Biberiye lezzettir

Aydan ÜSTKANAT

Sağlıklı beslenmek çok önemli. Ancak bunun için lezzetten ödün vermeniz gerekmez. Yalnız "Onu yemem, bunu yemem" demeyeceksiniz. Çünkü her malzeme doğru kullanıldığında lezzetli olabilir! Örneğin sağlık dolu biberiye...

Mevzu bahis biberiye ise zeytinyağına ekleyip ekmeğimi batırarak afiyetle yerim. Benim için kendisi, özel bir formüle gereksinim duymayacak kadar lezzetlidir! Geçen hafta STAR PAZAR yazarı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, köşesinde biberiyeye yer vermiş. En çok sevdiğim baharatlardan biri olduğu için yazısı oldukça ilgimi çekti. Bu yazıda geçen ay yayımlanan ve ABD'de ortalama 75 yaş, 28 gönüllü üzerinde yürütülen bir çalışmadan bahsetmiş. Çalışma et yemekleri ve salataya eklenen biberiye üzerinde yürütülmüş ve bu çalışmada Türkiye'deki bir biberiye çeşidi kullanılmış. Yani hemen elimizin altında olan bir çeşidi!

Meğer ne çok yararı varmış

Yazıdan küçük bir bölümü aynen aktarıyorum: "Deney sonuçları değerlendirildiğinde biberiyenin kişilerde baharat olarak kullandığımız miktarlar civarında 'düşünme hızını' belirgin bir şekilde artırdığını, bu artışın kullanılan miktara göre değişim gösterdiğini ortaya koyuyor. Biberiyenin bu etkisinde uygulanan domates suyunun likopen gibi antioksidan içeriğinin de katkısı bulunabileceği göz önüne alınmalı. Sonuç olarak biberiye gibi baharat olarak yararlandığımız bir bitkinin bu şekilde etkili olduğunun tespit edilmesi yemeklerimizde kullandığımız çeşnilerin sağlığımız için önemini ortaya koyuyor."

Bunu okuyunca mutfakta, ocağımın yanında hemen elimin altında duran tuz ve karabiberin yanındaki kuru biberiye kavanozum ve terasta yetiştirip yemeklere eklediğim biberiyelerim geldi. Ne kadar çok kullanıyordum! Hani bu kadar kanıksadığınız bir şeyin başkasına pek de orijinal geleceğini düşünmezsiniz ya. Ben de öyle yaptım sanırım. Sanki herkes benim gibi bol bol kullanıyormuş gibi "Ne gerek var ki yazmaya" diye düşündüm. Peki ya siz biberiyeyi sevmiyorsanız? Ve bu hafta köşemi belki de onu hiç kullanmayanlara ilham verebilmek için Yeşilada'nın yazısındaki öneriye uyup tarifleri biberiyeye bırakmaya karar verdim.

Biberiyeyi kuru veya taze olarak kullanabilirsiniz. Sahanda hazırladığım yumurtada, domates soslarında, yahni ve beyaz sosla hazırladığım kümes hayvanları yemeklerinde biberiyeye bolca yer veririm. Salsa olarak hazırladığım küçük dilimlenmiş domatesli karışımlar, ev yapımı ekmekler ve salatalarda genellikle tazesini tercih ederim. Kurusunu ise hamurişlerinde, yumurtalı karışımlarda ve zeytin, kurutulmuş domates gibi marine edilmiş ürünlerde değerlendiririm.

Bir tutamı yeter

Biberiye yaprakları oldukça yağlıdır ve yağındaki aroma ise oldukça yüksek seviyededir. O yüzden bir tutam biberiyeyi dört-beş kişilik yemekte kullanmak yeterlidir.

Gelelim tariflere... Bir tencerede, toprağının akması için iyice fırçaladığınız ve dörde böldüğünüz patatesleri kaynar suda yaklaşık 20 dakika kadar haşlayıp süzün ve bir kaba alın. Temizlenmiş mantarları, az haşlanmış patatesleri, ince kıyılmış maydanoz biberiye, tuz ve zeytinyağını güzelce harmanlayın. Fırın tepsisine yerleştirin. Izgarada yaklaşık yarım saat pişirip servis tabağına alın. Sızma zeytinyağıyla tatlandırıp balık veya etle servis yapın.

Kokusuyla baş döndürüyor

İki su bardağı un, bir kahve fincanı zeytinyağı, yarım su bardağı su, bir tutam tuz ve bir çay kaşığı dolusu kuru mayayı bir kapta karıştırıp yoğurun. Üzerini kapatıp ılık bir yerde bir saat mayalandırın. Bu arada dört adet kırmızı kuru kuru soğanı piyazlık doğrayıp sıvıyağda karamelize olacak şekilde kavurun. Tuz ve bir miktar sarımsak tozu ekleyip ocaktan alın. Kabaran hamuru inceltip (elinizle veya oklavayla) yağlı kağıt serilmiş bir fırın tepsisine yayın, yarım saat üzeri kapalı bekletin. Hamurun üstüne kavrulmuş soğanları serpiştirin. Üzerine bolca biberiye ekleyip, 200 derecede ısınmış fırında yarım saat pişirin. Soğuyunca kare şeklinde dilimleyerek servis yapın.

Kırmızı ete çok yakışıyor

Bir kilo dana etini yemeklik doğrayıp sıvı yağla soteleyip üzerini kapatın. Yarım saat kısık ateşte pişirin. Bu arada yarım kilo arpacık soğanı kaynamış suya atıp beş dakika bekletin. Daha sonra bir ucundan bastırıp kabuklarını ayıklayın. Bir portakalın suyunu sıkın ama kabuklarını atmayın. Etin üzerine arpacık soğanlarını, portakal kabuğu, üç adet karanfil, bir miktar taze dövülmüş tane karabiberi, birkaç dal taze adaçayı ve iki-üç dal taze biberiye, bir buçuk su bardağı kadar domates püresi ve yarım su bardağı portakal suyu ekleyin. Tuzunu ilave edip kapağını kapatın, bir saat kısık ateşte pişirin. Sonra bir yemek kaşığı kadar tereyağı ekleyip yemeği karıştırın ve kapağını kapatıp beş dakika dinlendirin.

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.