Bilerek veya bilmeyerek Bediüzzaman Hazretleriyle bazı kavramları bazı kurum ve kişileri karıştırmak, en hafif tabiri ile haksızlıktır!
Dost olmadıkları halde onu ona dost göstermek ve bunu bilerek yapmak hainlik olduğu gibi bilmeyerek veya cehaletinden yapmakta tam bir safdilliktir!
Diğerleri bizi çok ilgilendirmemekle beraber, en fazla mum yatsıya kadar yanar diyerek, bizleri ilgilendiren kısma geçiyorum!
Zamanımızın büyük müfessiri olan Bediüzzaman Hazretleri’nin her söylediği söz, her yaptığı hareket ve en önemlisi de yazdığı eserler yıllardır memleketimizin her köşesinde okunmakta ve devletimizin resmi kurumlarınca bile son zamanlarda basılmaktadır!
Tabii ki bahsedeceğimiz noktalarda herkesin bize katılmasını veya bizim gibi düşünmesini isteyemeyiz ve istemeye de hakkımız yoktur! Yalnız şunu istemeye hakkımız var ki, bir kişi hakkında konuşurken, özellikle eserleri meydanda olan kişiler hakkında görüş serdederken eserlerinden alıntılar yapmalıyız! Çünkü kendisi hayatta değildir, fakat eserleri şakır şakır memleketin her köşesinde okunmakta ve kendisi üniversitelerde tezlere konu olmakta hakkında konferanslar, sempozyumlar, mevlidler düzenlenmektedir!
Dinimizin bir ölçüsü vardır!
Bir kişi size bir haber getirdiği zaman, o haberin doğruluğunu araştırın diye…
Yani araştırmadan hemen kabul etmeyiniz! Çünkü o haberi getirenin niyeti iyide olabilir, fakat yanlış bilgilenmişte olabilir!
Kaldı ki, art niyetlide olabilir! Onun için sözü fazla uzatmadan Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözlerini nakletmek istiyorum;
“Hiçbir müfsid, “ben müfsidim” demez, daima suret-i hak’tan görünür, yahut batılı hak görür. Evet, kimse demez “Ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira, çok silik söz, ticarette geziyor. Hatta, benim sözümüde, ben söylediğim için, hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz, belki bende müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler, hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalpte saklayınız, bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.”
Bu hakikatler üzerine daha bir söz söylemeye gerek yok sanırım!
Evet Aziz Dostlar!
Bu sıralar havalar çok sisli puslu, kimin ne dediği belli olmuyor! Çamur at izi kalsın politikası çok geçerli bir meslek haline geldi!
Bütün bunlardan dolayı, böyle zamanlarda dikkatimizi daha çok artırmalıyız! Çünkü hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayırt etmek zorlaşmış!
İsimlerinin önüne bazı sıfatlar yapıştırılmış bazı kişiler, televizyonlara çıkıp bilir bilmez ahkam kesmektedir!
Bediüzzaman Hazretlerini bazen de isim vermeden lekelemeye kalkmaktadırlar! Tabii ki güneş balçıkla sıvanmaz, fakat bizler o tür mesnedsiz saçmalıklara pirim vermemeliyiz! Bunun içinde bu konularda bilgilerimizi artırmalıyız! Özellikle eserleri elimizde ise ki, Bediüzzaman Hazretlerinin her yazdığı eser, birçok matbaada basılmakta ve birçok yayınevi tarafından dağıtımı yapılmaktadır. Bütün bunlardan dolayı elimizde olan bu eserleri tetkik ederek okumalıyız!
Son sözüm yine Bediüzzaman’dan “İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez, gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz! Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar!”
Saygılarımla…