Son günlerde artan terör olayları makamları kapma, ehil kadroları yıpratma ve iktidarı yalnızlaştırıp pazarlık masasına oturtma hedefine yönelik sinsi bir planın acı neticesidir. Hepimizin; "Eğer şükrederseniz, size yönelik nimetlerimi kesinlikle artırırım, eğer nankörlük ederseniz, hiç kuşkusuz azabım pek ağırdır. (İbrahim S.7)" ilahi mesajını her gün defalarca okumamız gerekli bir sürece girdik. Hatta başta lider ve kanaat önderleri olmak üzere mal, makam sahipleri ve hepimiz bu ayet-i kerimeyi çerçeve yapıp makam odalarına asmalıyız. Çünkü bugünlere gelinceye kadar İslami hayatı yaşama arzusu uğruna ne badirelerden geçtik. Ne bedeller ödendi! Ne çileler çekildi! Ne zulümler yaşandı! Ne gözyaşları döküldü! Partiler kapatıldı. Vatansever dindar siyasiler yasaklandı. Darağaçlarında nice siyasiler, alimler asıldı. Tarikatlar, cemaatler potansiyel tehlike ocağı ve odağı ilan edildi. İlim önderlerimiz, ya zindanlara ya da yurtdışına sürgüne mahkûm edildi. Kimileri hicrette şehid oldu. Kimileri de orada hâlâ vatan hasreti çekiyor.
Son seneler Allah'ın (cc) lütfuyla artarak devam eden bu makam, mal ve hak ve özgürlüklere kavuşma nimetlerini hâlâ göremeyen zavallı kardeşlerime acıyorum! Başörtüsünü çıkarmadığı için polisin salladığı joptan kaçarken kamyonun altında ayağını kaybeden küçücük imam hatipli kızımızın feryadlarını ne çabuk unuttuk! Dokuz yaşındaki çocuğa Ana Hayat Yasamız Kur'an-ı Kerim'i öğrettiği için cezalandırılan camii imamlarımızı ne çabuk unuttuk! Allah'a (cc) kulluk görevlerimizden en mühimi olan namazlarını kıldıkları için görevlerine son verilen, mesleklerinden tamamen ihraç edilen savcı ve subaylarımızı ve diğer bürokratlarımızı ne çabuk unuttuk! Zikir yapılan, dini kitap okunan evlerin basıldığı zamanları ne çabuk unuttuk!
Şimdi İslami hizmetler önündeki engellerin çoğu kaldırıldı elhamdulillah. Kürsülerde, gazete sütunlarında, radyo ve tv'lerde İslami tebliğ özgürlüğümüz önünde artık engellerin çoğu aşıldı elhamdulillah. Eğitimde, nesil yetiştirmede, okul, yurt faaliyetlerinde de engeller bir bir kalkıyor elhamdulillah. İhlaslı ve samimi cemaat, tarikat ve diğer sivil toplum örgütlerinin tamamının mazeret üretme dönemi bitmiştir elhamdulillah. İktidarımız, milletimizin hak ve özgürlüklerinin önündeki virajlı, mayınlı, dağlık, kayalık yolları bir bir açmaya ve geniş hizmet yolları oluşturmaya devam ediyor. Hepimize düşen görev o yolların ardından hizmet kervanlarını birbirine düşmeden yürütebilmektir.
Bırakalım siyaset erkanı ve erbabı kendi işini yapsın. Bizler de bu güzel ülkeye güzel insan yetiştirme işini yapalım. Siyaset erbabına tavsiye makamında olalım. Ama iktidarı tasfiye makamında olmayalım. Talep makamında olalım. Ama tehdit makamında olmayalım. Uyarı makamında olalım. Dalkavukluk makamında olmayalım. Barış makamında olalım. Ama bozgunculuk makamında olmayalım. "Hep bize" makamında olmayalım. Ama "hepimize" makamında olalım.
