12 Haziran genel seçimi günbegün yaklaşıyor. Partilerde aday adayları enflâsyonu var.
Aday adaylığı sürecinde popülariteyi artırıcı unvanlar ve sıfatlar öne çıkıyor. Akademisyen, yazar, sanatçı, sporcu…
Vasıflı, vasıfsız, toplumun her kesiminden aday adayları var. Aday olup olamayacakları en muallâkta olan aday adayları ise başı örtülü bayanlardır…
Önce, Allah bu bayanlara yardım etsin diyorum. Neden mi? “Kobay” olarak kullanılmak var işin ucunda da ondan…
Bayanları başı örtülü veya örtüsüz diye bir ayrımcılığa tabi tutmak, en basit ifadeyle yakışıksızdır. Bu durum bana “Kadının ruhu var mı yok mu? Varsa insan ruhu mu yoksa şeytan ruhu mu?” tartışmalarının yaşandığı Karanlık Orta Çağ Avrupa’sını hatırlatıyor…
Şimdi 21. asırdayız. 2023 yılı Türkiye’si için hedefler belirleniyor. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümüne tekabül edecek bu hedefte, partilerin “başörtüsüne takılmaları” inanın tuhaf bir durum. 100 sene sonra istihza(alay) konusu olacağız…
“Uygar ve medeni toplumların üzerine çıkma” hedefinde olan Türkiye, tesettürün(örtünmenin), başörtüsünün, terakkiye(gelişmeye) mani bir durummuş gibi gösterilmesi, yasaklara maruz kalması, garabetten öte içler acısı bir durumdur.
Meselenin bir diğer boyutu da var…
Tesettürü(örtünmeyi) geri kalmışlığın gerekçesi olarak savlarını ileri sürenler, zaman zaman kişileri de hedef alarak işi küfür ve hakaret boyutuna vardırmaktalar…
“Efendim, bu başörtülülerin dışı ayrı içi ayrı, bakmayın böyle başlarını örtüklerine… Bunlar yarasa kılıklı… Bunlar saman altında su yürütürler… Başlarını örterler, öbür taraftan parklarda erkeklerle sarmaş dolaş arzı endam ederler… Altlarında 4x4 arabalarla dindar geçinip malı götürürler…”
Emin olun, bu söylenenler, din kaygısıyla söylenseydi, haklı olduklarını da söyleyeceğim. Ancak niyet art niyet olunca işler değişiyor…
Bu eleştiriyi insaf ölçüsünde yapanlar da var. Onlara karşı da boynumuz kıldan incedir.
“Başörtülü çıplakları kim tasvip ediyor, kim onaylıyor” diye kendimize bir soru soralım. Hiç kimse. İslam’ın böyle bir yaklaşımı olmadığı gibi İslam, gerekli uyarılarını da yapmaktadır. Kuran’da emrolunan tesettürdür. Yani örtünmektir. Bu Hıristiyanlıkta da beyledir. “Kadın başını açarsa saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.” Yaratılış Kitabı: Yar.41: 14”
Kimse tutup ta kiliselerde bulunan Hz. Meryem tasvirlerini eleştirmez, eleştiremez. Hz. Meryem’i hiç kimse cinsel cazibe unsuru olarak görmez, bakmaz.
Peki, eleştiri kimlere? Türbanlı olup ta kural dışı örtünenlere mi?
Eğer tesettürü istismar edenler varsa, yanlışlık örtünme olgusunda değil, kural dışı örtünenlerdedir. Bunda kimsenin itirazı olamaz. Bir şey daha var ki, kötü emsal, hakikati örtemez. Aydın insan, modern insan, uygar insan, iyi ve güzel örnekleri sunar ve teşvik eder. Örtünüp de teşhircilik yapanlara karşı İslam’ın yaklaşımı bellidir. “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar.” Nur 31
Müslüman kadınların kural dışı bir tutumu varsa, erkeklerle sarmaş dolaş oluyorlarsa, barlarda, parklarda arzı ednam ediyorlarsa, bu durum Kuran ahlakının öngördüğü bir durum değildir. Tam tersine, bu durum, kendilerinin de içinde bulunduğu, savunduğu, Batı’nın ahlaki değerleridir. Bu hastalık, bize onlardan bulaşmıştır.
O halde sormak lazım, madem bu gömlek bize bir numara büyük, neden kapitalizm veya sosyalizmin ahlak normlarını baş tacı ediyor, sonra da şikâyetçi oluyoruz!
Bu sistemler değil mi; alkolizmi, uyuşturucuyu, her türlü ahlaksızlığı, kadın ve çocuk istismarını ayyuka çıkaran! Bu sistemler, neden insanlığın örnek alacağı, istifade edeceği evrensel ahlak normlarını geliştiremedi! Varsa göstersinler…
Hiç şüphesiz, Allah’a dayanmayan, Allah’tan uzak bir din anlayışı, Hıristiyanları da Müslümanları da yozlaştırır…
Onun için başörtülü aday adaylarına bir çift lafımız var. Bu topraklarda başörtülü milletvekilliği yapılamayacaksa, bu “pantolon giyiyoruz” diyen erkeklerin sorunudur. Sizi “kobay” olarak kullananların sorunudur. Siz, sonuna kadar aday olun, problem, erkek egemen anlayıştadır.
Başörtüsünü Allah’ın emri diye takıyorsanız, rahibelere benzemekten de çekinmeyin. Zira tesettür, semavi(göksel) dinlerinde bir emridir.
Eğer aday adayı iseniz, “aday olursam başımı açabilirim” gibi usul(metodoloji) hatasına da düşmeyin. “Kınayanın kınamasından” da korkmayın.
“Allah her şeyi gören ve bilendir.”