Ayartıcı barbarlık çağı Metaverse’ün dünyasına hoşgeldiniz!

Yusuf KAPLAN

Hayatın tadı kaçtı.

Hayat anlamsızlaştı, ruhunu yitirdi.

Evet hayatın bir ruhu vardı, değeri vardı, anlamı vardı.

Bütün savaşlara, cinayetlere, kaoslara, krizlere rağmen hayat ruhu olduğu için, bir anlam, bir değer taşıdığı için, belki değerin değeri bilindiği, anlamın anlamı hissedildiği için hayat yaşamaya değerdi, anlamlıydı.

İNSAN ANLAMSIZLIK ÇUKURUNA SÜRÜKLENDİ: NİHİLİZMİN ZAFERİ!

Bir sonrası hissedilebiliyordu hayatın, bir sonraki safhası.

Gelecek yok olmamıştı. Tünelin ucu az biraz da olsa görülebiliyordu.

Gelecek inancını yitirmemişti insanlık.

Daha iyi bir dünya, daha iyi bir gelecek inancı için katlanıyordu sanki insanlık bütün savaşlara, kaoslara, iç çatışmalara filan.

O yüzden bir anlam taşıyordu, bir değer arzediyordu, bir ruhu vardı hayatın.

Sonra bir şey oldu: Belirsizlikler aldı başını gitti… Belirsizlik, insanı karamsarlık, umutsuzluk çukuruna fırlattı. Gelecek fikri, geleceğe güven yok oldu. Postmodernizmin “anything goes” / “her şey mübah” mottosu ile iyi ile kötü eşitlendi, hakikat fikri anlamını yitirdi, zaman-mekân duygusu buharlaştı, hatıralar silindi, rüyalar bitti, iddialar kaybolup gitti. Sonuç tam anlamıyla bir yıkım oldu: İnsanlık bir nihilizmin, bir anlamsızlık çukurunun eşiğine sürüklendi.

Wallerstein’in “belirsizlikler çağı”, gerçek oldu. İnsan dünyasızlaştı, dünya insansızlaştı insanlar sanal dünyanın ayartıcı, baştançıkarıcı, ruhsuz dünyasına kaçtıkça…

Dünya bir anda bir anlamsızlık kaosuna, çıkmazına saplandı. Nihilizm, korkutucu boyutlarda hayatın merkezine yerleşti: Hem anlamsızlık çukuru derinleşti, hem insanlar dünyanın sorunlarına duyarsızlaştı hem de böylesine yıkıcı, her şeyi tarumâr edici bir ontolojik yok oluş felâketi yaşandı: Ruhunu, değerini ve anlamını yitiren kaotik, nihilist postmodern dünyada emperyalistlerin işgal etmediği kıta, cehenneme çevirmediği yer kalmadı!

BM vardı ama bir işe yaramıyordu BM. Sadece güçlülülerin, en çok da Yahudilerin çıkarlarını koruyup kolladı, Filistin’i adım adım yutan, neredeyse haritadan silinecek kadar her tarafını işgal eden, dahası Filistin halkına 70 küsur yıldır kan kusturan İsrail’le ilgili alınan aleyhte kararların hiç birini uygulamadı BM.

BM, emperyalistlerin sömürü ve işgallerini meşrûlaştırma aracı olarak kullanıldı.

YENİ BARBARLIK ÇAĞI…

Değeri yeterince bilinmeyen cins düşünür Michel Henry, gelinen noktayı barbarlık olarak adlandırmış hatta aynı başlığı taşıyan kitabını da yazmıştı söylediği şeyin.

Baudrillard da, bir düğmeye basarak duyguyu, acıyı yok eden öldürme biçimlerinin televizyondan naklen yayınlanan ilk savaş olan Irak işgalinde kullanılmasını “aslında Irak’ta savaş olmadı, adeta bir havai fişek gösterisi oldu” diyerek kendine özgü bir cinslikle tepki vermiş ve “yeni barbarlık çağına hoşgeldiniz” demişti.

Günümüzün Foucault’su olarak görülen cins sosyal teorisyen Maffesolli de çağımızın geldiği evreyi “kabileler zamanı, yeni barbarlık çağı” olarak adlandırmıştı.

METAVERSE, KİTLELER İÇİN KAÇIŞ YERİ, KAPİTALİST LORDLAR İÇİN SÖMÜRÜ İMKÂNI; BİZİM İÇİN NE PEKİ?

Konuyu Metaverse’e getireceğim.

Metaverse’ün paralel evren ve paralel ben icat ederek insanı tanrılaştırma ve azmanlaştırma süreci olduğunu söylemiştim önceki yazıda.

Bu yazıda gene temel felsefî sorunlara dikkat çektim ama aynı zamanda mecbur kalacaksak buna, bunu nasıl dönüştürebileceğimiz ve en verimli şekilde nasıl kullanabileceğimiz meselesi üzerinde kafa patlatmamız gerekiyor.

Metaverse aslında. Özlü bir şekilde söylemek gerekirse, ayartıcı sanal dünya hapishanesi.

Metaverse, kapitalizmin lordlarının, kitleleri daha fazla sürüleştirerek, dünyadan kopararak, dünyanın sorunlarına ve daha önemlisi de kendi dünyasına, bizzat kendisine yabancılaştırarak, yani kitleleri anlamsızlık çukurunun, nihilizmin eşiğine fırlatarak dünyayı daha fazla sömürmek, sermayeyi daha fazla büyütmek, güçlerine güç katmak amacıyla icat ettikleri bir dünya.

Metaverse, internetin yerini alacak: Sanal dünya, gerçek olacak, gerçek dünyayı parmağında oynatacak, insanı palyaçoya çevirecek.

Metaverse’ün dünyası bir kaçış ve sömürü dünyası. Anlamsızlık çukuruna, yani nihilizme sürüklenen kitleler için kaçış yeri ve fırsatı, ruhsuz kapitalistler için yeni bir sömürü imkânı ve mekânı.

Metaverse’ü kaçırmayalım, diyebilir miyiz? Metaverse’ün dünyasında var olamazsak, tıpkı teknolojiyi kaçırdığımız gibi Metaverse’ün imkânlarını da kaçılabiliriz diyenler var. Haklı olarak yeni bir durum var ve biz de bu yeni durumu mümkünse tersine çevirmeye, bu mümkün değilse, bizim için en verimli olacak şekilde nasıl dönüştürebiliriz diye kafa yormaya ihtiyacımız var.

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.