Bebek katili" deyince bizde kim hatırlanır?
-İmralı sakini... -Peki İmralı sakininin tanımı nedir? -Terörist! -Peki, kaç bebeğin katlinden sorumludur İmralı sakini? -? -Üç, beş, on, yirmi, otuz? -Eh, işte o kadar! ....
Gazze'de "Bebek katili" tanımlamasına en çok uyan kimdir? -Herhalde bombardımanlarıyla 400 çocuğun ölümüne yol açanlar. -Peki onu yapan İsrail ise, terör örgütü neden İsrail olmuyor da, Hamas oluyor? -Hamas örgüt, İsrail devlet, herhalde onun için. -Demek devlet olarak yüzlerce bebeği öldürseniz terörist olmuyorsunuz, örgüt olarak üç-beş tane roket atsanız terörist oluyorsunuz. Bu diyalog, "Hamas terör örgütü" ön yargısından yola çıkıp, Türkiye - Hamas ilişkisini AK Parti hükümetinin günah hanesine yazmak ve son olarak DAVOS'tan, Başbakan Erdoğan adına "Skandal" çıkarmak isteyenlerin mugalata mantığının ne kadar çürük olduğunu ifade ediyor. Gazze'de "gerçek terörist"i görmek istemeyenlerin birisinin Şimon Peres olması yadırganmaz. Ama Türkiye'den kalkıp Peres'in arkasında saf tutmak yadırganır. Hatta, o, moderatör adına skandal, Peres adına ayıp görüntülerden sonra, telefon açıp Başbakan Erdoğan'dan özür dileyen Şimon Peres bile onlardan daha masum kalır. Gazze deyince insanlık adına Tayyip Erdoğan'ın alnının ışıdığını söylemek sadece hakşinaslık olacaktır.
Ben o tavırda, asla iç siyaset hesabı görmem. Ben o tavırda hatta asla, sadece "İslam kardeşliği" vakıası görmem. Dünyada Gazze vahşetine, Türkiye'deki herhangi bir Müslüman kadar yanan yüz binlerce gayrı müslim insan çıkmıştır. Bu da, hiçbir şeyin insanda, insanlık damarını kökten öldüremediğini gösterir. İnsanlık adına umut vericidir. Tayyip Erdoğan neden Gazze'de öne çıktı? Bu coğrafyada, ağırlığı yadsınamaz olan Türkiye gibi bir ülkeyi yönettiği, bu insanlık dramında Türkiye'nin sesini yükseltmesinin olmazsa olmaz bir gereklilik olduğu, bunu yapmayan bir siyasi liderin vebal altında kalacağı duygusu, belki onun sesini öne çıkarmıştır. Bu noktada sesini yükseltemeyen Arap liderler, kendi toplumları önünde bile mahcup durduklarını görmüşlerdir. Bu faciada, elinden kan damlayan İsrail'e "Onlar savunma yapıyor" gerekçesiyle kol - kanat geren Amerika, insan hakları alanındaki küresel sözcülüğünün canına okumuştur. Eğer, Bush ağzı ile dünyaya hitap etmeye devam ederse, Obama'nın, "cülus merasimi"nde söylediği insan öncelikli, erdem öncelikli sözlerin tamamı çöpe gidecektir.
Türkiye içinden çıkıp, "Artık AK Parti iflah olmaz" yollu hesapların içine girenler, yani Amerika, İsrail ve Yahudi lobisinin AK Parti şahsında Türkiye'yi dövebilecekleri üzerine gelecek planlayanlar, çok kötü, çok ahlaksız bir siyasi kumpasın parçası olduklarını unutmamalıdırlar. -Amerika ve İsrail AK Parti'yi öylesine pataklar ki, Tayyip Erdoğan neye uğradığını şaşırır. Şimdi birçok köşede, bu kulis yapılıyor. -Refahyol böyle gönderildi, hesabının devamıdır bunlar. AK Parti, yola çıkarken, Amerika'ya, AB ülkelerine ve İsrail'e dış politikada ideolojik bir çatışma hesabı içinde olmayacaklarını söylemiş olabilir. "Dıştan sağlanan meşruiyyet" içerdeki direnişi ekarte etmek için kullanılmış olabilir. Bu açıdan bakıldığında "Şimdi İsrail'le ve Yahudi lobisi ile çatışan, buradan hareketle Amerika ve AB ile ilişkileri problemli hale gelen AK parti hükümeti"nin çok riskli bir alana girdiği düşünülebilir. Ama... -Acaba Gazze vahşeti etrafında gelişen bu gerilim, AK Parti devreden çıktığında, Amerika için, AB için ve İsrail için bir çıkış yolu gösteriyor mu?
Tayyip Erdoğan'ın canhıraş çığlığına yansıyan duygu, şu anda, tüm İslam dünyasında - evet hatta insani duyarlılığı kaybolmamış tüm dünyada- büyük alaka ve destek görüyor. Türkiye, bu coğrafyada, Batı'nın (Amerika ve Avrupa'nın) ve İsrail'in iletişim halinde bulunduğu - etkin- hemen tek ülke idi. Türkiye'yi kaybederseniz geriye ne kalır? Evet, belki karşı karşıya geldiğinde yenemeyen, ama haksızlığa uğradığından yüzde yüz emin, öfke dolu koca bir İslam dünyası kalır.
Düşman bir dünya... Bu dünyanın üzerine binlerce ton bomba kusabilirsiniz, onların bebeklerini kundaktayken öldürebilirsiniz. Ama bu, Batı için ya da İsrail için bir hayat değildir. Bu asıl onlar için ölümdür. Şu sıralar İsrail'in kendi kendisine bir Holokost hazırladığı söylemi yaygınlaşıyor.
Bunu herkes düşünmeli. Tayyip Erdoğan Davos'ta "Filistin şehirlerine tanklar üzerinde girmekten büyük mutluluk duyduğunu söyleyen İsrail Başbakanlarına tanık oldum" dedi. İyi, bir de bebek cesetleri önünde hatıra fotoğrafları çektirip, aile albümlerine yerleştirsinler... Tarih de onları bizdeki "bebek katili" ile yan yana gösterecektir.