BİR BÖLGE KARADENİZ

Abdulkadir İPEKOĞLU

UYY KARADENİZ ve YEŞİL CENNETİM RİZE

Bir bölge Karadeniz,
Bir yöre yeşillik ve deniz…
Bir balık hamsi,

Bir ekme;

-Mısır (lagus)ekmegi,

-Hamsikoli,

Koloti.

 

Bir yemek:
-Kara lahana-vurma lahana-rohtiko…
-Turşi Tavalisi, sarma
-Pepeçura, paluze,

-Laz böreği…
-Muhlama (Hele kaynana muhlaması olursa)…
Bir çalgı kemence, ne güzel olur horonlu eğlence…

Bir bitki ki;
-Karadenizli insanlara horonda sonsuz enerjiye boğan, ölüleri dahi canlatan  FINDIK ve KİVİ  ile;

-Rizemin halkını gurbetten evine döndüren,
-Sıcakta içeni ferahlatan,
-Soğukta içeni ısındıran,
-Dargın insanları barıştıran ve yorgunluğun giderilmesinin en etkili ilâcı ÇAY,hele YEŞİL çay olursa!..

Bütün bu özellikleri bağrında saklayan, Karadenizin incisi-güzellikte birincisi-yeşil cenneti andıran Rize ilimin bütün yörelerini gezip görmeye, Yüreği sımsıcak samimi ve içten misafirperver insanlarını yılda bir kez olsun tanımaya, Seksen’i  aşkın çay fabrikalarında çayın imalatını görmeye…

Taze alabalıklarını derenun kenarında yumurta ve tere yağı karıştırarak yemeğe,

O soğuk sularını kana kana içmeğe,
Eline çay makasını alıp, o yeşil çay bahçesinde çay kesmeğe;

Anzer balına eş kestane balını çay kaşığıyla yemeğe,

Yeşil dağlarını gezmeğe ve bizimle tanışıp yemeğimizi yiyip, çayımızı denizin ve derenun kenarında içmeğe..

Eğer biliyorsanız, bol oksijenli yeşilliğin ve yayla havasının içinde kemence ve tulum eşliğinde horon oynamağa, Anadolumun folklorunu gönülden canlatmaya ve dünyaya duyurmaya ne dersiniz!..

Değerli dostlar,

Her rüzgâr savuracak bir toz bulur. Her hayal yaşanacak bir can bulur... Her düş gerçekleşecek bir umut bulur... Kolay bulunmayan tek şey güzel bir dostluktur... Uyuyan yöneticilerimiz acizliğinden ise  Pazar dostlukları kurduğumuzdan, gerçek dostu(mezar dostunu) ne yazık ki bulamadık…İşte tarihi bir fırsat!..

Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik... Ama basit bir sanatı unuttuk, biliyor musunuz?..
İNSAN gibi yaşamayı biliyor muyuz, insan gibi!..Ama ya  İnsan gibi mensubu olduğumuz halkımıza hizmeti!..

Zengin; çok mala sahip olana denmez, zengin yüreği değil, kalbi olana denir.

Kalp zenginliğinden mahrum olan kimse, ne kadar geniş servete sahip olursa olsun yine fakirdir.

Tamamı ve hırsı sebebiyle de halk nazarında hakirdir…Yarın cenazesini kaldırmaya adam bile bulamazsınız!.. Ama ya Rizede, Rizede ölmek bir ayrıcalıktır, çünkü cenazeler kalabalıktır da ondan!..

Kalbi zengin olan kimse de ne kadar fakir olsa herkesin nazarında muhteremdir, çünkü insandır!..

Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki yoktur, çünkü dünyada garipsiniz!..

Dost dediğin, sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni bizum Rizeli gibi gönülden sevmeli.

Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana Karadenizli gibi yürekten sarılmalı,

Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile başını kucağını koyup, sana bütün gücüyle dayanmalı..

Dost dediğin fanatik olmalı, bütün dünya seni üzdüğünde bile sana moral vermeli, güzel haberler aldığında seninle horon ve dans etmeli ve ağladığında seninle ağlamalı, ama hepsinden daha çok…

Dost matematiksel olmalı!..–

Sevinci çarpmalı, -Üzüntüyü bölmeli, Geçmişi çıkartmalı, -Yarını toplamalı!..

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı!..

Bu matematiksel hesapları hiç yapmaya gerek kalmadan, sevgiye ve sevgiliye her zaman yeri olan, sevgiyle doğan ve bu sevgiyle büyüyen gerçek mezar dostu Karadenizli, Trabzonlu, Artvinli, Rizeli ve Rizelilerle beraber olmak büyük bir ayrıcalıktır diyorum ve bu mutluluğu her zaman gönül pencerenizin her köşesinden doyasıya seyretmeniz-seyrettirmeniz dileğiyle sizleri hayalinizdeki turizmin yeşil  cenneti  olan Karadeniz’e,Trabzona, Rizeye ve Artvin’e yılın her mevsiminde soframız hazır-kapımız ve gönlümüz açık gönül dostlarını bekliyoruz…

Bilhassa öncelikli ülkemizin insanlarını, Ortadoğu, Uzak Asya ve Avrupalı dostlarımızı da bekliyoruz. Hele hele Arap alemi kardeşlerimizin o sıcak çöllerden Karadeniz’e bir geldiğini düşünün, kolay geri dönerler mi; dönseler de bizim yörelerin reklamını nasıl yapacaklarını sizler düşünün artık!...

Ne dersiniz, gelen bir pişman daha önce gelmediğine-gelmeyen bin pişman (niçin gitmedim) diye herhalde!..

Birlik-beraberlik ve kardeşliğin temellerinin atıldığı, Türkiyemin çimentosu kalbini açmış sizleri bekliyor…

Yöneticilerimizin de turizmin altı yapısı olan şu dört unsuru(Ulaşım-Tanıtım-Konaklama-Pazarlama)’yı iyi bilen ve bu alt yapının hazırlanmasında emeği geçecek ehliyet-liyakat ve dirayet sahibi insanları görevlendirmeleri ve onlara sonsuz yüce devletimin desteğini vermeleri dileğiyle…

Turizm Bakanlığı ve il Turizm yetkililerinin kulaklarını çatlatmak dahi olsa, yürekten diyoruz ki;

YÜZE KAYUĞUM YÜZE, İŞTE GÖRÜNDÜ RİZE-TATİL Mİ YAPACAKSUN, DOĞRİ KARADENİZ’E…

Saygılarımla…

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.