen örgüte mensubiyetten vazgeçmeyen efsunlanmış zihinlere yönelik açığa alma ya da ihraç kararları da anlaşılabilir. Kolay bir iş değil, çünkü bu yapı kriptolu, takiyeci, sinsi ve hain temelli bir yapı. Fakat bunların içerisinde dahi 15 Temmuz’u asla tasvip etmeyen, vatan ve millet duygusu öncelikli olan kişilerin varlığı da muhtemeldir. Bu vesileyle ibadet kısmında olup örgütle organik bağı bulunmayan kişilere yönelik alan araştırması, süreli takip ve istihbarat çalışması gibi biraz daha detaycı olmakta fayda var.
Bütün bunların dışında üç kategorinin (ihanet, ticaret, ibadet) içinde olmayan ama hasbelkader bir FETÖ kuruluşu ile etkileşim içerisinde bulunmuş, alışveriş yapmış, selam vermiş kişilere yönelik hızlı ve toptancı kararlar verilmesi meseleyi sulandıracak mahiyet taşır. İftira ve yaftalamanın ötesinde bu kişilerin toplumdan tecrit edilme riski var.
Kamuoyu böylesi bir toptancı yaklaşım karşısında tedirgindir, kuşkuludur. Mevcut halde en tepedeki hain ile kıyısından geçen bir vatandaş aynı tanımlamanın içinde eriyor.
Kamu temizliği neticesinde açığa alınan ya da ihraç edilen kişiler mağduriyetlerini arz edecek bir merci bulamamaktadırlar. Çevrelerindeki kişiler acaba ben de töhmet altında kalır mıyım, endişesi ile selamlarını dahi esirger durumdadırlar. Eğer gerçekten masum biri böylesi bir mağduriyete düşürülüyorsa bu çok ağır bir vebal olur.
Cumhurbaşkanımız da Çin dönüşünde bu konuya parmak basmış. “At izi it izine karışmış durumda” demiştir. Elbette ki bu hain terör örgütü tüm hücrelerine varıncaya kadar çökertilmeli ve temizlenmeli. Fakat ıskalamadan, es geçmeden tam isabetle olmalı bütün bunlar.
Peki neler yapılmalı…
Âcizane kanaatim, kamu temizliğinde sistematik kategoriler oluşturulmalı… Mesela üst ve orta katmanda olanlar ayrı bir kategori, alt kategoride olanlar başka bir kategori… Örgütün katmanlarında ve organik yapısında olmayıp kısmi temas halinde olanlar bir başka kategori.
Ve bu kategorilere yönelik tedbir, ceza ve temyiz durumları da hakkaniyete ve vicdana uygun olarak tasnif edilmeli. Mesela üst ve orta katmanlarda bulunanlara ağır ceza, alt katmanda olanlara yönelik ise organik ilintilerine göre ihraç ya da açığa alma. Katmanların dışında olan ama şüphe taşıyanlar için ise sadece tedbir uygulanmalı… Gri memurluk makuldü mesela.
Bütün bu çalışmaları takip edip denetleyecek çeşitli kurullar ve bağlı birimler oluşturulmalı.
Kamu temizliği için baz alınan kriterler sübjektif neticeler doğurmayacak nitelikte olmalı. Müşkül durumlarda alan çalışması ihmal edilmemeli.
Tabi kamu temizliği yetkisi alan kişi ya da kişilerin kayırmacılığı, ihmal veya istismarına da ciddi caydırıcı tedbirler konmalıdır.
Hâsılı bu yazımızdaki maksat; hainler temizlensin, lakin masumlar mağdur edilmesin yönündedir. At izi, it izine karışmasın cihetindedir. Kurunun yanında yaş da yanmasın hesabındadır.
15 Temmuz istikbalimiz için tarihi bir fırsattır. Bu fırsatı her yönü ile tam donanımlı ve tasarruflu kullanmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde karşımıza çıkacak durumlardan istifade edecek olan yine içimizdeki hain kişi ya da örgütler olacaktır.
Allah’ın Nusret eli üzerimizden eksik olmasın…