Ülkemizin kırk haramiler dönemlerinden kurtulup bugünlere gelmesinde samimi çalışan bazı cemaatlerin, tarikatların ve sivil toplum örgütlerinin büyük bir gayreti olmuştur. Bunu unutmak büyük bir nankörlük ve haksızlıktır. Ama henüz yolun başlangıcındayız. Daha bazı engeller henüz aşılamamıştır. Fitne ve fesad ekibi henüz havlu atmamıştır. Pes etmemiştir. İnadına alkol, şehvet, esrar ve eroin bağımlısı, dinsiz, ataist, ahlaksız, hayasız, modaperest, putperest bir nesil yetiştirmek için maddi bütün güçleriyle seferber olmuşlardır. Şimdi aynı mihraklar, iktidarla cemaat ve sivil toplum örgütlerinin arasını açmak için yeni bir plan sahneye koydular. Hem iktidar içinden hem de cemaatlerden bu sinsi şer plana öncülük eden gafil veya hainler olabileceğini düşünerek dikkatli olmak gerekiyor. Bilhassa yazılarıyla ve sözleriyle iktidarla cemaatlerin arasını açmak isteyenlere prim verilmemeli. Etrafımızdan uzaklaştırılmalıdır.
Çünkü durum vahimdir. Ateş bacayı sarmadan ve vakit geçmeden etkili ve yetkili siyasi ve ilmi liderlerimizin aradan aracıları ve postacıları çıkararak bir araya gelip bu oyunu bozucu adımlar atmaları gerekmektedir. Hepimizin destekleriyle hak ve özgürlükler sahasında elde ettiğimiz kazanımları yine kendi ellerimizle bizlere yok ettirmenin planına alet olmamalıyız. Binbir güçlükle asırlık mücadele neticesinde henüz yeni bindiğimiz iktidar dalını kesmemeliyiz. Bu nimetlere bizi ulaştıran Allah(c.c)'a şükür görevini yerine getirmeliyiz ki nimetler (kazanımlar) güçlenerek artsın. Elimizden alınıp, acı azaba ve belalara dönüşmesin. Rüzgarımız kesilip kuvvet ve gücümüz gitmesin. Birbirimize düşüp Allah'ın (cc) tek dini İslam'ın düşmanları sevinmesin. Birbirimizle kavga edip şeytan ve yandaşları bayram etmesin.
Mal, makam ve iktidar nimetlerini veren Allah'a (cc) şükür (teşekkür) etmenin yolu barıştır, kardeşliktir, birliktir. Allah'a (cc) samimi ve hakiki kulluktur. Ve o nimetlerin gereğini yerine getirmektir. Yani tüm halkımızın dünya ve ahiret mutluluğu için gece gündüz çalışmaktır. Şer ve zulme alet olmaktan kaçınmak, hayır ve iyilikler için yarışmaktır. Ve şükrümüz lafla değil, yer yüzünün tamamında Allah'a (cc) kulluğun önündeki tüm engelleri kaldırmak için tüm gücümüzle iktisadi, ilmi ve siyasi sahadaki cihadımızla olmalıdır. Bu imani yüce gaye ve hedefleri unutup makam, mal ve ganimet kapma kavgalarına düşersek sonumuz hüsran olur. Hicran olur. Irak olur, Afgan olur. Allah korusun.
"Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan mahrum olmayalım" yani "Elde ettikleriyle yetinmeyip, daha çok şeyin peşinde koşanlar bazen ellerindekini bile yitirebilirler" gerçeğini unutmayalım. "Ey Rabbimiz! Kalbimizde mü'min kardeşlerimize karşı zerre kadar kin bırakma! "Ey Rabbımız! Bize tarafından rahmet ve merhamet ihsan eyle. Bizim şu içinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulmamız için, kurtuluş planımızı kolaylaştır. Bize ve bizim için bir çıkış yolu lütfet" Amiin...