Eylemlerin ötesine geçelim.. Gezi 'direnişi'nin ötesine..
Sokakların yakılıp yıkılmasının, polis şiddeti tartışmalarının, kargaşadan kahramanlık çıkaranların, Türkiye'ye düzen vermeye girişenlerin, öfke ve hıncın, toplumsal tedirginliğin ötesine..
Geçebilir miyiz? Elbette hayır, çok zor.. Özellikle toplumsal tedirginlik, huzursuzluk ciddi boyutlarda. İşyerlerinde, okullarda, üniversitelerde hatta sokakta birbirine ürkek ürkek bakan insanlar varken, aynı apartmanda selamlar kesilirken orada durmak, bir düşünmek, sokakların bölünmesine doğru itilen süreci sorgulamak, uyarı üstüne uyarı yapmak zorundayız.
Ama bunları yaparken bir adım sonrasını görmek, görmeye çalışmak, en azından ne tür sürprizlerle karşılaşacağımızı öngörebilmek zorundayız. Küçücük bir sorgulamayı dahi kaldıramayanların cevap vermesi gereken o kadar soru varki..
Nasıl oluyor da, eylemler başlar başlamaz bazı sanatçı ve gazeteciler tam bir organizasyon görüntüsü vererek harekete geçebiliyor?
Nasıl oluyor da, olay Gezi Parkı boyutlarını aşmasına rağmen eylemler daha da yaygınlaşıp öncüler daha da keskinleşebiliyor?
Nasıl oluyor da, bu kadar seviyesizlik, çirkeflik, saldırganlık, iki yüzlülük bu kadar masum bir kamuflajla, medya imajıyla pazarlanabiliyor?
Nasıl oluyor da, Taksim olayları başlar başlamaz, bazı Avrupa ülkelerinden birbirinin kopyası açıklamalar geliyor? Meydanlarda, sokaklarda bu kadar yabancı uyruklu kişi organize olup 'savaş' veriyor?
Nasıl oluyor da, yabancı istihbarat kuruluşları, lobiler, sermaye çevreleri eylemleri desteklemek amacıyla Türkiye'ye karşı ortak bir saldırıya girişebiliyor?
Nasıl oluyor da, yabancı fonlar, ajanslar, anormal sağlıksız raporlar yayınlayarak Türkiye ekonomisini çökertmek için ciddi bir proje görünümü veren operasyon yapıyor?
Nasıl oluyor da, bazı yerli siyasi ve sermaye unsurlarıyla yabancı muadilleri bir iki günde böylesine organize olup, eylemleri Türkiye'de sosyal çatışma boyutuna sürüklemeye dönük icraatlere girişiyor?
Nasıl oluyor da, İran istihbaratı ile Avrupalı bazı ülkelerin istihbarat unsurları aynı amaç için Türkiye'de ortaklık kuruyor? Bu süreçte İran kadar Almanya'yı, İngiltere'yi, Fransa'yı da sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.
Bu bir operasyon. Gezi Parkı eylemcilerinin ötesinde bir operasyon. Dolayısıyla bu operasyonu kimse bu gençlerimiz üzerinden pazarlamaya kalkışmasın.
Daha önceki bütün bunalımlarda, darbe senaryolarında, Türkiye'yi cezalandırma projelerinde imzaları olan içerideki ve dışarıdaki unsurların yeni bir ortaklığını görüyorum.
Etnik çatışmaların, PKK meselesinin bittiği, barış sürecinin yaşandığı, Türkiye toplumunun nefes almaya başladığı bir dönemde yeni bir öfke, nefret dalgası yayıyorlar. Bu sefer yine kimlik üzerinden toplumsal bölünme senaryoları uyguluyorlar.
Bu o proje adamlarını da, onlara finansal, siyasi ve medya desteği verenleri de biliyoruz, onları tanıyoruz. Bu ülkenin kırk yılını alan, on binlerce evladını toprağa gömen o kanlı savaşın yerine yenisini ikame etmeye çalışıyorlar.
Buna hep birlikte hayır diyelim, direnelim, karşı çıkalım.
Ellerinden gelse, İstanbul'daki, Ankara'daki, İzmir'deki gerilimi bütün Anadolu'ya yayacaklar, insanları sokağa dökecekler, Türkiye tarihindeki acı örnekleri yeniden yaşatacaklar.
Artık olay, Gezi Parkı'nı da, siyasi muhalefeti de, AK Parti ve Tayyip Erdoğan karşıtlığını da aştı. Bir tür toplumsal sarsıntı, bir tür güç kayması yaşatılmak isteniyor.
Böyle olmasaydı ben de Taksim'e gitmek isterdim. Ama öyle değil.. Kirli bir operasyonun tam ortasındayız. Şiddete başvurmayan eylemcilerin masumiyeti üzerinden kurgulanan, Türkiye toplumunun bir kısmına isyana teşvik eden bir operasyon.
Bu tehlikeden güç devşirmeye, kahramanlık çıkarmaya, öç almaya çalışanlara yazıklar olsun.