Malum Türkiye’yi hatta dünyayı bir anda yerinden oynatan Wikileaks diye bir sitenin belgeleri etrafa saçıldı. Adeta Pandora’nın kutusu açıldı.
Hiç kimse diyemiyor ki, bana ne! Niçin diyemiyor? Çünkü bu çağda teknolojinin, insanları adeta esir aldığı bir dönemde hiçbir şey gizli kalmıyor. Bugün bana yarın sana! Veya bugün sana yarın bana!
O belgelerin doğruluğu yanlışlığı hiç mi hiç önemli değil. Zaten birçoğu herze, iftira ve karalama… Belki hepsi!
“Şecaat arz ederken merd-i Kıpti sirkatin söyler” sözüne uygun bir şekle büründü bürünüyor. Fakat gerçek şu ki, bu belgeler iyi niyetle yayınlanmadı. Birilerini incitmek, birilerini birilerinin üzerine kışkırtmak, “bak ben böyle de yaparım ha!” demek için yayınlandığı kesin! “Ayaklarınızı denk alın” gibi mesajlarda var içinde.
Fakat Allah öyle bir Allah’tır ki, hem senin oyununu senin başına geçirir, hem de kendi ellerinle seni yakalatır.
İşin bu bölümünden de daha önemsediğim kısmı şu, artık dünyada bile hiçbir şey ama hiçbir şey gizli kalmıyor. Ahirette, mahşer günü bütün insanların nazarlarına sunulacak olan dünyadaki “her şey” in adeta bir numunesi artık bu dünyada da yaşanmaya başladı.
Burada bu kadar açık yaşanıyorsa, ahretteki “Sayfaların açılacağı” günü düşünelim.
Yine tekrar ediyoruz; oradaki belge diye yayınlanan herze’lerin doğruluğu yanlışlığından ziyade işin bu boyutu ibret verici!
Dünyada ipleri ellerinde bulunduran güçler, hep gizlilik ve bulanıklıktan istifade etmişlerdir. Şeffaflık ve açıklıktan, kırmızı görmüş boğa gibi tedirgin olmuşlardır.
O halde her ne kadar bir kısım zararı da varsa, geri dönülmesi imkânsız olan bu şeffaflığın hayır ile neticeleneceğini umuyor ve tahmin ediyorum.
Gizli işler yapanlar, gizli dolaplar çevirenler korksun ve tedirgin olsun! Açık olan ve doğru konuşulur ürkmesin!
Bu gidişat, iyiliğe ve doğru yapanların lehinedir. Hiçbir savaş bedelsiz kazanılmıyor. Bediüzzaman Hazretlerinin “Hayr-ı kesir için şerri kalil kabul edilir.”düsturunu da unutmayalım.
Saygılar sunuyorum.