Brad Pitt, malum, yeni kuşağın yakışıklılık sembolü, tüm genç kızların, kadınların taptığı tip.
Bu yazıyı otuz sene önce yazsa idim Benden Alain Delon çıkaramazsınız diye yazardım.
Türkiye çok genç bir toplum, 16 yaşın altında yirmi milyondan fazla gencimiz var ve muhtemelen bu gençlerin çok büyük bir bölümü o günlerin yakışıklılık sembolü Alain Delonu tanımıyorlar, o nedenden Brad Pitti sembol olarak kullanmak istedim.
Bu köşe yazımın yayınlandığı yerde bir de resmim var.
Dünyanın en iyi estetik cerrahları bir araya gelseler bu ifadeden bir Brad Pitt çıkarmak mümkün değil.
Boşuna uğraşıp hem yorulmasınlar, hem de benim kendi tutarlılığıma dokunmasınlar.
Sözü nereye getirmek istediğimi muhtemelen anlamışsınızdır.
Başbakanımız Sayın Erdoğan Cuma günü Ankara-Eskişehir hızlı tren yolculuğunda gazetecilerin sorularına cevap veriyor ve yeni bir anayasa yapımıyla ilgili soruya da seçim sonrası gündemlerinde yeni bir anayasa yapımının olmadığını, dört ya da beş noktada değişikliğe gideceklerini ve orada duracaklarını ifade ediyor.
1982 darbe Anayasası üzerinde yapılan, yapılacak değişiklikler yeni bir konu değil.
Yanılmıyorsam 1995 senesinden günümüze yaklaşık 45 maddede değişikliğe gidildi, herhalde bundan sonra da biraz daha değişiklik yapılacak.
Yukarıda belirttiğim gibi ne yapılırsa yapılsın yandaki resmimden bir Brad Pitt çıkarmak mümkün değil.
1982 Anayasasından da demokratik, özgürlükçü, çağdaş bir hukuk devleti normlarına uygun bir anayasa çıkarmak olanaksız.
Şayet, siyaset ülkemizin daha iyi bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu düşünüyorsa, yapılması gereken yegane iş, geçmiş tecrübeler ışığında yeni bir anayasa hazırlamaktır.
22 Temmuz seçimleri AK Partiye bu meşruiyeti vermiştir; büyük bir ihtimalle de 29 Mart seçimlerinde bu meşruiyet tazelenecektir.
Bir siyasal partiye, üstelik yerleşik düzen bu kadar cephe almmış iken, yaklaşık iki seçmenden birinin oyunu almak her zaman nasip olmaz.
Bu büyük destek günlük işleri yürütmek, ihaleler açmak için kullanılırsa doğrusu büyük yazık olur.
1982 Anayasasının ruhu bozuktur.
Üzerinde yapılan ve yapılacak estetik düzeltmeler, bu bozuk ruhu iyileştirmeye yetmeyecek ve tüm uygulama ve kararlara bu bozuk ruh damgasını vuracaktır.
1982 Anayasasının öyle bir dibacesi, giriş bölümü vardır ki, ilkokul müsamere tiradlarının bile düzey olarak çok altındadır.
Anayasayı belirleyen, anayasanın diğer maddeleri ile eş değer tutulan bu dibace tümüyle değişmeden, yani 1982 ruhuyla hesaplaşmadan daha iyi bir anayasa, değil 50 madde, 150 madde değiştirilse, mümkün değildir.
Bu anayasanın ruhunun en kötü yanı, demokrasi ve hukuk devleti garabetini bir kenara koyun, istikrarlı bir büyümenin önünde engel oluşturmasıdır.
İstikrarlı yüksek büyüme oranlarıyla anayasaların ruhları arasında sanıldığından çok daha fazla ilişki mevcuttur.
Bu anayasa tümüyle değişmeden ülkemizde ne Ergenekon türü belaları kalıcı olarak defetmek, ne arzulanır bir sivil-asker ilişkisi kurmak ve belki de en önemlisi ne de yüksek büyüme oranlarını kalıcı kılmak mümkün olacaktır.